Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

MATBAANIN SERÜVENİ…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Millet olarak ilk kullandığımız kelime,

“OKUMUYORUZ!”

Alâk Suresi 1-5. Ayetlerde ne buyruluyor;

“Oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku!

O, insanı bir Alâk’tan yarattı.

Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.

İnsana bilmediği şeyleri öğretti.”

 

Matbaanın icat edildiği tarih, 1440 yıllarıdır…

Bize ilk Türk matbaası, 1727 tarihinde kurulacaktır…

Kıta Avrupa’sında matbaacılık yaygınlaşmış…

Kitabın bollaştığı bir dönem de, “bizde yazma eserler…”

O dönemlerde kitap bizlerde pahalı bir nesnedir;

Hat Sanatı, tezhip, minyatür, cildinin güzelliği, görselliği ile bilinir.

Kitabın yaygınlaşmaması, ‘okuma kültürünü yıllarca engellemiştir’

 

14. 15. Yüzyıllarda Osmanlının Avrupa’ya kesin hâkimiyeti vardır

Bu hâkimiyet, ‘siyasi ve askeri üstünlüğü zaferlerle taçlandıracaktır’

15. yy’de Fatih’in İstanbul’u fethiyle birlikte ilk Üniversite;

“Sahn-ı Seman 8. Bölümden oluşan bir Üniversite kurulacaktır…”

Üniversitenin başına da, “Ali Kuşçu…” getirilecektir.

Matbaanın üç asra yakın gecikmesinin faturası ağır olacaktır.

 

Matbaanın gecikmesindeki sebepler şöyle sıralanabilir;

Hattatlığın yaygın meslek oluşu… Teknik sebepler…

Okuryazar oranının düşük oluşu… Yasaklamalar…

Taha Akyol şöyle der;

“Batı’da matbaayı tüccarlar, bizde devlet açtı!” Bütün mesele burada!

Şehirleşme ve ticarileşme Avrupa’da, matbaanın gelişmesinde etkili olacaktır.

1727 yılına gelinceye kadar; Önce Yahudiler (1493), Sonra Ermeniler (1567),

Ve daha sonrada Rumlar  tarafından matbaanın getirildiğini görüyoruz..

 

Lale Devri(1718-1730), bizde; “ilk batılılaşma hareketi…” olarak ifade edilebilir.

Bu dönemin önemli Padişahı, 111. Ahmet, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşadır.

MATBAANIN GELİŞİNİ HIZLANDIRAN SEBEPLER;

Arap harfleriyle ilk kitap, “İtalya’da 1514 yılında basılacaktır”

İlk Kur’an basımı, “1640 yılında İtalya’da gerçekleşir”

Fransa ve İtalya’da, “Türkçe gramer kitapları basılacaktır”

1630 YILINDA, “Fransa’da Kur’an’ın Fransızca çevirisi yayımlanır”

Şunu da ifade edelim; “18. 19. yy Avrupa’da Sanayi/ Endüstri Devrimini gerçekleştirir”

Azınlıkların Basımevleri kurmaları; İlk Matbaa İstanbul’da Gerson tarafından kurulur.

İstanbul’da ilk Ermeni basımevi 1567 yılında Kumkapı’da kurulur.

İstanbul’da ilk Rum basımevini, Metaksas adlı bir Rum papazı 1627’de açacaktır.

1494-1729 tarihleri arasında azınlıklar Türkiye’de, 37 matbaa açmış olurlar

 

Türkiye’de ilk basımevi Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın gayretleriyle;

İbrahim Müteferrika tarafından açılacaktır.

Bu matbaa da basılan ilk eser, “Vankulu Lügati’dir…”

Şu rakamlara dikkat edelim;

“1729- 1741 yılları arasında sadece 17 kitap yayınlanacaktır”

18. yy’in sonuna kadar basılan kitapların sayısı, 45’i geçmez…

Bunlar, “dil, sözlük, tarih, coğrafya, sosyal bilimler, askerlik,

Fen, eğitim, matematik vb. konuları içeren kitaplardır.

Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemleri’nde; “kitap basımı artacaktır”

Tanzimat’a kadar yılda ortalama 10 kitap basılırken;

Tanzimat’tan sonraki ilk 20 yılda bu sayı, “40’ın üstüne çıkacaktır”

Meşrutiyet Dönemi’nde; bir yılda yayımlanan kitap sayısı, “300’ü geçer.”

Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemleri Edebiyat Tarihi açısından da önemlidir;

Bu dönemlerde; “tıp, şiir, roman, hikâye, tiyatro, din ve sosyal bilimler”

 

Ülkemizde, “ilk gazete Fransızların çıkardığı; Bulletin des Nouvelles’dir

İlk Türkçe Gazete, “11 Kasım 1831’de yayımlanan Takvim-i Vakayi ’dir”

Bu gazete, “Resmi Gazetenin Atası…” olarak bilinir.

Diğer bir gazete; ‘kapitülasyonların hediyesi’ olarak da bilinen; “Ceride-i Havadis”

İngiliz William Churchill tarafından çıkarılacaktır.

Türk Basınında İlk Fikir Gazetesi, “Tercüman-ı Ahval…”

Bu gazete, “edebiyat ve kültür tarihimizin de dönüm noktası…” kabul edilir.

Agâh Efendi tarafından 22 Ekim 1860 tarihinde yayımlanacaktır…

Bu gazeteyle, “Şinasi, Ahmet Vefik Paşa ve Namık Kemal…” ön plana çıkacaktır.

Gazeteler, “siyasi ve edebi akımlarında gelişmesinde etkili olacaktır!”

Tanzimatçılar; “hem şair, hem romancı, tiyatro yazarı, tarihçi,

Tenkitçi ve hem de gazetecidir…” Çok yönlü kişilerdir.

1860 sonrası şu isimlere aşina olursunuz;

“Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat,

Şemsettin Sami, Ahmet Vefik Paşa, Ali Suavi, Sadullah Paşa

Abdülhak Hamit, Recaizade Ekrem, Muallim Naci, Samipaşazade Sezai,

Nabizade Nazım, Mehmet Murat, Ebüzziya Tevfik, İsmail Safa, Ali Bey vs.”

 

1860’lı yıllar, “Basının canlandığı yıllardır…”

Bu dönemde, “yeni gazeteler, genç yazarlar…” görmekteyiz!

Şinasi, “1862 tarihinde Tasviri Efkâr gazetesinde

İlk defa, ‘Millet Kavramını’ kullanacaktır”

Namık Kemal 25 yaşında, “Tasvir-i Efkâr Gazetesinin Başyazarı…” olacaktır.

Yeni fikirler, yeni düşüncelerle, ‘halkın dikkatleri çekilecektir’

Gazeteciler ve Yazarlar, “1865 yılında Yeni Osmanlılar Cemiyetini” kuracaklar.

 

1860 yıllarının en önemli tarafı, “Vilayet Matbaalarının Kurulmasıdır!”

Vilayet Matbaalarında çıkacak gazeteler, “Milli Mücadelenin Sesi…” olacak!

1864 tarihinde, “Vilayet Nizamnamesi…” çıkarılacaktır.

“7 Kasım 1864’te çıkarılan Vilayet Nizamnamesi ile Osmanlı eyalet sisteminden,

Vilayet sistemine geçilmiş ve bütün Vilayetlerde;

Birer gazete çıkarılmasına ön ayak olunmuştur”

Bu yasal değişiklikle, Vilayetler kendi ihtiyaçlarını karşılamak için; ”basımevi kurmuşlar”

Bu basımevleri, “yerel gazetelerin…” çıkarılmasında önemli adım sayılır

Elazığ ve dolayısıyla Harput, Anadolu coğrafyasının;  Bilim, Kültür, Sanat ve Edebiyat Merkezidir! Elazığ’ın basın tarihini, 1860’lı yıllara kadar götürebiliriz.1860 tarihinde, ‘vilayet matbaaları’ kurulur.

1866 tarihine geldiğimizde; dönemin valisi, Hacı İzzet Paşa’nın; Gayret, yardım ve teşvikleriyle Müzlefzade Rıza Efendi tarafından;  Harput’ta ilk basımevi kurtulur!

Bu Basımevi’nde ilk olarak da, Müftü Hacı Ömer Efendi’nin; “Kaside-i Bürde” isimli eseri yayınlanır…

1883 tarihinde; günümüzden 135 yıl önce;  Vali Hasan Refik Bey zamanında Vilayet Matbaasında; “Mamuretü’l Aziz Gazetesi…” yayınlanacaktır!

Çırpanizade Ali Haydar Bey Mamuretü’l Aziz Gazetesini dönemin ‘Edebi Mahfiline’ dönüştürecektir. Mamuretü’l Aziz Gazetesi, Fikri, Edebi zenginliği ve kalitesi itibariyle;

İstanbul’da Ahmet Mithat Efendinin İstanbul’da çıkardığı; “Tercüman-ı Hakikat” Gazetesi ile yarışmaktadır! Yurdal Demirel’in de ifade ettikleri gibi, “Hacı Hayri Bey’in görev yaptığı yıllarda

Mamuretü’l-Aziz Gazetesinin içeriği büyük ölçüde değişmiştir. Bu dönemde gazete edebi, içtimaî yazılar, şiirler ve mizahî hikâyelerin bol olduğu bir kültür-sanat gazetesi hüviyeti almıştır.”

Bu dönemin Harput’unda; Harputlu Rahmi Harputi, Süleyman Faik Bey, Hacı Hayri Bey, Çırpanizâde Ali Haydar Bey,  Bedii Nuri Bey, Osman Faik Bey, Osman Remzi Bey isimlerini söyleyebiliriz!

Elazığ’da, yazılı basındaki, ‘edebi dokunun’ günümüze kadar varlığını koruduğunu söylememiz mümkündür.

Bizler, Anadolu Basını için, ‘Gazi Basını’ deriz. 1922 tarihinde, Hulusi Yetişkin tarafından çıkarılan, Satvet-i Milliye Gazetesi; Milli Mücadele Hareketinin Elazığ’da sözcüsü durumundadır!

 

18. yy Avrupa’da, “Modern Basın Dönemi” olarak anılır.

Bu dönem aynı zamanda Avrupa’da, “Aydınlanma Çağıdır”

Bizde ilk gazeteciler; “Agâh Efendi, Şinasi, Namık Kemal,

Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi…” isimleriyle anılıyorsa;

İngiltere’de de; “Daniel Defoe, Joseph Addison, Jonathan Swift

Ve Richard Steele” gibi yetenekli gazetecilerle anılır

Gazeteler, ‘edebi mahfiller’ olarak anılırlar…

Aynı zamanda okuma Kültürünün beslendiği mahfiller…

“1777’de İngiltere’de toplam gazete satışı 11 milyondur!”

İngiltere’de ilk sürekli günlük gazete, “11 Mart 1702’de;

Elizabeth Mallet tarafından yayımlan The Daily Courant (günlük Akım)dır”

İngiltere’de politik olaylar üzerinde düzenli yazma geleneği; “Daniel Defoe ile başlamıştır”

Nesir ve nazım alanında çeşitli eleştiri yazıları ve romanlarıyla bilinen;

Daniel Defoe 10 Şubat 1704 tarihinde The Review adlı gazeteyi çıkaracaktır.

Bizde, ilk fikir gazeteciliği, İngiltere’den “150 yıl sonra gelecektir…”

O kültürü aldık ama ‘yerel basında…’ o güçlü altyapıyı hazırlayamadık!

Yerel Yönetimlerin ‘destekleri…’ çok önemlidir.

Günümüzde de, ‘dergiler ve gazeteler…’ şehrin edebi mahfilleridir…

 

Matbaanın Serüvenini anlatırken unutulmaması gereken çok önemli bir husus var;

9. yy’de Uygurların ilk defa “baskı sanatını kullanmalarıdır”

Uygurların; bir alfabeleri vardır, kâğıdı tanıyorlar, baskı sanatını biliyorlar

Ve öyle ki tarihçiler; “9. yy. Uygur sanatıyla; 15. yy. Alman sanatı arasında;

Bir ilişki, bağ kurarlar…”

 

Günümüzde, sıklıkla kullandığımız bir söz;  “Okumuyoruz!”

Ne alaka diyebilirsiniz…

2007 yılında; “Milli Eğitim Yayınevlerinin Kapatılması!”

Hala anlayabilmiş değilim…

O yayınevleriyle; “öğrenci, veli, okul arasında…” bir köprü vardı!

Güvenilir bir köprüydü… O köprü niye yıkıldı?

Kültür Bakanlığı Yayınevleri… Çok verimliydi…

Gençliğin, ‘limanıydı…’ Oralarda işlevini kaybetti! Hala hüzünlenirim…

O heyecanı birlikte verelim ve de yaşatalım…

Kitap Fuarlarını önemsiyorum…

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları