Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

DOĞA HEPİMİZİN

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Doğa hepimizin…

“İnsanda arz gibidir…” sözü o kadar önemlidir ki…

Mü’minun Suresi 12. Ayette ne buyruluyor;

“Andolsun ki biz insanı çamurdan süzülmüş bir hülasadan (özden) yarattık”

İfademizi tekrarlıyorum, “şu beden de arz gibidir!”

Vücudumuzu nasıl koruyorsak, arzı da/ yerküresini de aynı şekilde koruyacağız!

Bu bir şuurdur… Bu doğal bir reflekstir…

Hayatı öğrenelim… Kâinatın nasıl tezyin edildiğini öğrenelim…

Anasır-ı Erbaa, ‘dört öğe’ ‘dört element’  ‘dört güzeller’ demek.

Toprak, su, hava ve ateş…

Yerkürenin oluşumunu sağlayan dört unsur…

Bir Veli ne diyor; “Ziya, hava, su ve toprak gibi,

Kuvvetli ve şümullü dört anasır-ı esasiye olan;

Hikmet, adalet, inayet ve merhametin hakikatleri…”

İçerisinde yaşadığımız çevremize karşı/ yerküresine/ arza karşı;

İlimle, adaletle, iyilikle ve şefkatle yaklaşacağız…

Bizleri kuşatan çevremize karşı, ‘sevgiyle…’ yaklaşacağız

Taşı, toprağı, bitkiyi, hayvanı, eşyayı seveceğiz!

Asla ve kat’a, ‘asi olmayacağız…’

 

Kimsenin doğayı kirletmeye hakkı ve hukuku olamaz…

Dağlar, nehirler, vadiler, ovalar…

Ve soluduğumuz hava…

Kirlenmesine nasıl izin verebiliriz?

Ormanlar,  ‘akciğerlerimiz…’

“Küresel Kirlenme…” 

Bu kavramın öznesinde, ‘insanlığı tehdit…’ vardır!

Rusya da, ‘Çernobil Faciası…’

Hindistan’da, ‘Bopal trajedisi…’

Romanya’da, ‘siyanüu felaketi…’

Sayın sayabildiğiniz kadar…

İnsan ve Çevre bir bütündür!

Çevre felaketi, insanlık felaketi demektir…

Öncelikle,  ‘sağlıklı yaşama…’

Soluduğunuz hava da, ‘güvenilir olma’

Toprağı nasıl katlediyoruz?

Hiç çekinmeden ve sıkılmadan,  ‘kirleterek…’

Bilerek, ‘anız yakmak…’ katliamdır!

Meyve, sebze ve hububat için kullanılan zehirler…

En büyük katliam nedir;

“Sanayi atıklarının önlenemeyen katliamı…”

Çevre konusunda ideolojiyi hiç düşünmedim…

Çevre konusunda, ‘siyasi yaklaşımlarda…’ umurumda değil

Kim olursa olsun,  “çevreyi katledenlerin…” kesinlikle karşısındayım!

Sorarım sizlere,  ‘Küresel ısınmanın sebepleri…’ nelerdir?

Son yıllarda giderek artan;  ‘doğal afetler…’ felaketler!

Kasırgaya dönüşen rüzgârlar…

Canlar alan, ‘sel felaketleri…’

Gözlerin aşina olmaya başladığı, ‘hortumlar…’

Bütün bunlara, ‘doğanın intikamı mı…’ diyelim!

Defalarca altını çiziyorum; “Doğa hepimizin…”

Umursamaz bir şekilde, hareket edemezsiniz!

Rant, başta İstanbul olmak üzere Anadolu şehirlerini ne hale getirdi

Marifet mi, “15 ila 25 kat arasında değişen binalar dikmek!

İnsanlar nasıl birbirlerine saygılı ise;

Mekânlarında belli bir kimliği saygınlığı olmaladır!

Tarihi/ kimlikli eserlere baktığınızda,  ‘gözleriniz yorulmaz’

Toprağın kokusundan giderek uzaklaşan, ‘yüksek binalar…’

İnsana estetiği, tevazuu, hoşgörüyü, saygıyı unutturan; ‘yükselen binalar’

Şehrin; şehirlerin önünde; bir duvar misali …’ yükseliyor

Binalar, ‘birbirinin önüne geçiyor’

Ruhunuzu boğuyor…

İnsana, eşyaya ve çevreye zarar vermeden;

Kaynaklarımızı en sağlıklı bir şekilde nasıl kullanabiliriz?

İnancımız, “Vatan sevgisi imandandır!” diyor

Toprağında;  ‘kanımız, alın terimiz, ecdat hatıralarının saklandığı…’

Coğrafyayı vatanlaştıran bilumum değerler…

O değerlere bizler elbette ki, ‘sevgiyle ve saygıyla yaklaşacağız’

Herbirimiz, ‘Millet Olma Şuurunda…’ olacağız…

Şunu da iyi bileceğiz,  ‘illet...’ bir hastalık/ veya zillettir…

Vatan Coğrafyasını ne ile bütünleştiriyoruz;

“gönlümüzle…” yüreğimizle, sevdalarımızla…

 

DOĞA HEPİMİZİN

Doğa hepimizin…

“İnsanda arz gibidir…” sözü o kadar önemlidir ki…

Mü’minun Suresi 12. Ayette ne buyruluyor;

“Andolsun ki biz insanı çamurdan süzülmüş bir hülasadan (özden) yarattık”

İfademizi tekrarlıyorum, “şu beden de arz gibidir!”

Vücudumuzu nasıl koruyorsak, arzı da/ yerküresini de aynı şekilde koruyacağız!

Bu bir şuurdur… Bu doğal bir reflekstir…

Hayatı öğrenelim… Kâinatın nasıl tezyin edildiğini öğrenelim…

Anasır-ı Erbaa, ‘dört öğe’ ‘dört element’  ‘dört güzeller’ demek.

Toprak, su, hava ve ateş…

Yerkürenin oluşumunu sağlayan dört unsur…

Bir Veli ne diyor; “Ziya, hava, su ve toprak gibi,

Kuvvetli ve şümullü dört anasır-ı esasiye olan;

Hikmet, adalet, inayet ve merhametin hakikatleri…”

İçerisinde yaşadığımız çevremize karşı/ yerküresine/ arza karşı;

İlimle, adaletle, iyilikle ve şefkatle yaklaşacağız…

Bizleri kuşatan çevremize karşı, ‘sevgiyle…’ yaklaşacağız

Taşı, toprağı, bitkiyi, hayvanı, eşyayı seveceğiz!

Asla ve kat’a, ‘asi olmayacağız…’

 

Kimsenin doğayı kirletmeye hakkı ve hukuku olamaz…

Dağlar, nehirler, vadiler, ovalar…

Ve soluduğumuz hava…

Kirlenmesine nasıl izin verebiliriz?

Ormanlar,  ‘akciğerlerimiz…’

“Küresel Kirlenme…” 

Bu kavramın öznesinde, ‘insanlığı tehdit…’ vardır!

Rusya da, ‘Çernobil Faciası…’

Hindistan’da, ‘Bopal trajedisi…’

Romanya’da, ‘siyanüu felaketi…’

Sayın sayabildiğiniz kadar…

İnsan ve Çevre bir bütündür!

Çevre felaketi, insanlık felaketi demektir…

Öncelikle,  ‘sağlıklı yaşama…’

Soluduğunuz hava da, ‘güvenilir olma’

Toprağı nasıl katlediyoruz?

Hiç çekinmeden ve sıkılmadan,  ‘kirleterek…’

Bilerek, ‘anız yakmak…’ katliamdır!

Meyve, sebze ve hububat için kullanılan zehirler…

En büyük katliam nedir;

“Sanayi atıklarının önlenemeyen katliamı…”

Çevre konusunda ideolojiyi hiç düşünmedim…

Çevre konusunda, ‘siyasi yaklaşımlarda…’ umurumda değil

Kim olursa olsun,  “çevreyi katledenlerin…” kesinlikle karşısındayım!

Sorarım sizlere,  ‘Küresel ısınmanın sebepleri…’ nelerdir?

Son yıllarda giderek artan;  ‘doğal afetler…’ felaketler!

Kasırgaya dönüşen rüzgârlar…

Canlar alan, ‘sel felaketleri…’

Gözlerin aşina olmaya başladığı, ‘hortumlar…’

Bütün bunlara, ‘doğanın intikamı mı…’ diyelim!

Defalarca altını çiziyorum; “Doğa hepimizin…”

Umursamaz bir şekilde, hareket edemezsiniz!

Rant, başta İstanbul olmak üzere Anadolu şehirlerini ne hale getirdi

Marifet mi, “15 ila 25 kat arasında değişen binalar dikmek!

İnsanlar nasıl birbirlerine saygılı ise;

Mekânlarında belli bir kimliği saygınlığı olmaladır!

Tarihi/ kimlikli eserlere baktığınızda,  ‘gözleriniz yorulmaz’

Toprağın kokusundan giderek uzaklaşan, ‘yüksek binalar…’

İnsana estetiği, tevazuu, hoşgörüyü, saygıyı unutturan; ‘yükselen binalar’

Şehrin; şehirlerin önünde; bir duvar misali …’ yükseliyor

Binalar, ‘birbirinin önüne geçiyor’

Ruhunuzu boğuyor…

İnsana, eşyaya ve çevreye zarar vermeden;

Kaynaklarımızı en sağlıklı bir şekilde nasıl kullanabiliriz?

İnancımız, “Vatan sevgisi imandandır!” diyor

Toprağında;  ‘kanımız, alın terimiz, ecdat hatıralarının saklandığı…’

Coğrafyayı vatanlaştıran bilumum değerler…

O değerlere bizler elbette ki, ‘sevgiyle ve saygıyla yaklaşacağız’

Herbirimiz, ‘Millet Olma Şuurunda…’ olacağız…

Şunu da iyi bileceğiz,  ‘illet...’ bir hastalık/ veya zillettir…

Vatan Coğrafyasını ne ile bütünleştiriyoruz;

“gönlümüzle…” yüreğimizle, sevdalarımızla…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları