Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

BAKÜ'DEN ELAZIĞ'A…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

(Tarihi bir heyecanın hikayesidir)

 

02-04 Şubat 2012 günlerine, 8 yıl öncesine gidiyorum…

Elâzığ’da ‘gönüllere cemreler düşecekti’

Kış soğuğunu içimizden attığımız günler,

Bahar sıcaklığına gönülden ‘merhaba’ diyorduk!

Bugünlerde Elâzığ tarihi günlerini yaşayacak…

Ahmet Cevat Ahundzade’yi bir an dinlemekteyim;

“Türk illerinden esen yeller/ Şimdi sana selam söyler”

Yüreklerde yankılanan O selam,

O hoş seda;  ‘hürriyet haykırışından’ bizleri haberdar ediyor

Aynı kaderi, aynı iklimi, aynı tarihi paylaşan ve paylaşmakta olan,

 Tarihin iki önemli şehrinin buluşması, bir ömre bedel muhabbet…

Can Azerbaycan’ın yürekli sesi Nebi Hezri’yi dinleyelim  

“Muhabbet sonsuzdur, ömürse kısa/ Ne olur, sadakat ebedi kalsa!

Kimin yüreğinde bir tel kırılsa,/Benim yüreğimdir, benim yüreğim

Yüzlerde gözlerde sevgi okunur/Muhabbet yürekten yüreğe konur

Güzeller gözünde o ateş, o nur/Benim yüreğimdir, benim yüreğim”

 Yüreklerin dile geldiği günler

Küçük Hazar’da efsaneler dillenecekti…

Elâzığ Valiliği, Elazığ Belediye Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Fırat Üniversitesi Rektörlüğü, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası, RTÜK Diyarbakır Bölge Müdürlüğünün en içten katkılarıyla;

Tarihi, “ELAZIĞ- BAKÜ BULUŞMASI” geleceğe tatlı izler, esintiler bırakacaktı.

 Gönül erdemliği ile anılarak ü hafızalara kazınacaktı.

Elâzığ’da şehrin en güzel semtinde Cumhuriyet Mahallemizde Kurulu parkımıza; 

“Azerbaycan Parkı” isminin verilmesi…

O parkta, Azerbaycan Şehitleri Anıtının” yer alışı…

Derler, ‘Elâzığ bir çanak içinde’

Sevdası, Uluğ Türkistan içinde

Çanak tutar eller Gülizar içinde

Türküler, gönlümü verdiğim şehir!

Güzel Türkçe’m bayrak yaptığım şehir!

İmdi özünde buluştuğum şehir…

Tarihi konuk eden Şehir…

Bu şehrin güzel diyarlarından kimler geldi geçti…

Hey! Elazığ;  Anadolu’nun bir bayrak, bir kimlik şehrisin!

“Gala’dan Gala’ya köprü kuran;

Her iki Gala’ya yüreğim, can evim”

Azeri’min Hürriyet şairi Elmas Yıldırım’ın anısını birlikte yücelttik…

Elâzığ’da, Elmas Yıldırım Sokağı’nın açılışında bir yürekli ifade;

“bu sokak Bakü’ye çıkar”

Kafkasların iki yakası, Türk’ün kaderi mahşeri…

Fikir meydanlarının akıncı ruhuna sahip Mehmet Emin Resulzade,

“Bir defa yükselen bayrak, bir daha yere inmez!”

O Türk’ün Azerbaycan’da, Anadolu’da yaktığı ‘hürriyet bayrağıydı’ Kutsi bir davaydı…

O dava elbette, yere inmeyecek, ilanihaye yaşayacaktı!

Bağımsızlık sevincinde, Azerbaycan Türk’üyle birlikte olmak,

O günleri birlikte paylaşmak,  tarihe birlikte yolculuk etmek…

O kutlu birliktelik, hatıralarla birlikte ecdada saygıdır…

O hatıralarda, Nuri Paşa yâd edilir…

Kafkas İslam Ordusunun Azerbaycan Türklerini soykırımdan kurtarışının hatıraları,

Destan yazan kahramanları, ‘şehitlerimizle birlikte’  rahmetle anıyoruz!

Bir bayrak yükseliyordu, Elâzığ semalarına… 

O yükselen anıtın misakıdır, “Şehitler, şahitlerimizdir”

MANAS Yayıncılık, Elâzığ’dan Bakü’ye tarihi ve edebi bir köprüyü,

Bakü’de Ozan Yayınları ile birlikte hayata geçirdi…

“Elazığ Çelengi” Elazığlı 40 şairin şiirlerinden oluşmuş bir güldeste…

Bu eser Bakü’de neşredildi… Bakü’de, eserin tanıtım günleri gerçekleşti…

“Cafer Cabbarlı Hayatı, sanatı ve mücadelesi”

Elâzığ’da, MANAS Yayıncılık tarafından neşredildi…

Her iki yayınevi; Elazığ’da, MANAS Yayıncılık…

Bakü’de, OZAN Yayıncılık tarihi bir köprü kuruyorlar…

O köprünün bir ayağı, Bakü’de,

Bir diğer ayağı Elâzığ’da…

O tarihi köprünün manası derindir;

Her iki ülkenin ‘yazıcıları’ birbirlerini daha yakından tanıyacaklardı…

Bizleri geleceğe taşıyan, ‘irfan köprüsünün’ birlikte inşa edilmesi…

Elmas Yıldırım’ı, O’nun iç dünyasını resmeden en nezih mısralarda,

Türk Dünyasının Usta Kalemi, gönüllerimizi yangın alevine çeviren,

 Bahtiyar Vahapzade’den dinleyelim;

 “Keder düşüncedir, gam düşüncedir,

Gamın pençesinde düşünürüz biz.

Fikirler fikrimde gonca goncadır,

Meçhule bir yoldur her düşüncemiz.” 

Bir Mevlana, bir Yunus, bir Fuzuli Hakk katında,

‘ölümsüzlük iksirini’ içerek, asırların ötesine taçlanarak, mısralarıyla kanatlanmışlardı.

Nesimi, Itri, Baki, Şeyh Galip, Yahya Kemal, Ahmet Cevat, Hüseyin Cahit,

Elmas Yıldırım,  Arif Nihat Asya, Necip Fazıl Kısakürek,  

Ve daha niceleri zamanı bizlere en iyi şekilde yorumlayan her biri deha simalar!.

“Üç kıtanın rahmindesin/ Bütün yüzler sana dönük

 Oğuz Ata neslindesin/ Hazar, Türklük sana konuk/ tarih sana konuk”

Tarihin, Türklüğün ve bir büyük medeniyet coğrafyasının konuk olduğu.

Hazar’da, Harput’ta, Elâzığ’da;

“Şairleri haykırmayan bir millet

Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir”

Sözlerinin o içten gürül gürül akan derslerini dinledik…

“Fuzuli’ye Saygı Gecesi”

“Anar’a Fahri Doktora Unvanı”

“Şehitler Anıtı ve Azerbaycan Parkı”

Elmas Yıldırım’ın hissiyatı nasıl tecelli edecektir; 

“Yol ver, çekil önümden, ey yolumu kesen dağ

Gün geldi, yeter artık, sılaya varacağım!

Al beni koynuna, ey doğuya akan ırmak.

Ben de akıp o dertli toprağı saracağım”

Bakü’de; bir Nizami sıcaklığı, bir Fuzuli aklığı, bir Şehriyar duruluğu…

Ahmet Cevatlar, Hüseyin Cahitlerle mücadele ruhuna, aksiyon ruhuna şahit oluyorsunuz.

Ahmet Cevat;

 “Soranlara ben bu yurdun,/Anlatayım Nesiyem;

Ben çeynenen bir ülkenin/ “Hak!” kışkıran sesiyem”

Bu ses, nesiller boyu yankılanacaktır! Bu seste, bütün ziyalıların yürekleri parlayacak…

O parıltılarla, Elâzığ-Bakü buluşmaları gerçekleşiyor…

Bir hakikat, “Biz bir millet, iki devletiz” ruhi derinliğini yaşamaktayız…

Elâzığ, tarihi buluşturan şehir!

Elâzığ, huzuru çimlendiren şehir!

Elâzığ, Hazar’ın müşfik kanatlarıyla sevdaları kucaklayan şehir!

Elâzığ, Türk Dünyasının ve Türk Halklarının ‘manevi azığı’

Elâzığ, gönül ve ülkü coğrafyamın mahşer alanı!

Elâzığ, şiir ve sanatın başkenti!

Gazi Atatürk TBMM kürsüsünde ne diyorlardı;  

“Dil bir köprüdür... İnanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür...

Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz.

 

Yazarın Diğer Yazıları