Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

NE KADAR ŞÜKREDİYORUZ!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İnsan hayatında en önemli iki kavram;

Şükür ve Sabır!

İkiz kardeş gibi…

Nimete, şükredeceksiniz,

Külfete sabredeceksiniz!

Şükür sözlükte, “Görülen iyiliğe karşılık hoşnutluk ve minnettarlık ifade etme”

Hadis, “Şükür, Allahu tealanın verdiği nimetlerle, günah işlemeye yaklaşmamaktır”

Ayet, “O halde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin.”(Bakara, 152)

Şükür, ‘küfrün tam zıddıdır’

Şükür de, Allah’a hamd vardır!

Şükür de, Rıza vardır!

Şükür de, Minnet vardır!

Şükür de, Hakkı bilme vardır!

Şükür, İmandan bir cüzdür!

Şükür, Kalbidir…

Şükür, Allah’ı anmaktır!

Şükür, Nimete teşekkürdür!

Şükür de, ‘kulluk görevi’ vardır!

Allah’ın olanca lütfuna, keremine, ihsanına ne kadar şükrediyoruz?

Kuran buyuruyor, “…Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı bir lütuf sahibidir. Fakat insanların pek çokları şükretmezler.” (Bakara, 243)

Vah beni!  “Kalpleri kaskatı kesilenler”

Vah beni! “Nimete şükretmeyen gafiller”

Hallerini düzeltmeyenler…

Ayet, “Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır” (Ali İmran, 144)

Kur’an, kalplerinizi ısıtıyor…

Kur’an okudukça, ‘huzur’ buluyorsunuz,

Ferahlıyorsunuz…

İçinizde, bir ‘sükûnet’ oluşuyor!

Ayet, “… Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” (Maide, 6)

Dinde, ‘zorlama’ yoktur!

‘Kolaylaştırma…’ vardır…

Ayet, “Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik, ne kadar da az şükrediyorsunuz?” (Araf, 10)

Kâinat, bir büyük sofra…

Cenab-ı Allah’ın biz kullarına ikramı…

O ikrama karşı, ne kadar teşekkür ediyoruz!

Nimete karşı, şükrümüz az!

Ayet “Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti; Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 7)

Şükretmek, ‘nimeti artırıyor…’

Şükretmek, ‘bereketi artırıyor…’

Nankörleri veya nimeti inkâr edenleri bekleyen nedir?

“Büyük bir azap…”

Şükür de, ‘kurtuluş’ var!

Ayet, “… Şükredesiniz diye size işitme (duygusu) gözler ve gönüller verdi.” (Nahl, 78)

Gözler ve gönüller, Cenabı Hakk’ın bizleri ihsanı/ büyük bir nimeti…

Allah’ın nimetine şükür, Yaradan’a ‘tazimdir’

Yardan’a, ‘ibadettir’

Ayet, “rüzgârları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin akıp gitmesi ve lütfundan rızık isteyip kazanmanız O’nun ayetlerindendir. Hem gerek ki şükredersiniz.” (Rum, 46)

Kâinatta, her şey belli bir düzen içerisinde!

O çark, en mükemmel şekliyle ‘bizim için’ dönüyor!

Bizim, ‘istifademize’ verilmiş!

Bütün bunlarda nedir?

Kul, gereği gibi, ‘şükrünü bilsin…’

Kur’an buyuruyor, “gerçekten Rabbimiz çok bağışlayıcıdır ve şükrün karşılığını vericidir”(Fatır, 34)

Lütuf ve ikram sahibi Yüce Yaradan’a bizim/ bizlerin elbette ki görevleri var…

“Şükreden kul olabilmek…”

En büyük muradımız…

Hadis, “Şükrü eda edilen az bir mal, şükrüne takat getirilmeyen çok maldan daha hayırlıdır”

Şükür, malı/ veya mülkü/ veya makamı;

‘tehlikelerden’ koruyor!

Şükür, ‘duadır…’

Allah katında, ‘duadan makbul veya güzel’ ne olabilir ki!

Hz. Osman, “Şükür, zenginliğin süsüdür”

Şibli, “Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir.”

Şükür insanı, ‘Takva Sahibi…’ yapıyor!

Halde, ‘güzelleştiriyor’

Abdulhakim Arvas, “Nimetleri, Allah’a şükrederek elde tutunuz”

Şükür, burada ‘koruyucu bir zırh’ kalkan oluyor!

Abdullah Tusteri, “İlmin şükrü ameldir, amelin şükrü ilimdir”

Geçtiğimiz gün Elazığ’da, bir esnafa uğradım…

Ona ilk sözüm, ‘işleriniz nasıl’ sözü oldu…

O Zat sözüne, ‘şükürle’ başladı!

Ve öyle bir noktaya parmak bastı ki,

Tüylerimiz, ‘diken diken oldu…’

‘Ecdadımız’

‘Atalarımız’ dediler;

“Bizlerden daha sıkıntılı bir hayat yaşadılar”

Ama sürekli, ‘şükrettiler…’

‘Bizler’ dediler,

“Gereği gibi şükrümüzü yapamıyoruz?”

O sebepledir ki,  “huzurumuz yok!”

Özetle, “Şükür, hayatın sigortası…”

Şükür, “Kurtuluşun reçetesi…”

Bütün muradımız,

Bütün maksadımız,

“Şükreden bir kul olabilmektir…”

 

Yazarın Diğer Yazıları