Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ELAZIĞ ŞEHRİNİ ANLATMAK

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şehirler kimlikleriyle ön plana çıkarlar…

O kimlik nedir?

Buhara, Hadis Şehri; Kaşgar; Divan Şehri;  Yesi Hikmet Şehri;

Ahlat, Kubbet’ül İslam Şehri; Elazığ,  Vuslat Şehri olarak anılır…

Bir şehrin, tarihi, kültürü, dili, edebiyatı, sanatı, musikisi,

mimarı, zevk ve estetiği…

Bütün bunlar, o şehrin insan dokusunu yakından etkiler…

Mehmet Kerküklü ’nün;

“Herkese Gakgomsun Denilmez Gakgoş…” şiiri, zevk ve estetiği tanımlar.

Bu şehrin insanını tarif eder. Şiirin bir dörtlüğü şöyledir;

“Kerküklü der, gakgom ariftir arif

Dilin gücü yetmez, etmeye tarif

Konuk sever, cömert, sevimli, zarif

Herkese Gakgomsun denilmez Gakgoş”

Bu şiirde,  “Alp” ve “Bilge…” insanın tarifi vardır.

Elazığ denilince, Harput akla gelir…

Harput, ne zaman fethedildi?

Malazgirt (1071) Zaferinden hemen 14 yıl sonra;

İstanbul’un Fethinden de,  “368 yıl önce…”

Anadolu Coğrafyasının, “vatan oluşunda…”

Çok önemli roller üstlenmiştir.

Harput, 9 asırlık efsanevi bir tarihtir…

Coğrafyayı,  “birleyen, derleyen, bezeyen…”

Bir ruha, bir aksiyona sahip…

Nisa Suresi 69. Ayetini çok iyi tefekkür ediniz?

“Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse işte onlar,

Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, Sıddıklar, şehitler

Ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.”

Harput denince ilk akla,  “fetih ve şahadet…” gelir

Harput denince ilk akla,  “ilmiyle amil olan…” âlimler, ulemalar gelir

Harput denince ilk akla,   “doğruluğuyla…” sadıklar, sıddıklar gelir

Harput denince ilk akla,  “yüksek bir kültür…” gelir

Tarihte, “ilmiyle maruf olan…” bir şehri

Tarihte,  “edebiyat ve musikisiyle…” aşina olan bir şehri

Tarihte,  “ahilik kültürüyle de…” nezih bir kimliğe sahip olan bir şehri

Ve o şehrin, “ilim, hikmet, irfan, marifet…” yolcularını sadece tanımakla değil;

21. asırda da,  o kutlu yolculuğa kendimizi hazır etmeliyiz!

Şunu sıklıkla ifade etmişizdir; Harput-Elazığ Şehrimiz,

Gönül Coğrafyamın, “cazibe merkezi…” olma iddiasını sürdürmelidir!

Nasıl mı derseniz?

Tarihi köklerine ve o köklerin kazanımı olan, tarihi ve kültürel

misyonuna sadık kalarak…

Elazığ Şehri,  “dilde, tarihte, kültürde, sanatta, edebiyatta, musikide…”

MARKA PROJELERİN UYGULANABİLDİĞİ ŞEHİR…

O halde, günümüzde de;  “İLLA Kİ EĞİTİM…” diyoruz

Bu şehirde, öncelikli olarak da,  “eğitimi…” konuşmalı ve tartışmalıyız!

Bu şehirde,  “liyakati, ehliyeti, marifeti…”

Bu şehirde, “estetiği, sadeliği, inceliği, zarafeti…” konuşmalıyız

Özetin Özü,  bu şehir tarihine; “ilim ve irfan bağıyla…” bağlıdır!

Ona yakışanı ifa edeceğiz/ etmeliyiz!

Harput/ Elazığ için o kadar güzel şeyler söylenmiştir ki;

Kâh Doğudaki Batı denmiştir,

Kâh Harput Beyefendisi denmiştir…

Cengiz Aytmatov, “Türk Dünyasının Manevi Azığı”

Prof. Dr. Sadık Kemal Tural, “Şiirin Başkenti”

Şair Nesir Payguzar, “Harput, Asya’nın gül bahçesi”

Dilaver Cebeci, “Nezaketle Asalet birleşip olmuş Gakkaş”

Mehmet Ali Eşmeli,  “İl budur; derdi cehaletle savaşmış Elazığ”

Bu şehir için,  “Açık Hava Müzesi…” diyeceksiniz…

“Tarihin dile geldiği şehir…” diyeceksiniz…

“Âlimler, Fazıllar, Ulemalar Yurdudur” diyeceksiniz…

“Sanatımızın ve Musikimizin beşiğidir” diyeceksiniz…

Bu kadar,  ‘güzelliklerin birleştiği…’ bir şehri ihya etmek;

En kutsi görevlerimiz arasında yerini almalıdır.

Evet! Ses mimarlarımızın,

“Milyonlarca yüreği bir yürek haline getiren yurt”

Böyle asil bir yurttayız…

Asil bir dava etrafında kenetlenen,

Bir şehirde yaşamak bizlere apayrı bir haz veriyor…

Öyle bir şehir ki; Kini, nefreti, öfkeyi kendi içinden söküp atıyor…

Elazığ, bölgesinde “Huzur beldesi”

“Güven ve istikrar adası” olarak anılır…

Elazığ kendi içinden birçok civanmertler çıkarmıştır…

Harput’un Tarihini, Nurettin Ardıçoğlu,

Nesrini ve Efsanelerini, Ahmet Kabaklı,

Destanını, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu,

Romanını Şemsettin Ünlü,

Halk Bilimi, Bibliyografyasını İshak Sunguroğlu,

Ve Fikret Memişoğlu yazmışlardır…

Günümüzün bilgeleri eserleriyle bu güzelliği yarınlara taşıyorlar…

Elazığ’da zengin bir ‘tefekkür iklimi’ vardır!

Son 150-200 yıla gidiniz, “nitelikli insan…” denildiğinde;

İlk akla gelen tarihi şehir, “Harput…” olmuştur.

Elazığ’dan Doğuya doğru yolunuz uzandı mı?

O yollarda, o kadar güçlü işaretler var ki,

Hayranlığınızı gizleyemezsiniz…

Kimler mi?

İşte, sizlere İl ve İl;

Bingöl’de, Yusuf Harputi…  Bitlis’te, Abdurrahman Tagi…

Diyarbakır’da, Şeyh Yusuf Hemedani… Erzincan’da, Terzi Baba…

Erzurum’da, Abdurrahman Gazi… Hakkâri’de, Taha-i Hakkâri…

Kars’ta, Muhammed Karsi… Malatya’da, Somuncu Baba, Arapkirli Ömer Baba…

Mardin’de; Musa bin Mahin Mardini, Yunus bin Yusuf eş-Şeybani…

Siirt’te; İsmail Fakirullah, İbrahim Hakkı Erzurumi...

Şanlıurfa’da; Hayat bin Kays el-Harrani, Şeyh Mesut Horasani…

Şırnak’ta; Ahmet Cezeri

Manevi iklimiyle, “zengin ve de dopdolu…” nezih bir coğrafya…

1927 yılında, Elazığ’ın nüfusu;

Türkiye’nin nüfusunun; “yüzde 1,6’sını…” oluşturuyor!

(Elazığ’ın nüfusu; 23.178) Türkiye’nin nüfusu (16 milyon 158)

2019 yılına geldiğimizde, Elazığ’ın nüfusu,

Türkiye’nin nüfusunun, “yüzde 0,72’ini …” oluşturuyor!

Elazığ’ın nüfusu, 1927 yılındaki standartlarını korumuş olsaydı;

Günümüzde, 2019 yılındaki nüfusu; “bir milyon 259 bin…” olacaktı!

2019 yılı, Elazığ’ın İl Nüfusu; 595 bin 638

Türkiye’nin nüfusu ise,  82 milyon 003 bin 871…

Elazığ İlimiz, gerek km2’ye düşen kişi ortalamasıyla;

Ve gerekse, “şehirleşme…” açısından,  “Türkiye Ortalamasının…” altındadır!

Her Elazığlıdan isteğimiz nedir?

Kendi şehrimize “sahip…” çıkalım!

Artık, bu şehirden “nitelikli göçlere…” birlikte hayır diyelim!

En tehlikeli göçler, “beyin göçüdür…”

Ve onu, “sermaye göçü…” takip eder.

Harput’u anlatırken,

Bu anlatımdan, “büyük bir zevk ve haz duymaktayız…”

O zevki, ‘yitirmeyelim…’  O sevdayı, “hiç mi iç tüketmeyelim…”

Şehrin, “aydınlık yarınlarına…” birlikte yürüyelim.

28 Şubat 1997 tarihinde Prof. Dr. Sadık Kemal Tural bu şehirde şöyle

seslenecektir;

“Hepiniz sorumlusunuz!. Bu ülkenin bütün yetkililerinden,

Devlet yetkililerinden ısrarla isteyeceksiniz;

Kendi efsanelerinizi, kendi motiflerinizi, kendi renklerinizi…

Destanlarınızın, efsanelerinizin, çizgi film yapılması konusunda

üzerine gideceksiniz…

Kahramanlarınıza ait senaryoların yapılmasına ısrarla sahip çıkacaksınız!.”

Bütün yönleriyle bu şehrin/ bu şehir ikliminin

 Ve özellikle hassasiyetini sürekli koruyan bölgemizin artık romanı, hikâyesi,

Masalı, efsanesi, sahneye ve sinemaya uyarlanacak eserler yazılmalıdır.”

 Bunun içinde, ciddi anlamda çalışmalar yapılarak, Türkiye genelinde

yarışmalar açılmalıdır.

Günümüzden 20 yıl önce bu şehirden birileri sesleniyor…

Bütün imkânları, asrın teknolojisini bu şehir için kullanalım deniyor…

Harput’un Malazgirt zaferinden hemen sonra fethi (1085)

Ve sonrası aldığı roller oldukça önemlidir.

Malazgirt Zaferinden (1071)  11. yy’den 14. yy’e kadar geçen zaman süreci!

Anadolu’nun,  “vatan oluş…” sürecidir!

Bu süreci iyi okumalıyız!

Malazgirt Zaferiyle birlikte; Türkler büyük bir hızla;

İran, Azerbaycan ve Horasan gibi bölgelerden büyük bir hızla,

Anadolu’ya “göç etmeye…” başlar!

Bu dönem Anadolu’nun “imar ve iskân dönemidir!”

Harput’un bu coğrafya ’da oynadığı rol çok önemlidir.

Harput’tan sizler kuşbakışı kâh Kerkük’e, kâh Halep’e ve de Tebriz’e

uzanırsınız!

Tarihi birleştiren bir şehir Harput, Artuklu diyarıdır…

Artuklularda, Osmanlılar gibi “Kayı Boyundan…” gelmektedir!

Bu boyun en büyük özelliği, “birleştirici…” oluşudur.

Harput’ta metfun büyük mütefekkir İmam Efendi, “insanda, arz gibidir” derler.

Bu tariften yola çıkarsak; “Musiki, insan unsuru, iklim ve coğrafya” içiçedir.

Bizim Musikimiz, fevkalade güzellikler ile birlikte;

“Mensubiyet şuurunu…” tefekkür dünyası ile birlikte taşımaktadır.

Harput, dolayısıyla Elazığ insanını bu yörede sıkça okunan makamlarla,

Kendisiyle tıpatıp örtüşen bir tarifi ortaya çıkarabiliriz.

Elazığ’da, en fazla okunan makamlar;

Rast Makamı, insana sefa verir…

Hicaz Makamı, İnsana tevazu verir…

Hüseyni Makamı, İnsana sulh verir…

Saba Makamı, İnsana şecaat verir…

Uşşak Makamı, İnsana neşe verir…

Elazığ insanın; “yapısında, meşrebinde, toprağında…” neler var?

Elzığ insanı;  “rahat, sakin, cesur, tevazu sahibi…”

Ve en dikkate şayanı, “iç ve dış dünyasında sulhu/ barışı arzulayan

bir kimliğe sahiptir”

İşte, Elazığ’da en fazla okunan “makamlar”

Ve o makamlarla birebir örtüşen, “Elazığ insanının kimliği…”

O kimlik için bizler, “Anadolu’nun Gökkuşağı” diyebiliriz

Yazarın Diğer Yazıları