Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

MÜNAFIKLARIN HALİ

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bazı kavramları bilmeliyiz…

Bunlar arasında; ‘münafık, fasık, mücrim, kâfir, fitne, fesat’ gibi kavramlar

Yakarışlarımızda, Yüce Yaratan’a ellerimizi açarak;

“Yarabbi! Münafıkların, fasıkların, mücrimlerin şerrinden,

Asrın fitnesinden, şeytanının verebileceği vesveselerden sana sığınırız!”

Bakara Suresi 18 ayette şöyle buyrulur;

“(Onlar) sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizidirler (hakkı söylemezler),

Kördürler (hakikati görmezler). Bu yüzden onlar (hakka) dönmezler”

Münafık sözlükte, “Arabozan, ikiyüzlülük eden, nifak çıkaran, bozguncu!”

Onların halini Kur’an bizlere haber veriyor;

‘sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler…’

Allah’ın verdiği nimeti kullanamamak ne demektir?

Veya (onların misali) gökten boşanan, karanlıklı, gök gürültülü

Ve şimşekli bir yağmur(a tutulan kimselerin hali) gibidir.

Yıldırımlardan dolayı, ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar

Hâlbuki Allah, kâfirleri (ilim ve kudretiyle) çepeçevre kuşatıcıdır” (a.g.e 19)

Allah bu milleti, ‘küfür belasından’ inançsızlık gibi faciadan korusun!

 

Fasık Sözlükte, “Allah’ın bazı emir ve yasaklarının dışına çıkan,

Emirlerini tanımayan, günahkâr, fesatçı; kötü huylu,

Kötülük yapmayı alışkanlık haline getiren kimse!”

Bakara Suresi 27 ayette şöyle buyrulur;

“O kimseler (o fasıklardır) ki,

Allah’a verdikleri sözü katiyen kabul ettikten sonra bozarlar.

Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi;

(Akrabalar ve mü’minler arasındaki irtibatı) keserler,

Ve yeryüzünde fesat çıkarırlar.

İşte onlar, gerçekten zarara uğrayanlardır”

Verilen sözü bozanlar, sözü ayakları altına alabilenler,

Allah’ın emrettiği, ‘Sıla-i Rahmi’ terkedenler,

Toplumda, ‘karışıklık, kargaşa, kötülük, nifak, hile…’ çıkaranlar.

Hayatta, ‘iki kişinin arasını bozmak kadar’ çirkin bir şey olabilir mi?

O halde; fitneye, fesata, nifaka, hilekâra dikkat edeceğiz!

 

Bakara Suresi 22 ayette şöyle buyrulur;

“O, sizin (ikamet ve istirahatiniz) için yeri bir döşek,

Göğü ise (üstünüze) bir tavan yapandır.

Ve gökten bir su indirerek, onunla size rızık olmak üzere mahsuller çıkarandır.

Öyle ise siz,(bu hakikati) biliyor olduğunuz halde Allah’a ortak koşmayın”

Bakara Suresi 24 ayette de şöyle buyrulur;

Buna rağmen yapamazsanız ki asla yapamayacaksınız,

Öyle ise o ateşten sakının ki, yakıtı insanlarla taşlardır;

(Ve) kâfirler için hazırlanmıştır” (Bakara, 24)

Cenab-ı Allah’ın insanlara en büyük ikram,

“Kâinat Sarayı…” insanı, o sarayın efendisi yapmak!

Göğü, üstümüzde tavan; Yer, bizim için bir döşek…

Hayatı en iyi şekilde idame etmek için, ‘nimetler…’

Verilen bunca nimetlere karşı, ‘asi olabilmek…’

Allah korusun, ‘haddi ve hukuku aşmak…’

Bu ne demektir, ‘bela ve musibetlere davetiyedir’

 

Mücrim Sözlükte, “Suç işlemiş kimse,

Suçlu, kabahatli, cürmü olan…”

Bizim Yunus bir şiirinde ne diyorlar;

 

Âşıklar maksuda ire,

Arifler dost yüzün göre,

Şöyle mücrim yüzü kara,

Ben ni’deyin, n’eyleyeyin

Âşık Nizamettin Seyfullah ne diyecekler;

“Âsilere katsan beni

Tamulara tıksan beni

Mücrim kulun etsen beni

Ben gine İllâllah diyem…”

Tevbe konusunu İslam Âlimleri şöyle belirtirler;

“O günahı terk etmek… Onu yaptığına pişman olmak…

Bir daha yapmamaya karar vermek…”

Cenab-ı Allah’ın esmalarında birisi de, “Et-Tevvâb ”dır.

Tevvâb, “Tevbeleri kabul edici olan Allah.”

Kullarına, ‘af kapısı, rahmet kapısı, merhamet kapısıdır.’

Evvab, “Rücu eden. Geri dönen.

Günahlardan Tevbe edip hakkı kabul eden.”

Kur’an’ı Kerim’in 9. süresi, ‘Tevbe Süresidir’

Allah’ın Resulü (sav), “Pişmanlık duyman, bir çeşit tevbedir.”

Salih-i amel sahibi insan, ‘kendisini sorgulayandır’

Hadis, “Ölmeden evvel ölünüz.

Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”

Ne demişler; “Düne Tevbe, bugüne secde, yarına dua yakışır…”

Âlim ile cahil arasındaki farkı, Allah Resulü (sav) şöyle belirtirler;

“Âlim olan kişi fitneyi gelirken anlar

Cahillerde dönüp giden fitneyi anlar!”

Burada önemli olan, ‘basiretin açık olması…’

O sebepledir ki, her hâlükârda, ‘sağduyu…’ diyoruz

Kine, nefrete, öfkelere kapılarını kapatan, ‘hoşgörü…’

İtidali koruyacak oranda, ‘temkinli duruş…’

Yazarın Diğer Yazıları