Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

HELAK OLAN ŞEHİRLER/ KAVİMLER!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kim bilir bizlerden önce nice kavimler geldi geçtiler!

Kur’an, ‘yeryüzünü gezin-görün…’ diyor!

Ayet, “De ki: “yeryüzünde dolaşın da,

O günahkârların akıbeti nasıl olmuş bakın!” (Neml, 69)

Kendinize yetecek kadar dersler var, o şehirlerde!

Ad Kavmi…

Peygamberleri, Hz. Hud (as)…

Ad Kavminin özelliği nedir?

Ayet, “(Siz) Her yüksek yere bir alamet bina edip

(oralarda ve gelip geçenlerle) eğleniyor musunuz?

“Ve (Dünyada) ebedi kalırsınız ümidi ile

Sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” (Şuara, 128-129)

Peygamberi yalanladılar…

Kur’an buyuruyor;

“Onları (şiddetli bir rüzgârla) helak ettik” (139)

Semud Kavmi…

Peygamberleri Hz. Salih (as)…

Semud Kavmi, “dağlardan evler yontuyorlardı…”

Peygamberleri dinlemediler!

Sürekli isyan halinde oldular…

Lut Kavmi…

Çok iğrenç işler yapıyorlardı!

Ahlaken çökmüşlerdi!

Kur’an buyuruyor, “Üzerlerine taştan yağmur yağdırdık…”

Eyke Halkı…

Peygamberleri Hz. Şuayb (as)…

Ne doğru ölçüyorlar,

Ve ne de doğru tartıyorlardı!

Onlarda, Peygamberleri yalanladılar!

Hakk’a kul olmadılar…

Onlara da, “üzerlerine yağan ateşle…” helak oldular!

Ayet, Hâlbuki (bol ve rahat) geçimleri ile şımarmış,

Nice şehir (halkını) helak ettik.

İşte şu (harab olmuş) meskenleri!” (Kasas, 58)

Ayet, “Rabbin ise onların ana (şehir)lerinde,

Kendilerine ayetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe,

O memleketleri helak edici değildir.” (Kasas, 59)

Her topluma uyarıcı peygamberler gönderildi…

Hz. Âdem (as), Allah Resulüne (sav) kadar,

 “Tevhit Mücadelesi…” devam etti!

O mücadeleyi, Kur’an bizlere;

“Kıssalarla…” haber veriyor!

Şu yeryüzü,  bir ‘açık hava müzesi…’ dersek yeridir!

Önümüzde,  ‘ibret levhaları…’

Gündoğumundan günbatımına kadar,

Ders alınacak o kadar şeyler var ki!

 

GÖK VE YER BİRBİRİNE BİTİŞİK!

1400 yıl önce Kur’an haber veriyor;

“İnkâr edenler görmediler mi ki,

Gökler ve yer birbirine bitişik idiler de onları ayırdık.

Ve her canlı şeyi, sudan yaptık.

Hala iman etmiyorlar mı?” (Enbiya, 30)

Kur’an yer ve göklerin yaratılışı konularında,

İlim adamlarına çok önemli ipuçları veriyor!

O ipuçlarıyla bizler;

İnsana yöneliyoruz!

İnsanın yaratılışına…

Kâinatın; ondaki eşsiz, benzersiz, örneksiz, modelsiz yaratılışına!

“Onları sarsar diye yeryüzünde (buna mani olacak)

Sabit dağlar yaptık,

Ve orada genişçe yollar açtık,

Ta ki doğru görebilsinler” (Enbiya, 31)

Dağlar, yeryüzünün ‘kazıkları…’

Dağlar, yeryüzünün ‘su ambarları…’

Dağlar, yeryüzünün depreme dayanıklı  ‘sert zeminleri…’

Dağlar, ‘ulaşım imkânları…’ sağlıyor!

Ayet, “Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik,

Onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar

Ondan korktular da onu insan yüklendi.

O gerçekten çok zalim ve çok cahildir.” (Ahzap, 72)

Kâinata bir saray olarak baktığımızda,

İnsanoğlu o sarayın efendisidir!

Bütün imkânlar, ‘emrine…’ verilmiştir! Bu emri nasıl yerine getirecektir?

Bilimsel çalışmalarla…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları