Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

HAYAT DERSİNİZDE

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Beyler, Efendiler, Hayat Dersinizde;

Göz ile birlikte,  ‘gönlünüz’

Akıl ile birlikte,  ‘vicdanınız’

Aşk ile birlikte,   ‘hicabınız’

İlim ile birlikte,  ‘ameliniz’

 ‘Ben’ ile birlikte,  ‘biz olma’ kaygınız olacaktır!

 

SÖZÜN ÖZÜ…

Ne aldatan olunuz,

Ne de aldatılan olunuz…

Ne zulmediniz,

Ne de zulme uğrayanlardan olunuz…

Adalet, sizin en kadim dostunuzdur…

Adalete, O’nun dostluğuna bağlı kalınız

 

ÇORAKLAŞAN GÖNÜL

Eflatun, “Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır” der!

Bütün sinirleri alınmış,

Bütün değerleri çalınmış,

Köklerinden koparılmış…

Bir garabet!

Kendi içinde zaafiyet,

Yaşam eserleri ölmüş;

Çoraklaşan gönül

Veya çoraklaşan toprak misali…

VEFA BORCUNU

Gözlerin her damlasında hicran var 

Dünyanın her imlasında hüsran var 

Sözlerin cümlesinde hayran var 

Vefa borcun eda etmeye gel

 

MEŞK İLE DÖNER

Rağbetimiz aşk ile yanar bizim 

Hayretimiz meşk ile döner bizim 

Hasretimiz, şerha şerha kanar bizim 

Ziyasız bir hayat nar olur dedim

 

BEN OLMASIN

Al yanakta ben olmasın 

Sen var iken, biz var iken 

Her sözün başı ben olmasın

 

SORULMAN GÜZEL 

Kırık söze, nasıl doğru saz olur 

Öz ile sözü bir tutan az olur 

Hicabın sevda da, adı naz olur 

Taş yerinde ağır, durulman güzel

 

Hay dedik ektik, Hu dedik biçtik biz 

Koca bir ömrü, su gibi içtik biz 

Sabırla yandık, şükürle kandık biz 

Sırat köprüsünde sorulman güzel

 

YÜKSELMEK

Yükselmek; ne dalsız, ne budaksız olur

Yükselmek; ne kolsuz, ne kanatsız olur

Ümitler fışkırır dalgalar kadar sert;

Yükselmek; ne alsız, ne yüreksiz olur

 

DURUN DURUN KALABALIKLAR

Durun durun kalabalıklar!

Alık alık yürümeyin!

Alınız,

‘Akıl bulutlarını’ üzerinize

Alınız,

‘Çile heybesini’ sırtınıza

Kum taneleri gibi,

Serilsin sevdanız önünüze,

Işık olup aksın, İdrakiniz!

 

ELAZIĞ’DAN SESLENİŞ

Elazığlıyım, azığı bol ilden

Sesim ta Tuna’dan gelir ta Nil’den

Fuzuli’nin, Nedim’in konuştuğu,

Asırları nefeslenen bu dilden…

 

Fırat, dağları aşan bir atlıdır

Bilir misin katığı Muratlıdır

Temiz, berrak yüreği Ferhatlıdır

“Gam kervanıdır yürür…” bu dilden

 

Güneyim Yemen, inler Çanakkale’m

Sarıkamış’tır, özümdeki Kalem

Ağlar mısın hey, boynu bükük lalem

Gönül çağlar, derdine bizim ilden

 

Öfkeni yuttun, sükûtu yar ettin

Yüreğinle âleme nazar ettin

Kendini olanca yıl göçer ettin

Artık gözyaşı süzülür bu dilden

 

Bedri,  eskileri aradık durduk

O ne güzelim hülyalar kurduk

Vefalı dostlarla geçmişi yorduk

Sesin sohbetin bal aksın bu dilden

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları