Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

DEPREMİ KONUŞMAK…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

24 Ocak 2020 Tarihi, Elazığ’da evinizdesiniz…

Güzel bir sohbet anında… Saatler 20,55’i gösterdiğinde;

Derinlerden kopup gelen uğultu…

Bir soğuk rüzgâr misali yüreğinize işleyen çatırtılar…

Saniyelerle hükmünü gösteren korku dolu git-geller…

İnsanımda, ‘o anda…’ fakında olmadan şuur boşalması!

Kıyamet buymuş meğer…

Ölüme bir göz açıp kapayıncaya kadar yakındasınız…

Evinizden dışarıya çıktığınızda, “mahşeri bir kalabalık…”

Şehrin bütün yolları, ‘kilitlenmiş…’

On binlerce araba… Yüzbinlerce insan…

O korkunç uğultudan kaçış…

O gece… Zemheri soğuğunda…

Zifiri karanlığa düşen nefesler…

Gözyaşlarında ‘buz taneleri…’

Yüreklerdeki soğukluk sarkıyor…

Sözün bittiği anı yaşamaktır, ‘iki heceli’ deprem!

Sükûtun fırtınasında ‘kopan çığlıklar…’

Bir kor ateş gibi çöker içinize…

Gözyaşlarında çocukların sesleri…

İhtiyarların iniltileri duyulur…

Anneler… Babalar… Eşler… Sağa, Sola savrulmuş şehir…

Yollara dökülmüş, ‘hüzün solumakta…’

 

24 Ocak 2020 Tarihi…

Hayatımın, ‘dokuz boğumlu’ en uzun gecesi…

Kelimeler, ‘kırık dökük’ iki büklüm kesilmiş yürek parçaları…

Katran içmiş gecelerde, buğulu gözlerle konuşuyorsunuz!

O hayat dolu sımsıcak evinize dönmek mi?

Azap çekmiş duvarlar… Merhaba diyemiyor sizlere…

Korku dolu gözlerle ancak evinize adımlarınızı atabiliyorsunuz?

Bir ömrü kendisine adadığımız Güzel Şehrimiz…

Sokaklarına kadar nefeslerimizin sindiği, Şehrimin 38 Mahallesi…

Saniyeler… Gülleri nasıl da soldurmuş aman Allah’ım!

Saniyeler… Yanık bir türküye nasıl hikâye olmuş aman Allah’ım!

Saniyeler… Acı bir Hoyrat esintisine nasıl dönmüş, aman Allah’ım…

 

25 Ocak 2020 Tarihi…

Uykusuz/ veya uykuların dilim dilim bölündüğü geceden;

Tekrar ışığa yürümek… Hayata yürümek…

Bir söz vardır, “her şeye rağmen” hayat devam ediyor!

Ecel terleri döktüğünüz bir geceden…

Adımlarınız, vücudunuzu taşıyamayacak kadar ağır/ aksak…

Evler… Evlerinizi taşıyan kolonlar…

Onlarda, ‘ağır/ aksak…’ ayakta durmaya zorlanıyor!

Güzel Şehrim, 41 insanını yitirmiş…

Daha büyük felaketten, Allah korumuş…

Şehir insanında, bütün dillerde; “Güzel Şehrimizi Allah Esirgemiş!”

Ağır hasarlı Evlerimiz…

Orta hasarlı Evlerimiz…

Şehirde,  “depremin iz bırakmadığı” ev yok gibi…

O izler, ‘ders al…’ ibret al… Kendine gel dercesine;

Acı sillelerde yüzümüze çarpa çarpa haykırıyor!

 

Biraz olsun silkin, ‘adam ol…’

Biraz olsun, ‘insaf ve merhameti…’ elden bırakma

Biraz olsun, ‘nefsin heveslerine…’ kapılıp gitme

“Deprem sonrası…” hayata döndük!

Bildiğiniz gibi, ‘ortalık toz duman…’

Dünyaya sevdalananlar,

Kaptı-kaçtı oyunlarıyla insanlarını üzenler!

Gözleri bir türlü doymayanlar,

Aza kanat getirmeyenler,

Bir türlü empati yapamayanlar,

İyiliklere, ‘taş atacak kadar…’ ileriye gidenler

“Sevdasında…” bu şehir ve insanı olmayanlar…

 

Şu bir hakikat, “bu milletin sağduyusu…”

Dağlar gibi birbirine omuz veren, ‘infak kültürü…’

Yüzleri ağartan hoşgörüsü…

Türkiye’m… 82 milyonu bir yürek yapan erdemliğin…

Bu ülke de,  ‘huzurunu, güvenin, istikrarın…’ kılcal damarları

Büyük bir maharetle, ‘onu koruyalım…’

Aman ha! Kalplerin kırılmasına izin vermeyelim!

Kalpler ne zaman kırılır; “adaletsizlikle…”

Şu anda, ‘büyük bir imtihanı…’ yaşıyoruz

Ne zaman güçlü olabiliriz?

Bu günlerin, ‘hesabını…’ verebilirsek

Her şeyin adil bir şekilde, ‘kayıt altında olması…’

Fırsatçılara, talancılara, yağmacılara,

Gözü dönmüş ‘haramilere…’ dikkat kesilelim!

Tek dileğimiz nedir, ‘yardımların yerini…’

Asıl sahiplerini/ adreslerini bulmasıdır!

 

Güzel Şehrimizi, ‘birlikte onaracağız…’

Gönül Seferberliği içerisinde bu işleri yapabiliriz!

Öncelikle dost ellerinin uzandığı, ‘canlar…’ diyoruz!

“Fukara-i Sabirin…” diyoruz!

İnsanımızı ayağa kaldıracak projeler diyoruz!

Hakkı, hukuku, adaleti gözeten istikrarlı çalışmalar!

Elazığ Şehri, ‘tarihi buluşturan…’

Gönül Coğrafyamızın da, ‘vuslat şehridir…’

Bu şehir, “Harput Beyefendisiyle…” anılır

Anılmaya da inşallah devam edecektir.

Sımsıcak hislerle tekrar ediyorum;

Bu şehri, “büyük bir felaketten…” ALLAH KORUDU!

24 Ocak 2020 Depreminin, “her evde/ her mekânda…”

İZLERİ VAR… O izler bizlere, “dersler alınız…” diyor

O izlerde, Türkiye’mize de, ‘önemli çağrılar…’ bulunuyor.

O çağrıları, “ah bir görebilsek…”

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları