Önce selam, sonra kelam
Önce refik, sonra tarik
Merhaba, yeni güne, gönüllere…
Merhaba, kaleme, kalem dostlarına…
Merhaba sükûtun sessiz çığlığına…
Merhaba, ‘çileye selam duranlara…’
Merhaba, sadakate vefalı dostlara…
Merhaba, adalete, şahadete, kanaate…
Merhaba, ‘özü, sözü bir olanlara…’
Merhaba, ‘güzel ahlak sahibine…’
Bu sütunlar, ‘sözdür, sohbettir, muhabbettir…’
Sözümüz, sohbetimiz, ‘ortak akla, istişareye…’ davettir
“Onların işleri aralarında istişare iledir” (Şura, 38)
“İstişare, pişmanlığa karşı kaledir.” (Hadis)
Basının olmazsa olmazı, ‘kırmızıçizgisi’ doğru haberdir.
Hucurat Süresi 6. Ayette ne buyruluyor;
“Ey iman edenler! Eğer size bir fasık, bir haber getirirse,
Onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin).
Değilse bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.”
O sebepledir ki, ‘haber kutsaldır…’ diyoruz
O sebepledir ki, ‘gazeteci tarihe şerh düşen…’ kişidir, ‘vakanüvistir’
Meslektaşlarımıza hasbi, kalbi çağrımız nedir;
“İçinizden hayra çağıran,
İyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun.
İşte onlar kurtuluşa erenlerdir” (Ali İmran, 104)
Zilzal Suresi 7-8. Ayetlerde ne buyruluyor;
“Fe men ya’mel miskâle zerretin hayren yerehu”
“Fe men ya’mel miskâle zerretin şerren yerehu”
Mealen, “Artık kim zerre kadar hayır işlerse onu görür.”
“Ve kim zerre kadar şer işlerse onu görür.”
Hayat serüvenimiz, ‘ahlaki bir çizgi üzerinde…’ olmalıdır.
“Yalan Haber, taraflı haber, kasıtlı haber…” omuzlarımızda vebaldir!
Hamallık, ‘küflü, süflü, gaflı, esefli…’ olursa, akla ziyandır.
Saf Suresi 2-3. Ayetlerde ne buyruluyor;
“Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?”
“Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır.”
Hz. Ebubekir (ra) hayatımıza ders olacak; rehber olacak o nezih sözünden;
“Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir…”
İnancımız, “aldatan bizden değildir” buyuruyor.
İnancımız, “ne zulmediniz ve ne de zulme uğrayınız!” diyor.
Fussilat Suresi 20. Ayette şöyle buyrulur;
“Sonunda oraya varınca, kulakları, gözleri ve derileri,
Yaptıkları hakkında onların aleyhine şahitlik ederler.”
Kalem, “Edep Yahu!” der.
Mevlana ne diyorlar;
“Düşüncen konuşmana, konuşman hareketine,
Hareketin kaderine yansır. Güzel düşün. Güzel yaşa!”
Yunuslar, Mevlanaları günümüze taşıyan; “dil ve gönüldür!”
“Seyreyle aşk nehrini bozkırlara can verir…”
Duru, saf, temiz, berrak bir nehir yatağında yürümek…
Allah’ın Resulü (sav) buyuruyorlar;
“Allah’ım bana doğru olanı ilham et
Ve beni nefsimin şerrinden koru”
Nefis, ‘kötülüğü emreder’
Nefis mücadelesi, ‘sözleri şerre dönüştürür’
Kalem erbabı, ‘pozitif bir enerjiye sahip olmalı’ diyoruz.
Aman ha! Bizim sözlüğümüzde; “YEİS” olmamalıdır.
Yeis nedir; “Ümitsizlikten doğan karamsarlık; üzüntü, ümitsizlik”
Tefekkür dünyamız YEİS için ne diyorlar;
“Yeis, milletlerin kanser denilen en dehşetli bir hastalığıdır.”
Akif, “YEİS” kavramını, şiirinde veciz bir şekilde dillendirir;
“Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun
Ümmide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!”
“Ye’sin sonu yoktur, ona bir kere düşersen
Hüsrana düşersin, çıkamazsın ebediyyen!”
“Ye’se hiç düşmeyecek zerrece imanı olan
Ey milleti merhume, sakın ye’se kapılma”
Yeis, içimizdeki akıl almaz bir mikroptur, bir vebadır…
Yeis, bu milletin ‘yüksek ahlakını’ katletmiştir.
Yeis, manevi gücümüzü, direncimizi kırmıştır
Ümitsizlik, insana korku, ürkeklik, zaaflar verir.
Ümitsizlik kadar, ‘bunalımlı…’ bir kavram yoktur.
Kalem, ‘milli şuuru…’ uyanık tutacak!
Hadis, “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.
Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır.
Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır.
Netice itibariyle, hepiniz çobansınız
Ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz.”
Bir akıl olmak, bir yürek olmak,
Bütün gönüllerde, sevgiyi, şefkati, merhameti inşa etmek,
Fedakârlığın aynasında, ‘biz’ olabilmek;
Ve ‘sevgisizliğe meydan okumak…’
Sorumlulukların bilen, ‘sese, söze, sohbete, muhabbete’
En kalbi hislerle merhaba…
Yeni güne, gönüllere merhaba…
Bundan böyle inşallah Elazığ Hamiyet’te sizlerle birlikte olacağız
