Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

NASIL BİR ŞEHİR

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şehir kavramıyla ilk akla gelen, ‘estetiktir’

Dil’de, Fikir ’de, İş’te;  “zarafet, nezaket, incelik, sadeliktir!”

Sıklıkla kullandığımız bir ifade, tekrar edelim;

Erdemli insandan, Erdemli Şehre…”

İnancımız, “istişare ediniz, rahmet bulursunuz!”

“İçinizde hayrı söyleyen bir topluluk bulunsun!”

Asıl zenginlik nedir, ‘birlikte karar vermek’

“Ortak bir akıl geliştirmek…”

Ecdat, “bir elin nesi, iki elin sesi var!”

Her şehrin, ‘erdemli, bilge seslere…’ ihtiyacı var

Şunu aklımıza iyi yerleştirelim;

“Her insan bir âlemdir…”

Her insan, ‘farklı bir karaktere…’ sahiptir.

O halde, ‘farklılıklar zenginliğimizdir’

Farklılıkları bir ahenk haline getirmek…

Bizim çağrımız, ‘gönüllerin fethidir’

Anadolu’nun fetih sırrını iyi çözelim…

Asırlarca; ‘dostluğa’ ‘sevgiye’ ‘muhabbete’ akan bir nehir misali…

O nehir, ‘bilge bir tavırla…’ akmış

Aktığı her yerde, ‘şefkati, merhameti, adaleti’ dillendirmiş

İnsanın insana saygısı kadar,

Mekânların birbirine saygısı…

“Edep Yahu!” bir hayat iksiri oluvermiş!

Şehirleri, o ruhani iksir nakışlamış…

İnancımız, “aranızda selamı yayınız!”

Selamda; ‘saadete, esenliğe, bilumum iyiliklere…’ çağrı

O çağrı da, ‘estetik’ vardır

Nedir?

“Güvenilir Olmak!”

İnsanların, ‘birbirlerini aldatmaması…’

Nedir?

İnsanların, ‘birbirlerine tebessüm etmesi…’

Nedir?

İnsanların, ‘birbirlerine yardım elini uzatması…’

Bir kalbi merhale halinde uzayıp gidiyor…

İnsana, ‘yaşama zevki veren…’ dayanışma!

Ecdat, “Üzüm, üzüme baka baka kararır!”

Bir bakıma, ‘iyiliklerin mayalanması…’

Allah Resulü(sav) buyuruyorlar;

“Hayrı, iyiliği güzel yüzlü olanların yanında arayınız!”

Hayır, hasenat, infak, iyilikler; ‘güzellikle…’ bütünleşiyor

Güzel kimdir, “güzel davranandır!”

Güzel kimdir, “edepli olandır!”

Hz. Ali (r.a.), “Güzellik, giyinenlerin süslülüğü ile oluşmaz;

Bilgi ve terbiye ile güzel olunur.”

Güzelliğin elbisesi,  ‘ilim ve takvadır’

“Nasıl Bir Şehir!”

Bizler, ‘kırmadan, dökmeden, incitmeden…’ İstersek?

Öyle mesafeler alınır ki

Şehir, ‘kanatlanır’ efendim!

Dağlar, “omuz omuza vererek…” vakarını korumuşlar!

İnsanoğlu, ‘saflarını sıklaştırarak…’ neler olmaz ki?

“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var!”

Burada, ‘dayanışma…’ müspet bir şuurdur

Onu ne kadar yapabiliyoruz?

“Başımızı yastığa koyduğumuzda!”

Bir günün muhasebesini, ‘ak alınla…’ yapabildik mi?

İnancımız, “İki günü eşit olan zarardadır!”

Sürekli, ‘gelişimin ve değişimin habercisi…’ olabilmek!

7’den 70’e, ‘sorumluluklar’

Herkes üzerine düşen sorumluluğu, ‘ibadet vazifesi’ olarak görmek!

Şehrin, ‘markası/ markaları’ olacak!

Şehrin,  ‘edebi mahfilleri’ olacak!

Şehrin, ‘Aksaçlıları’ olacak!

Şehrin, ‘hedef ve stratejileri’ olacak!

Şehrin,  ‘her yeteneğe uygun’ atölyeleri olacak!

Şehir,  insanıyla birlikte ‘tebessüm edecek’

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları