Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

BAHTİYAR VAHAPZADE

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Azerbaycan’ı bugünlere taşıyan mimarları, ‘aydınlarıdır…’

Azerbaycan- Türkiye dostluğunun temel taşları, ‘aydınlardır…’

Azerbaycan’ın tebessüm eden yüzünde, ‘aydınları görürsünüz…’

13 Şubat 2009 tarihinde ebedi hayata uğurladığımız;

Bahtiyar Vahapzade “Türk Dünyasının Bayrak İsimleri…” arasında yer alır.

Bahtiyar Vahapzade, Azerbaycan’ın; ‘Vatan ve Hürriyet Şairi’ olarak bilinir.

O bir akademisyendir… 

Bakü Devlet Üniversitesinde;  ‘1947-2001 yılları arasında dersler verecektir’

O, Azerbaycan ‘özgürlük hareketinin öncüleri…’ arasında yer alacaktır.

‘Ezan Sesleri…’ isimli şiiri, yürekleri titretir;

“Bu dagı, bu dashı mın ilden beri

Vetene çevirdi ezan sesleri

Ne imish göresen ne deyir o ses?

Goylere tushlanan o qaib nefes

Nedir o sesdeki ezemet keder

Genişlik sonsuzluk enginlik qeder

Yerleri goylere bağlayan direk

Goyleri yerlere indiren dilek”

Bahtiyar Vahapzade ’ye, ‘Milliyetçi damgası vurulan şair…’

1959 tarihinde kaleme aldığı, “Gülistan” isimli şiir de ana tema;

İran ve Rusya Azerbaycan halkının yaşadığı felaketler anlatılır…

Bahtiyar Vahapzade Azerbaycan’ın, “Halk Şairidir!”

Güzel dilimiz Türkçemize özen gösteren, en temiz şekilde kullanan;

Halkın duygularına tercüman olan şairimizdir…

Azerbaycan’ın, “Hürriyet Mücadelesine…” verdiği katkılar,

Vahapzade’yi, “İstiklal Nişanı…” ile taçlandıracaktır.

O devasa bir, ‘siyaset adamıdır…’

1980-2000’li yıllar arasında 5 defa milletvekili seçilecekler…

Meclis Kürsüsünde, ‘milletin emellerine tercümanlık…’ edecekler.

Türk Dünyasının gür ve tok sesli derya insan Vahapzade;

13 Şubat 2009 tarihinde aramızdan ayrılacaklar.

Mezarı, edebiyatçı, bilim ve siyaset adamlarının bulunduğu,

‘Fahri Hıyabandadır…’

Bizler, Vahapzade’yi, şiirleri ve edebi yazılarıyla;

“Türk Edebiyat Dergisinden…” tanımaktayız.

Bahtiyar Vahapzade, esaret yıllarını özüne dokunarak anlatır;

“Esaret odunda bişdi neslimiz,

Azadlıq eşqine yandıq yahıldıq,

Çatıb azadlığa, bu mebedde biz,

Şükür namazını qıblesiz qıldıq.”

Vahapzade, “Türkoğlu Türkem!” diyerek cihana haykıracaktır;

“Aslimi, neslimi tanıyıram men,

Karışıq deyilem, özümden Türkem,

Sen kimsen, sen neşen, özün bilersen

Men ilk kaynağımdan Türkoğlu Türkem!”

Bahtiyar Vahapzade ’nin “Azerbaycan-Türkiye” şiiri…

O şiirin her kelimesinde, her mısrasında, ‘tefekkür’ edelim!

Hiç değilse, son bir asrın tarihine, kültürüne, iklimine yönelelim…

Aynı tarihi, aynı kaderi aynı kederi paylaşan, “İki Devlet-Bir Millet!”

“Bir ananın iki oğlu,/ Bir amalın iki qolu

O da ulu, bu da ulu/ Azerbaycan- Türkiye

Dinimiz bir, dilimiz bir/ Ayımız bir, ilimiz bir

Eşqimiz bir, yolumuz bir/ Azerbaycan- Türkiye

Bir milletik, iki dövlet/ Eyni arzu, eyni niyyet

Her ikisi cumhuriyet/ Azerbaycan- Türkiye”

Bahtiyar Vahapzade ‘nin, “DEPREM ŞİİRİ…”

Türkiye’ye yakılmış derin bir ağıttır…

“İşitince ata yurtta depremi

Aktı yaşım, döndü başım Türkiye’m,

Her derdimin kederimin ortağı

Can kardeşim kan kardeşim Türkiye’m

 

Var mı kaza, var mı bela de bunca?

Seninleyiz biz ki ömür boyunca

Kaderini bez uzakdan duyunca

Gözlerimden aktı yaşım Türkiye’m

 

Tarih boyu bu ehdimiz bozulmaz

Türk milleti har olmamış, har olmaz

Her beladan Türkün beli kırılmaz

Sen ey benim can sırdaşım Türkiye’m”

 

Uluslararası Hazar Şiir Akşamları,

Bizleri, ‘özümüzle, sözümüzle, niyetimizle, amelimizle’ buluşturdu.

13. asrın muallimi Hz. Mevlana ne diyorlar;

“Hangi karanlıklar son bulmadı?

Hangi gidişlerin dönüşü olmadı?

Sen umutla bekle. Bekleyişin ümit bulacak.

Sanma kaldın karanlıkta, görünüyor bir ışık ufukta.

Sabret az daha. Zayi olmaz beklediğin yerde ettiğin dua.”

Sabırla, sükûtla, umutla karanlıklar kırılacaktı…

Can Azerbaycanla tanış olduğumuz kalemler;

“Anar Bey, Abbas Abdulla, Ahmed Cevad, Almas İldırım,Araz Yaquboğlu

Vahapzade, Cafer, Ekber Koşalı,Fikret Koca Fuzûlî, Hüseyin Cavid,

Mikail Müşfik, Mirza Alekber Sabir, Nebi Hazri

Ramiz Rövşen, Resul Rıza, Rüstem Behrudi, Sabir Rüstemhanlı

Samed Vurgun, Zelimhan Yakub, İmadeddin Nesimî, İtibar Veliyev

Şair Memmed Hüseyin, Seyid Azim Şirvani, Şureddin Memmedli…”

O kalemler, Azerbaycan’ın abide şahsiyetleri,  ‘muallimleri…’

1990’lı yıllardan itibaren Elazığ’da düzenlenen;

“Uluslararası Hazar Şiir Akşamları…”

“Türk Dünyası Hizmet Ödülleri…”

“Bakü- Elazığ Buluşması…”

“Küçük Hazar’dan, Büyük Hazar’a…”

Tarihi köprüler kuruldu, gönül yolculuğu başladı…

O tarihi şahsiyetlerden, ‘Bahtiyar Vahapzade’yi’ rahmetle anıyoruz.

Azerbaycan’ın meşhur şairlerinden Nebi Hazri bir şiirinde ne diyorlar;

 “Muhabbet sonsuzdur, ömürse kısa

Ne olur, sadakat ebedi kalsa!

Kimin yüreğinde bir tel kırılsa,

 Benim yüreğimdir, benim yüreğim…”

Bizler,  “iki devlet- bir milletiz!”

 

 

Yazarın Diğer Yazıları