Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

MÜLTECİ KAVRAMI

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

2020 yılının Mart ayının ilk günlerinde…

Bir acı dram… Bir acı senaryo…

Endişe… Korku… Çığlık… Tereddütler…

Suriye’den kopan çığlığı,

Türkiye, 9 yıl boyunca omuzladı…

Omuzladı da ne oldu?

Suriye’nin içerisine çöreklenen Küresel Tehlike,

Türkiye’nin sınırlarına dayandı…

İdlib ’de, Küresel İblislerin yeni oyunlarına sahne oluyor!

Türkiye, İdlib ‘de, Suriye ile değil; Eset’le de değil;

“Küresel Şer İttifakla Savaşta…”

Adını biraz daha açalım, “Bölücü Şer Örgütü!”

Terör örgütleriyle ittifak yapabilen, ‘Şer Örgütü’

Türkiye’nin Suriye’ye;

Barış Pınarı, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı isimli harekâtları…

Şer ittifakın, ‘bölücülük hamlesine…’ darbeler olacaktı!

İdlib, bu harekâtların bir devamı niteliğindedir…

Rusya’yla, İran’la birlikte, ‘Soçi Mutabakatını’ imzalıyorsunuz!

İdlib ‘de, bu mutabakat dâhilinde, ‘gözlem evleri…’ kuruyorsunuz!

Bu gözlem evleri, bölge de yaşayan, ‘milyonların güvenliği için…’

Türkiye’ye olacak ‘mülteci akınına…’ artık son vermek için,

Barışa kol kanat açmak için, ‘güvenlik evleri…’

Ne oluyor, “İdlib de kahpe pusular kuruluyor!”

Tarihin en acımasız pusularından biri daha…

Burada hemen, “Mülteci Kavramı” üzerinde durmak istiyoruz.

Sözlükte Mülteci, “Bir başka yere ya da ülkeye sığınan kimse!”

Mülteci Kavramını daha da açalım;

Mülteci, “Dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği

Veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören

Veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan,

Bu sebeple ülkesinden ayrılan/ ayrılmak zorunda bırakılan

Ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen,

İltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi.”

Bahar Harekâtının başladığı, 27 Şubat tarihi itibariyle;

Türkiye’de kayıtlı Suriyeli sayısı, “3 milyon 587 bin 266 kişi…”

Bizler, “Mülteci Kavramını…” yaşanan olaylarla daha iyi yorumlayabiliyoruz.

İllerimizde, “İl Göç İdaresi Müdürlüğü…” bulunuyor.

Türkiye’de kurumlaşan bir teşkilat…

Milyonlarca insanın ikameti, Verilerin Güncellenmesi, İkamet kartı sorgulaması,

Yabancıların Genel Sağlık Sigortaları, İşçi kadrolarına geçişleri,

Yabancıların, ‘eğitimi…’ Sosyal hayata adapte oluşları…

Bütün soruları/ problemleri cevaplandıran kurumlaşma…

Gerçi bizim tarihimiz; 1700’lü yıllardan günümüzde yolculuk ettiğimizde;

Balkanlardan, Kafkaslardan Türkiye’ye göçlerin olduğunu görmekteyiz!

Mülteci Kavramının özünde, ‘garipleri…’ görebiliriz!

Onun özünde, ‘muhacirleri…’ görebiliriz!

Evlerinden/ Ocaklarından/ Yurtlarından koparılan insanlar…

O insanlar, ‘kendilerine yeni sığınaklar…’ arayacaklar!

27 Şubat 2020 tarihinde başlayan, “Bahar Harekâtıyla Birlikte…”

Türkiye’nin aldığı karar da dikkatle okunmalıdır…

Türkiye, taşıyabileceği yükün üzerinde bir sorumluluk alamayacağını belirtti.

Mülteciler için bütün kapıları açtı;

Mültecilere, “kendi iradelerini kullanarak…” farklı ülkelere gidebilecekleri belirtildi

Bir anda, yüzbinler Avrupa’ya gidebilmek için yollara düştüler…

Avrupa ancak bu anda, “İdlib’i görebildi…”

Esed ve Rejim acımadan kendi insanının yurtlarını bombaladı…

Suriye’de şehirler yıkıldı… Tarih yağmalandı… Taşlar yerinden oynadı…

Suriye’den milyonlar ülkelerini terk etmek durumunda kaldılar…

En büyük mülteci dalgası Türkiye’ye yönelmişti…

Türkiye, en ağır yükü omuzlarına alınca, ‘Batı rahatladı…’

Rahatladı ama Türkiye’ye, ‘teşekkürü bile çok gördü’

Üstüne üslük, Türkiye’nin mültecilerin yurtlarına dönüş stratejisi;

Çok acı, vahim bir gerçek, “Kabul görmeyecekti…”

Ne kadar garip değil mi?

Türkiye’nin, ‘BM’lerden, ısrarlı talebi neydi, “güvenli bölge…” oluşturalım!

Artık insanların canları bir daha yanmasın!

Rusya ve İran’ın desteğindeki Esed-Rejim Güçleri ne yapacaktı;

“Sivil insanların üzerine bomba yağdırmaya devam…” edecektir

Aleni işlenen, ‘insanlık suçu’ karşısında; Birleşmiş Milletler Nerede?

Şebnem Ferah Mülteci şiirinde ne diyorlar;

“Ben bir mülteciyim

Yüreğimde yaşıyorum

Esir değil, kul hiç değil

Kendimde yaşıyorum!”

Birleşmiş Milletler, 20 Haziran tarihini, “Mülteciler Günü” yapmışlar.

Türkiye’nin fedakârlığı, ‘hudut dinlemedi…’

Mağdur, Mazlum, Vatanından edilmiş insanları,

Hiç düşünmeden ‘bağrına bastı…’

Yemedi yedirdi, İçmedi içirdi, giymedi giydirdi…

Batının namert yüzünü, kaypak ikiyüzlülüğü…

İsmine artık şer ittifak demek durumunda kalıyorum;

“1980’lerden günümüze bölücülüğü musallat etti”

Terör belasından Türkiye’de, ‘şehit vermeyen il kalmadı…’

Mülteci Kavramını en iyi bu millet okur/ okumakta zaten…

Hem de bir fiil sahada… Zorlu bir imtihanda…

Suriye’de ne mi var?

“Rejim kendi insanını öldürüyor!”

Türkiye ne yapıyor?

“insanı/ insanlığı yaşatmanın azim ve iradesiyle…

“Bir insanı kurtarmak bütün insanlığı kurtarmak gibidir!”

Felsefesiyle bütün dünyaya/ âleme, ‘dersler veriyor’

Mülteci, ‘kimsesizdir, gariptir, muhacirdir;

Her şeyden öncede mültecidir, efendim…

Korunmaya muhtaç… Kapınıza gelmiş, el açmıştır…

“Mülteci Kavramı…” yaşanarak daha iyi okunabiliyor…

Daha iyi öğrenebiliyor; Kavrayabiliyorsunuz!

 

Yazarın Diğer Yazıları