Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

AĞINI KONUŞALIM…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Elazığ İlimizin fiziki olarak en küçük İlçesi, Ağın…

Yüzölçümü sadece 138 km2…

Elazığ İl yüzölçümünün sadece yüzde, 1,5’i civarında…

2019 Yılı, Ağın İlçemizin nüfusu, 2 bin 626…

Elazığ İl nüfusunun ise sadece yüzde 0,52’leri kadar!

Ağın, ‘Gönül Coğrafyamızı taçlandıran İlçemiz’

Asıl olan da, Ağın’ın yüzölçümü veya nüfusu değil;

“Ruhani İklimidir…”

Bu iklim, “cesaret ile şecaati birleştirmiş…”

Bağrından, “Bağdat Fatihi Genç Osman’ı!” çıkarmıştır.

Badem Ağın İlçemizin adıyla birlikte anılır olmuştur.

Bir Şiirimizde şöyle sesleniyoruz;

“Kurumuş badem yaprağı

Düşer toprağa deli gönlüm

Yürümüş tarih yaprağı

Koşar asırlara deli gönlüm

 

Hem Alp hem Eren olduk

Kalp gözü ile yaren olduk

Tutan elle veren olduk

Aşar sırları deli gönlüm

 

Ana dedik yurdun adına

 Şefkatle vardın yanına

Şehitlerle erdin katına

Taşar surları deli gönlüm

Dalgaları öperek alnından”

 

“Asırlar, Sırlar, Surlar…” bir arada,

Nisa Suresi 69 ayette şöyle buyrulur;

“Allah’a ve Peygambere itaat edenler, işte bunlar,

Allah’ın kendilerine nimet verdiği,

Peygamberlerle, Sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle beraberdirler.

Bunlar ne güzel birer arkadaş!”

Ağın İlçemiz, ‘sadakati, şehadeti, ilmiyle maruf kişileri’ yetiştirmiş;

Müstesna bir tarihi kimliğe sahiptir…

O kimlik içerisinde; Müderris Hüseyin Efendiyi,

Şeref Hocaoğlu’nu, Öğretmen Abdullah Lütfü (Tahtasız Hoca)’yü,

Destan Şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ’nu,

İrfan Fethi Gemuhluoğlu ’nu ( Bab-ı Ali’nin Fethi Ağabeyi)

Ve diyelim, Türkiye’mize ışık saçan, ‘muallimlerimiz…’

Böyle bir iklimde, ‘elbette ki talebimiz olacaktır’

Müderris Hüseyin Efendi,

“1880’lerde Ağın’a Medrese açılmasını sağlıyorlar!”

O Medrese marifetiyle, ‘ilimde derinleşen erdemli insanlar’ yetişiyor.

2020 yılındayız; ‘her şey aslına rücu eder’ misali,

Ağın İlçemize Meslek Yüksek Okulunun (MYO) açılmasını talep ediyorum

Ağın İlçemiz, “dört incisiyle...”  Bademi, Leblebisi, Narı, Üzümüyle bilinir…

Talebimiz, “Yerel Ürünler (Doğal Gıda Ürünleri) Meslek Yüksek Okulu…

Günümüzde Ağın İlçemiz nasıl ifade ediliyor;

“Türkiye’nin en sakin, tarihi ve doğal güzellikleriyle cazibe merkezi”

Destanların Efendisi, Niyazi Yıldırım, Ağın Şiirinde ne diyorlar;

“Bunca güzel sevdik, fakat hiçbiri

Ağın dedikleri yar gibi değil.

Çok meyve devşirdik bağdan bahçeden

Onun bağrındaki nar gibi değil…”

“Ağın’a Hasret” şiirimizde şöyle diyoruz;

Ak topraklar üzerinde uzanır

Karasu vadisine açılan kapı…

İlim, hikmet, marifetle bezenir

Birlikten gayri yoktur handikabı…”

Ağın, ‘yetişmiş insan’ faktörü olarak Türkiye’nin en zengin İlçesi…

Bu zenginliğin karşılığını alabiliyor mu?

Öncelikle, Ağın Köprüsü için kalbi teşekkürler!”

Ağın’da bundan sonra atılması gereken adımlar var.

Belki de o adımların en önemlisi,

“Tarıma/ Ziraata dayalı projelerin geliştirilmesi…”

İnsan Faktörü; ‘Eğitilmiş İnsan Unsuru…’ olmazsa olmazımızdır.

Ağın’da, ‘Tarım Meslek Lisesi…’

Ağın İlçemizde, ‘Uygulamalı Tarım Çiftliği’ hayata geçirilmeli!

Çağrımızı yineleyelim, “Yerel Ürünler Meslek Yüksek Okulu!”

“Doğal Gıda…” Artık, ‘dünyanın gündemindedir’

Çalışmalar, ‘enstitü ikliminde’ olmalıdır.

Nazif Gürdoğan diyorlar ki; “Yazı orucu tutan Fethi Gemuhluoğlu,

“Oku emri var, yaz emri yok” derdi. Y

Yapı Ustası Sinan için bu “Yap emri var, yık emri yok”,

Yunus için “Üret emri var, tüket emri yok”,

Kanuni için de “Adil olma emri var, zalim olma emri yok”

Anadolu açılımı, ‘el açan değil, el açılan olmaktır”

 

Elbette, ‘hayal edeceğiz’

Ağın’da; “Tarım Meslek Lisesi” ve “Yerel Ürünler Meslek Yüksek Okulu”

Bu Okulların alt yapısı olarak da; ‘Örnek Uygulama Çiftliği’

TOKİ Marifetiyle, Ağın’da; Dubleks, Bahçe İçinde, Göl Nazırlı Evler…

Ağın’da, ‘Göl Lokantası’

Ve Karasu Vadisi Üzerinde Gezi Programları…

Ulusal ve Uluslararası Kültür, Sanat ve Sportif Programlar…

Hayata geçirebileceğiniz projeler…

Ne dersiniz, Ağın’a  “Sıla-i Rahim Yapalım!”

Aklımızda, fikrimizde, yüreğimizde, ‘imar, inşa ve ihya…’ olsun!

               

Fethi Gemuhluoğlu’na ithaf ettiğimiz bir şiirimizde;

“Ben fakir,

Ben hakir,

Ben kimsesiz,

Bütün çığlıkların yurduyum!

 

Ben sabi,

Ben sefil,

Ben derbeder,

Bütün divanelerin yurduyum!

 

Ben masum,

Ben mağdur,

Ben çilekeş,

Bütün viranelerin yurduyum!

 

Ben kırık,

Ben dökük,

Ben yıkık,

Bütün gönüllerin yurduyum!

 

Bir gönül yapmaya

Geldim!

‘Bin ah! ’İşittim

Ben ‘binlerin ahı’yla,

Taht kuranların

Masumların yurduyum”

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları