Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

NASIL BİR GENÇLİK!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

15-21 Mayıs Tarihleri, “GENÇLİK HAFTASI…”

Bizim üzerinde asıl titrememiz gereken bir hafta…

Anneler, Babalar, Aileler; Öğretmenler,  Coğrafyanın Çilekeş Aydınları,

Kelam ve kalem sahibi insanımız, ‘Nasıl bir gençlik…’ sorusunda kümelenir!

Bir büyük zat ne diyorlar; “İnsan bir yolcudur. Çocukluktan gençliğe,

Gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre,

Kabirden haşre kadar yolculuğu devam eder…”

İman ve aksiyon insanında bu sorumluluk, ‘vicdanları titretir...’

O bilir ki, ilk insanla birlikte, ‘Tevhit Mücadelesi…’ başlamıştır,

Ahir zamana kadar da bu mücadele devam edecektir…

Tabiatıyla insanlık âlemine, ‘örnek kadro’ Allah’ın Resulü (as) ve

Sahabe-i Kiramdır!

Kur’an ne buyuruyor; (Ey Ümmet-i Muhammed!)

Siz insanların iyiliği için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.

İyiliği yayar, kötülükleri önlersiniz, Çünkü Allah’a inanırsınız.”

(Ali İmran, 110)

Bu millet bin yıl İslam’a hizmet etmiş, İslam’ın bayraktarlığını yapmış…

Allah Resulünün (as),  ‘övgüsüne…’ mazhar olmuşlar.

Maide Süresi, 54. Ayette; “Ey iman edenler! İçinizden kim dininden

dönerse, şunu bilsin:

Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki, Allah onları sever;

Onlar da Allah’ı severler, müminlere karşı yumuşak gönüllü,

Kâfirlere karşı onurlu ve başları yukardadır; Allah yolunda mücadele ederler,

Dil uzatanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın ihsanıdır.

Onu dilediği kimseye verir. Allah’ın ihsanı geniştir, her şeyi bilendir.”

Necip Fazıl Kısakürek, “Gençliğe Hitabesinde…” ne diyorlar;

“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…

“Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!” şuurunda bir gençlik…

Erol Güngör Türk Aydını için, “Kendi içine kapalı, ürkek, korkak,

pısırık, mıymıntı vs.”

İfadelerini kullanmışlar… Bu ifadeler, 1980’li yıllarda, sarf ediliyor…

Günümüzden, 40 yıl önce…

Eğitimimiz için de, ‘geçmişte…’ belli ifadeler sarf edilmiştir;

“Ezberci, nakilci, taklitçi, ütopyacı, taklitçi, şekilci vs.”

Bir dönem nasıl bir gençlik denildiğinde;

“Milli zevklerin, estetiğin, sanatın ötesinde;

‘düşünme- eğlen modasının’ ağırlıkta olduğu;

‘kültürsüzlük kültürünün’  işlendiği bir gençlik…

Bütün bunlara, ‘reddiye’ çıkaracağız tabiatıyla…

“Göründüğün gibi dosdoğru ol” ayetinin omuzlarımıza yüklediği ağır yük…

Akif, müthiş bir karakter… Bir abide şahsiyet…

O şahsiyetin dört bir yanına bakınız;

Adil yüzlüdür, Merhametlidir, Dürüsttür, Ahlak ve fazilet sahibidir…

Akif’in idealinde, “Asım’ın Nesli…” vardır…

O nesli tarifinde; “Vatanını, milletini, değerlerini vs. tarihini sevmektedir.

Haksızlığa tahammülü yoktur.

Haksızlığa karşı susmayan, haykıran,

 Ve hatta bileği ile düzeltmeye çalışan bir gençtir,

Asım. Güçlüdür ve bu gücünü şahsi çıkarları için değil;

Ülkesi, milleti, toplumun yararları ve geleceği için kullanmaktadır.

Kavgacıdır, ama onun kavgası toplumun yararına/ menfaatinedir.”

S. Fobes ne diyorlar; “Kâğıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır…”

Bu bir gönül yangınıdır! O yangın hissi ki, bizleri sürekli uyanık tutmaktadır…

Bir elektronik postada, Müslümanlar 6’ya ayrılıyor…

Bunlar; 1. Tüm zamanlı, 2. Cumadan Cumaya, 3. Ramazandan Ramazan’a,

4. Bayramdan Bayram’a, 5. Kalbim Temiz, 6. Benim Dedem Hacı!

Önce, ‘kendi ol’ dedik…

Ziya Paşa, “İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah,

Yardımcısıdır doğruların Hz. Allah”

Bizim gönül duamız ne olmalıdır; “Allah’ım sen bizleri; Sadıklar, Sıddıklar,

Şehitler, Şahitler, Âlimler ve Ulemalarla dost eyle…”

Hz. Mevlana, “Deniz gibi mal kazan, fakat sen üzerinde gemi ol!”

Biz burada, ‘Karunlaşan…’  bir nesil değil;

Şefkat ve Merhamette birbirine dost olan bir nesil istiyoruz…

Hz. Mevlana’dan 7 düstur… Her biri insanın manevi dünyasını olgunlaştırıyor.

“Cömertlikte, yardım etmekte akarsu gibi ol,

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,

Hoşgörülükte deniz gibi ol,

Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol!”

7 ilke, 7 önemli şemsiye…

Yunus, bizim ‘söz mimarımız…’ Ne diyorlar;

“Yol odur ki, doğru vara,

Göz odur ki, Hakkı göre,

Er odur ki alçakta dura,

Yüceden bakan göz değil.”

Hacı Bayram Veli, “Kibir bele bağlanan taş gibidir, onunla ne yüzülür,

ne de uçulur.”

Lokman Hekimden, günümüze kadar gelip geçen sanat, edebiyat

Ve şair dostlarımızı ne kadar tanıyabiliyoruz?

Arzu ettiğimiz kadar değil…

Şeyh Edebali’nin, “Ey Oğul diye…” Osman Gazi’ye yönelttiği Nasihat…

Ondan da, çok kısa bir cümle alalım;

“Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana…

 Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana…

Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana…

Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana…

Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana…

Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…”

Burada, Devlet ile Vatandaş’ın birlikte başlattığı, programdan kesitler…

Fethi Gemuhluoğlu, ‘yeni nesil’ ne yapmalıdır, sorusuna;

“Ben nefsimi katlettim, hem şehidim, hem gazi”yim diyebilmek...

İslam milletinin insanı, yeniden bir “ba’sü ba’de’l-mevt” sırrını

yaşamak istiyorsa,

onu ihya etmek istiyorsa... Uykuyu kaldırmalıdır.

Uykuya düşman mı olalım? Hayır! Uykuya dost olmayalım....

Politikaya dost olmayalım... Hırs-ı mal ve hırs-ı caha dost olmayalım...

Paraya dost olmayalım.”

Cenap Şehabettin; “Çalışmak istirahatin hardalıdır”

A.Calaudius “Kendi kendinin efendisi olmayan bir kimse özgür değildir.”

Foostenelle; “İnsanların elinden hayalleri alınacak olursa, başka ne

zevkleri kalır?”

Fuzuli; “Dünyada ümit bir direktir”

Tennyson; “Hayatı sürdüren üç şey vardır; Kendine saygı, kendine

bilgi, kendine egemenlik”

Benjamin Franklin; “Tembellik o kadar yavaş hareket eder ki,

 Yoksulluk çok geçmeden ona yetişir.”

Öyle bir nesil istiyorum ki, kendisini bilen, halkı bilen, hakkı bilen

bir nesil…

Yazarın Diğer Yazıları