Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

SEHER VAKTİ

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Seher Vaktini / o vaktin anlamını bilir misiniz?

Ruhumuzu kuşatan bir kavram…

Seher Vaktinde; ‘diriliğin, canlılığın, tefekkürün alameti!

Tabi ki, o vakti ve o vaktin sükût hali…

Zamanı içerisinde taşıyan gizem…

Seher Vakti, “tan yerinin ağarmasından biraz önceki zaman…”

“Veya şafağın sökmek üzere olduğu vakit…”

Allah’ın Resulü(sav) buyuruyorlar;

“Aman gece kalkmaya gayret edin!

Çünkü o sizden önceki salih kimselerin âdetidir.

Yine o Rabbinize yakınlıktır, kötülüklere kefarettir

Ve günahlardan alıkoyar.”

Resulullah şöyle buyurmuştur:

“Her gece Rabbimiz, gecenin son üçte biri kalınca en yakın semâya iner ve:

«Kim bana dua ediyor ona icâbet edeyim,

Kim benden bir şey istiyor ona vereyim,

Kim bana istiğfar ediyor onu mağfiret edeyim» buyurur.” 

Ali İmran Suresinde şöyle buyrulur;

 “…Seher vakitlerinde Allah’a istiğfâr ederler” (Âl-i İmrân 3/17)

Zâriyat Suresi 18. Ayette de şöyle buyrulur;

“Onlar, geceleri pek az uyurlardı.

Seher vakitlerinde de istiğfâr ederlerdi.” 

Bir diğer Hadis de şöyle buyrulur;

İnsanlar uyurken siz geceleri namaz kılınız!

Bu sâyede selâmetle cennete girersiniz.” 

Yunus Emre’nin şu dörtlüğü o kadar içtendir ki,

“Dağlar ile taşlar ile/ Çağırayım Mevlâm seni

Seherlerde kuşlar ile/  Çağırayım Mevlâm seni”

Bizim Yunus’la söze devam edelim;

“İşit sözümü ey gafil;/ Tanla seher vaktinde dur.

Öyle buyurmuş o kâmil,/  Tanla seher vaktinde dur.”

Rahmetli Ziya Çarsancaklı’nın çok sevdiğim şiirinden;

 “Her günün bir imsakı var

Her imsak’in bir Fecri var

Her fecrin bir şafağı var

Her şafağın tulu’u şems’i var

Her şemsin cilve-i elvanı var

Her elvanın Nur’u ve Nar’ı var

Her nur ve narın hükmü süreci var

Her sürecin de Kemâl ve zevali var”

 

Bir daha düşündüm, ‘Seher vaktinin bereketini…’

Duruluğunu, zarafetini, letafetini, anlam derinliğini…

İnsana manevi ikramda bulunan muhabbetini

Düşündüm, ‘Zaman dilimi içerisinde rahmetin bol oluşundaki…’ sebeplerini?

Seherlerde,  ‘uyanık oluşumuz…’

Ellerin, ‘semaya açılışı…’

Yüreklerin, ‘titreyişi…’

1970’li yıllara gitmek istiyorum…

Rahmetli Dedem, Malatya’nın Arapkir İlçesinde esnaftı…

Evleri iki katlıydı…

Evin büyük genişçe bir salonları vardı…

O eski divanları bilirsiniz…

Dikdörtgen biçimindeki salon baştanbaşa divandı…

Evin cephesi, güney batıydı…

Rahmetli sedir divanda oturur,

Adet haline getirdiği sabah kahvesini yudumlar,

“Her günün bir imsakı var/  Her imsakın bir fecri var

Her fecrin bir şafağı var!”

Gündoğumuna kadar içinden mısraları terennüm ederdi…

Günün ilk kızıllığıyla birlikte, dükkânına doğru yol alırdı…

Şöyle düşündüm,

Seher Vakti kalkmanın…

O derin sessizliği yudumlamanın tadı…

Mümkünse,  ‘evinizle cami arasında atacağınız adımlar’

Şehrin bütün yorgunluğunu üzerinizden atarak,

Huzura kulaç atmanız gibidir…

“Seher Vakti, en olgun zaman dilimi!”

Sadece ‘seher vakti’ insanlığa tavsiye ediliyor;

“Hayırlı, ihlaslı insanı kâmil olabilmek…”

“Ey sevda yolcusu; Fena’dan Beka ’ya hicrettir yolumuz…

İki menzil arası, hasrettir odumuz

Hayreti gayret yap; iki oda gibi yurdumuz…

Dünya Yurdu da bizim, Ahret Yurdu da bizim!”

 

İnsan zihninin en fazla açık olduğu zaman diliminde;

Dua ve Yakarışta bulunmak…

Sizlere farklı bir haz verecektir!

İç huzuru, gönül rahatlığı verecektir.

Sabah yürüyüşü insana farklı bir dinçlik…

Bizim neslin bir ayağı kırsal kesimde, bir ayağı şehirde…

Bazen şehrin gürültüsünden, kalabalıklardan kendimizi köyümüze;

Köyümüzün,  ‘doğal dokusuna…’ atarız!

İnsanın,  ‘kendisi olmaya’ tefekküre ihtiyacı var

“Seher Vakti!”  bizlere o duruluğu, sessizliği, sükûtu veriyor!

İmsaktır, fecirdir, şafaktır derken zamanı adımlıyorsunuz,

Dışarı belki alaca karanlık ama içinizdeki ışık;

Sizlere huzur veriyor…

Gece-Gündüz, birbirini saran iki kadife kumaş…

Dirilişi, Ölümü birlikte yaşadığımız kumaş…

“Senenin arefe gününü, ‘aylardan Ramazan ayını,

Haftanın Cuma Gününü,

Saatlerin de seher Vakti…”

Seher Vakti, adabınca gözetilmelidir!

Zariyat Suresi 18. Ayette şöyle buyrulur;

“Sabahın erken vakitlerinde de istiğfar ederlerdi”

Tevbe Suresi 199. Ayette şöyle buyrulur; “Ey iman edenler!

Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.”

Sakınmak, korunmak; insanı takva sahibi bir insan yapar…

Bir Şiirimizde, “Gece-Gündüz” kavramını şiirimizle bütünleştirdik…

Sizler için kaleme aldık…

Siyah ve beyaz  saç,  Örgüsü birbirine sarılmış

 

Siyah ve beyaz; iki ayrı ten,

Yeryüzüne karılmış 

Beyaz gelinlik duvak, 

Siyah yasta, gündüze darılmış!

Gece niyazda, yıldızlar, 

Nar taneleri tesbih tesbih serilmiş!  

Gece yorgunluğa, örtü

Sükûta, yorgan yorgan serilmiş!

Gece, yarasalar sağırlığında 

Sessizlik, çığlığa kırılmış!

Gece, hasret kokar 

Hicran yayı, yıldız yıldız gerilmiş!

Geceler ağlar, hüzün yağmurunda 

Kırağı kokusu, mehtaba yürümüş

Geceler, ervahın kabir hali 

Gündüze, Giz giz dürülmüş!

Gece hayalinde gündüzün… 

Gündüz; gecenin rahminde yaşarmış! 

Tan vakti, bir sırat gibi 

İçimizde, Bezm-i Eleste durulmuş” 

 

Yazarın Diğer Yazıları