Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

HARPUT BİR DERYADIR!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Harput, bir deryadır…

Şair, “Harput, Asya’nın gül bahçesidir” derken sözün özüne dokunmuşlardır.

Harput ikliminde; Fatih Ahmet Baba, Ankuzu Baba,

Arab Baba, Beşik Baba, Ahi Musa, Murat Baba,

Ali Septi, Mahmut Samini İmam Efendi, Beyzade Efendi,

Seyit Ahmet Çapakçuri, Hacı Muharrem Hilmi Efendi, Hacı Tevfik Efendi,

Ömer Naimi Efendi, Ömer Hüdai Baba ve daha niceleri

“Şehitler, Sadıklar ve Sıddıklarla…” birlikte olmak!

Ulu Cami’de, saf tuttuğunuzda o manevi huzuru yaşarsınız!

O manevi ihramı üzerinizde hissedersiniz!

Bu manevi zenginlik bizlere de, ‘güç vermekte…’

Daha büyük ufuklara yönelmemizde gayretlerimizi artırmaktadır…

Harput’tan bakınca, Doğu’nun tılsımlı dünyasına kendinizi kaptırıyorsunuz…

Van’da, ‘Arvasi ailesi…’

İlim ve hikmetle derinleşen coğrafyanın manevi ocağı…

Abdülhakim Arvasi(1865–1943)

Üstat Necip Fazıl’ında mürşididir…

Kabri, Bağlum’dadır…

 

Bingöl’de, Yusuf Harputi…

Bitlis’te, Abdurrahman Tagi…

Diyarbakır’da, Şeyh Yusuf Hemedani…

Erzincan’da, Terzi Baba…

Erzurum’da, Abdurrahman Gazi…

Hakkâri’de, Taha-i Hakkâri…

Kars’ta, Muhammed Karsi…

Malatya’da, Hamid-i Aksarayi, Somuncu Baba,

Arapkirli Ömer Baba…

Mardin’de; Musa bin Mahin Mardini,

Yunus bin Yusuf eş-Şeybani…

Siirt’te; İsmail Fakirullah, İbrahim Hakkı Erzurumi...

Şanlıurfa’da; Hayat bin Kays el-Harrani, Şeyh Mesut Horasani…

Şırnak’ta; Ahmet Cezeri

          

Doğu Anadolu, şefkat nazarlarının tomurlaştığı tarihin en ulu coğrafyasıdır…

O coğrafya, İslam’ın ilânihaye yaşayacak kalesidir!

Bunda kimsenin şüphesi olmasın…

Doğu’da her ilin koruyucu manevi bir zırhı vardır!

Doğu Anadolu, “Anadolu’nun Belkemiğidir!”

Coğrafyayı besleyen müthiş bir ruhaniyete sahiptir…

            

MEVLANA HALİD’İ YOLU…

Onları, nice coğrafyalara tatlı esintileriyle rahmet bulutlarını taşıyan,

 Aşılayıcı rüzgârlara benzetirim…

İşte, o manevi iksirin bir ismi de, Mevlana Halid-i Bağdadi’dir…

Doğduğu ve yaşadığı dönem(1778–1828)  bu coğrafyanın en sıkıntılı bir zaman dilimine rastlar…

Onlar, giderek çoraklaşmaya başlayan gönül coğrafyamızı tekrar ihya etmek için,

 Bütün ömürlerini ilme ve hikmet yoluna tahsil ederler…

Tabir yerinde ise bu mübarek bildiğimiz coğrafyaya;

Bir ilim, irfan ve hikmet okulu olurlar

Binlerce talebe yetişir bu okuldan,

Osmanlı coğrafyasına; nehirler, ırmaklar, deryalar misali büyük bir feyizle akarlar…

Dertli gönüllere merhaba derler!

Mevlana Halid-i Yolu,

Gönül coğrafyamızda neşet bulan bir irfan yolculuğunun adıdır…

Anadolu, bu aksiyon hareketinin merkezidir…

Doğusundan Batısına, Kuzeyinden Güneyine doğru bir yolculuk vardır

Bu coğrafyanın haysiyet mücadelesinde;

İmanın, ihlâsın, tefekkürün, İlmin ve haşyetin rol alacağı gerçeğidir bu…

Bu silsilenin halkalarından, Seyit Taha Hazretleri için yazdığı bir şiirinde Necip Fazıl;

  “ Şemdinli dağlarının içtim nur çeşmesinden,

 Kurtuldum akreplerin ruhumu deşmesinden”

 

Bir sözümüzü burada tekrar edelim;

Harput, manevi iklim olarak;

Kafkaslara yakındır,

Basra’ya yakındır,

Balkanlara yakındır…

Çanakkale’nin ruhaniyeti sanki Harput’tadır!

“Yemen türküsü…” Anadolu insanının bir içli romanıdır!

Onu, ancak Harput’ta seslendirebilirsiniz!

O iklimin manevi huzurunda kendimizi hissedebiliyor muyuz?

İstanbul’un fethini işaret eden büyük âlim Hacı Bayram Veli,

Altı asır öncesinden Ankara’nın bağrında kendi makamını kurabiliyorlar…

Evliyalar, Veliler silsilesi Anadolu’da, Doğu Anadolu’da her biri bir kadim kale gibi,

 Manevi nöbetlerinde bizlere güç ve heyecan vermekteler…

Dualarla, yakarışlarla  “dosdoğru” olmak,

Hak yolcularına yakışır bir edeple bu kaynaktan beslenme gereğine,

 Bir daha vurgu yapmak isterim;

 “Filozoflara kaynaklık eden Batı’da aklı,

Peygamberlerin zuhur ettiği Doğu’da ise kalp hâkimdir…”

Ehli Hal, Gönül Ehli insanları, ‘kalbi’ işaret ederler!

Harput’tan Bakınca, Doğu’nun manevi zenginliğini;

O zenginliğin insanımız üzerindeki tesirlerini daha fazlasıyla hissederiz!

Mevsimin giderek kışa dönüşümü hazırlayan su günlerinde;

Harput’a geldiğinizde;

“Kışta bile yaz havasını…” soluklarsınız!

Bütün meselemiz nedir?

O sımsıcak cereyanı alabilmektir!

Harput’un semalarından; Fırat Havzasına,

O mümbit topraklara uzanabilmektir!

İşte O Havzada sizler, “Yesevi kokusunu…” alabilirsiniz!

“Yunus diliyle…” sözü bal edebilirsiniz!

“Ahi Evran yüreğiyle…” asırlara yürüyebilirsiniz!

Ne derler, “Harput’un Hoyratı bile ‘hayrattır…’

Yazarın Diğer Yazıları