Ramazan’ın son haftasına sağlık ve esenlikle gelmiş bulunuyoruz.
Allah Resulü (asv), “Ramazan’ın evveli Rahmet, Ramazan’ın ortası Mağfiret,
Ramazan’ın sonu cehennem ateşinden kurtuluş…” olarak buyururlar.
Bu kutlu ay içerisinde, ‘daha fazla tefekkür’ ederiz…
O tefekkür halini Kur’an şöyle ifade eder;
“Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit)
Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler
(ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın.
Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru” (Ali İmran, 191)
Mevlana ne der, “Gül düşünür gülistan olursun,
Diken düşünür dikenlik olursun.”
Ramazan’ın son on gününde,
Gül yüzlü, tebessüm eden yüzlere merhaba diyoruz…
Hz. Mevlana, “Hamdım, piştim, yandım”
Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz,
Bu ay bizleri, “olgunlaştırıyor”
“Hamlıktan…” kurtarıyor efendim!
“İslam boyası” nedir efendim?
İnsanı, ‘pişiriyor…’
İnsanı, “kâmil” bir konuma taşıyor!
Yüce Yaratan buyuruyor;
“Ben gizli bir hazineydim; bilinmeyi istedim
Ve bunun için mahlûkatı yarattım.”
Yunus, yalın bir dille ne güzel ifade ediyorlar;
Şeriat, tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içeri”
Gaye nedir?
“Hakikat meyvesi…”
Marifetin dereceleri vardır;
İlmel-yakin, ‘bilmek’
Aynel-yakin, ‘bulmak’
Hakkal-yakin, ‘olmak’
Oruç ibadeti bizleri böyle bir zirveye taşıyor!
“Kendini bilen insan…”
Orucun verdiği, ‘olgunluk’
Ankebut Süresinde, Cenab-ı Allah buyuruyor,
“İnsanlar imtihandan geçirilmeden sadece iman ettik demeleriyle,
Bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar?”
İnsanlar, “bazen nimetlerle, bazen de musibetlerle imtihana çekilir!”
Oruç ibadeti öyle feyizli bir imtihan ki;
O imtihanın iki kanadı vardır;
“Sabır ve şükür…”
Her ikisi de aynı zamanda, “imanın iki yarısıdır”
Ramazanın son on günü,
Rahmet damlalarının kabından taştığı günler!
Bu günlerde, itikâfa girilir!
Bu bir, ‘sünnettir’
Allah’ın Resulü, “Ramazanın son on gününde itikâfa girerlerdi”
İtikâfa, ‘derin tefekkür’ ismin de verebiliriz!
Ramazan’ın son on gününde,
“Şüphe yok ki biz onu (o Kur’an’ı) Kadir Gecesinde indirdik
Kadir Gecesinin ne olduğunu (onun kıymetini) sana ne bildirdi?
Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler ve Ruh (Cebrail), onda (o gecede)
Rablerinin izniyle her bir iş için peyderpey inerler
O (gece) fecrin doğuşuna (gün ağarana) kadar selamettir” (Kadir, 1-5)
Bin aydan, “daha hayırlı gece” Ramazanın son on gününde!
Ramazanın son on günü, ‘hazırlık’ da anılır!
Bu günlerde, farklı bir heyecan başlar…
“Sabır yolculuğu…” kendini, kavuşmaya hazırlar!
“Zekât, Sadaka, fitre…” nasibine doğru kutlu bir koşudadır!
Dinimizin emri, “sıla-i rahim” bu ayın bereketidir!
Bu ramazanlı günlerde, “evlerimizi mescit…” edindik!
Bu da, farklı bir nimet… Evlerimizi manen ihya ettik!
İftarlar, Teravihler, Sahurlar, Seher Cüzleri…
Evlerimize, ‘kandil kandil nur yağar…’
En güzel ilahiler bu günlerde yorumlanır!
Giderek normalleşen çarşılar, pazarlar…
Bugünlerde, ‘alış-veriş merkezlerinde’
Tatlılar, Şekerler görücüye çıkmaya başladı!
Ramazanın son haftası…,
Bir yılın, “en tatlı serüvenidir…”
Bir yılın, “en bereketli/ en verimli” günleri bilinir!
19 Mayıs tarihinin, ‘Kandil Gecesi’ ile bütünleşmesi
Bu gecede, ‘gençliğe, gelecek nesillere dualarımız…’
Sürekli, ‘iyilikleri paylaşmamız…’
“Toplumun iki yakasının biraraya gelmesi için…”
Verilen olağanüstü çabalar, emekler!
Bu ayda, ‘yoksulun yanında yerini alan’
Münevver insanımız, aydınımız, zenginimiz…
Bu ülkeyi ayakta tutan, “Anadolu insanının sağduyusu!”
Güzel günler, ‘bayramlar…’ bizleri bekliyor.
Asıl dirilişi özlediğimiz, “kutlu bayramlar’
Merhaba, ‘Allah rızası için çarpan yüreklere…’
İlim, Hikmet, Marifet Erenlerine…
Sabırla atılır adımlar…
Tesbih, tesbih çekilir adımlar…
Gonca gül gibi açılır adımlar…
Adımlar, yüreğin kendisi…
Sükûtun inlemesi!
