Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

MÜZELER HAFTASI!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

18–24 Mayıs Tarihleri, Müzeler Haftası

Bir söz vardır, “Elazığ’da yaşar, Harput’ta soluklanırız!”

Her daim, ‘yüreğimle Harput’tayım…’

Harput, her Elazığlı için “tarihi tefekkürdür!”

Harput’u bizler;  “Açık Hava Müzesi…” olarak da yorumlarız!

Şu Koronavirüs var ya! Bizleri evlerimize ‘mahkûm etti’

Evimizin balkonundan, “Harput’u gönlüme sığdırmaya çalıştım!”

Bu bir gönül yolculuğu olacak…

Cismimle olmasa da, ‘aklımla, fikrimle, zikrimle, yüreğimle…’

Harput’ta, tarihi, mabedin önünde,

Ecdadın bizlere en büyük hatırası olarak anılan,

Çınarın altında… Oradan, Harput’u geziyorum!

Zaman Tünelinde hızlı bir yolculuk…

Harput’tan, tarihi tefekkür, insana o kadar büyük huzur veriyor ki…

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescilli,

40–50 eser bizlere; 9 asrın dersini veriyor!

Dokuz Asrı, ‘bir bahar mevsiminin hazzıyla’ yudumluyorsunuz!

İnancımız ne diyor; “Bunlar, kendilerinden önce gelip geçmiş olan,

 Ve kuvvetçe kendilerinden güçlü olanların bile akıbetlerini görmek için,

 Neden yeryüzünde dolaşmıyorlar?

Ne göklerde, ne yerde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakamaz!

Şüphesiz O, her şeyi bilendir, her şeye Kadirdir.” (Fatır, 44)

Toprağın her katmanında,

Bir büyük medeniyet bütün gizemleriyle düşlerinize girebiliyor

İlk insanlık medeniyetinin köklerinin;

Nil’de, Fırat Vadisinde, Maveraünnehir’de olduğunu tarih bizlere anlatıyor…

Ne ile anlatıyor?

O medeniyetin asrımıza, bizlere kadar taşıdığı eserlerle!

İşte Müzeler…

Tarihin ayrı katmanlarından;

Büyük bir dikkat ve itinayla çıkarılarak,

Sergilenen o mekânlar…

An ve an bizlere öyle dersler veriyor ki!

Asırlarla, yüzleşiyorsunuz!

İletişim Lisesinde, ‘Müzeler Haftasında’ öğrencilerimizle birlikte,

F.Ü. hemen girişinde yer alan,

“Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesine gidişlerimiz…”

Rum Suresi 9 ayette şöyle buyrulur;

“Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerinin akıbetlerinin,

Nice olduğuna bakmadılar mı?”

Basın Tarihi bizlere, “ilk haberleşmeden…” söz eder.

Oradan günümüze bırakılan eserlerle/ kaynaklarla yolculuk yapıyoruz.

Müzeler, o yolculuğun harmanlandığı mekânlardır…

Müzeler, ‘bizlerden önce yaşanmış medeniyetlerin izdüşümüdür’

1982 yılında hizmete açılan Elazığ, “Arkeoloji ve Etnografya Müzesi”

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun en hacimli müzeleri arasında yer alır.

“Müzede 15 bin 238 adet arkeolojik,

5 bin 310 adet etnografik,

10 bin 887 adet sikke olmak üzere

Toplam 31 bin 435 adet envantere kayıtlı eser mevcuttur. 

Teşhir salonlarındaki eserler ise 493 sikke, 1071 arkeolojik

Ve 602 etnografik eserden oluşmaktadır. 

Müze sorumluluk sahasında tescilli, 288 adet kültür varlığı bulunmaktadır.”

Dünyada müzeciliğin ilk örneklerine, Roma İmparatorluğu döneminde rastlarız…

Bizde, bizim tarihimizde; “Müze Tarihimiz Osman Hamdi Beyle Başlar…”

1881 tarihinde ilk Türk Müze Müdürü, Osman Hamdi Beydir…

Bu zat, “Güzel Sanatlar Akademisi” ile

“İstanbul Arkeoloji Müzesini” kurmuşlardır…

Ve İlk Müdürlüğünü yapmışlardır.

İlk defa, Osman Hamdi Bey tarafından;

1884 tarihinde, “Antik Eserlerin Yurt Dışına Çıkarılmasını” yasaklayan,

“Asr-ı Atika Nizamnamesini” yürürlüğe koymuşlardır…

Bütün bunlar, tarihi önemli adımlardır…

          

Günümüz Türkiye’sinde,

Cumhuriyet Türkiye’sinde müzeleri bizler beş farklı yapı altında toplarız;

Resmi Müzelere, Vakıf Müzeleri, Şahıs Müzeleri,

Kurum Müzeleri ve Üniversite Müzeleri…

Türkiye’de ilk Özel Müzeyi, Vehbi Koç Vakfı, 1980 tarihinde hayata geçiriyor

Bunu, Rahmi Koç Müzesi(1994), Sakıp Sabancı Müzesi(2002),

Eczacıbaşı Vakfının Modern İstanbul Müzesi (2004) takip ediyor…

          

Türkiye’de, Ankara’da hepimizin bildiği; Anadolu Medeniyetleri Müzesi (1967),

Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi(1961), Etnografya Müzesi…

İstanbul’da, İstanbul Arkeoloji Müzesi (1880), Resim ve Heykel Müzesi (1937).

Topkapı Sarayı Müzesi (1924). Türk-İslam Eserleri Müzesi(1913)     

İzmir’de,  İzmir Arkeoloji Müzesi(1927), Efes Arkeoloji Müzesi (1929). Bergama Müzesi (1936).

Ve bunun dışında; Adana, Afyon, Hatay, Konya illerimizdeki müzeleri burada söyleyebiliriz…

Elâzığ’da ilk Müze 1965 yılında Harput’ta, bugünkü Alacalı Camiinin içerisinde açılmıştır…

1981 yılına gelindiğinde, bugünkü görkemli binasına taşınır… 1982 yılında ziyarete açılır…

Elâzığ Müzesi; arkeolojik eserlerin yanında,

Etnografik eserlerinde sergilendiği zengin bir mekâna sahiptir…

Şehir(Kent) Müzeleri, bulundukları şehrin kimlik bilincinin gelişmesinde çok önemli rol oynar…

18-24 Mayıs Tarihini, Müzeler Günü ve Haftası olarak kutlamaktayız…

Uğrak yeriniz öncelikle, ‘tarihi kadim şehir…’ Harput olsun!

Harput,  Tarihi Açık Hava Müzesi olarak da anılır

Selçuklu ve Osmanlı Eserlerinin iç içe olduğu, 9 asrı bir arada solukluyoruz…

Müzeler Haftası, sizleri ‘tarihle buluşturuyor’

Bu milletin en büyük ihtiyacı, ‘kadim tarihiyle buluşmasıdır’

Harput’ta, ‘tarihe olan özlemimi…’ gidermeye çalıştım

O özlemi, ‘hatıralarıyla…’ bizlere Müzeler yaşatıyor.

 

          

 

          

          

          

          

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları