Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

29 MAYIS FETİH GÜNÜ

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bu sese bütün yüreğinizle kulak veriniz,

“Faih” olabilmek!

21. asrı o ruha taşıyabilmek!

Asıl ideal, bu milletin “kızıl elması…” olmalı.

İstanbul’u fetheden RUH…

O ruhi derinliklerden süzülen ifade ile Fatih ne diyorlar?

 “Ben bu milletimle değil Bizans’ı dünyayı bile fethederim!”

Fethi hazırlayan; O resim, O desen, O çizgi ve O boya;

Maddi ve manevi planda bir büyük hazırlığı ifade eder!

Kur’an’ın beyanıyla, “emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”

Bir millet olarak, “sımsıkı Kur’an’ın ipine sarılmak…”

Fethin idrakinde, “Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanmak…”

Bütünüyle, “Asrı Saadet terbiyesi…”

 

Fatih’teki iradeyi, kararlılığı onun sözlerinden de okumanız mümkündür…

Bizlere ışık tutacak o sözlerden birkaçı;

“ İmparatorunuza söyleyin. Şimdi ki Osmanlı Padişahı öncekilere benzemez.

Benim gücümün ulaştığı yerlere, sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz.”

“ Ya Ben Bizans’ı alırım; Ya da Bizans Beni.”

“ Fatih olmasaydım Ulubatlı Hasan olmak isterdim”

“ Yapmak istediğimi sakalımın bir teli bile bilseydi,

 Sakalımın o telini hemen koparır ve yakardım”

“Bu dünya ölümlüdür. Her fani gibi bende ölümü tadacağım.”

“ Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda hiç kimse de ölümsüz değildir.

 İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır.”

“ Hayatım boyunca Allah’ın emirlerinden dışarı çıkmadım.

Allah’ın rızasını kazanmak için uğraştım. Tek gayem bu İdi.”

“Şeyhim Akşemseddin Hazretleri ile beraber yaptığım zikrin lezzetine,

 Dünyaları bile değişmem.

Eğer şeyhim izin verseydi zikir yolunu tercih eder, saltanatı terk ederdim”

Fatih, “kendisini…” tarif eder!

Zarafeti, sadeliği, inceliği, duruluğu, hukuku ve marifetiyle!

Kesinlikle, bir öfke değil; “tevazu abidesi…”

Hayatıyla bir, “aşk kasidesi…”

Bütün terennümüyle, “divan-ı hikmet rahlesi…”

             

Fatih, Hocası Akşemseddin’e sorarlar;

 “—İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?”

Akşemseddin cevap verirler;

—Ölünceye kadar!”

Açlık, onda aşkı ilahi vardır…

Varlığın gayesini sürekli okumaya azmetmiş bir açlık!

             

Fatih’e sorarlar:

—İstanbul’u niçin fethettin?”

Zor soruyu kolaylaştıracak bir cevap;

—Çünkü o benim gönlümü fethetti!”

Tıpkı rüzgârın aşıladığı bulutlar misali…

O damlalarda gözyaşı vardır, O damlalarda hayatın kendisi vardır

 

Fatih, çocukluğu cıvıl cıvıldır; Yaramaz mı yaramaz…

11.Murat dayanamaz, gözünden titrediği Fatih’e dönerek;

“Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz” diye çıkışır.

Fatih’in yanında bulunan büyük Veli Akşemsettin gülümseyerek cevap verirler;

“Peder ne der, kader ne der!”

 

 

 

Batı gözüyle bu Ulu Hakan’ı dinlediniz mi?

İşte sizlere İtalyan Zorzo Dolfin;

“Sultan Mehmet, çok az gülerdi. Zekâsı, daimi bir çalışma halindeydi.

Çok cömertti. Her işte fevkalade atılgan, hatta cüretkârdı.

Seçtiği hedeflere erişmek için çok ısrar ederdi.

Soğuğa, sıcağa, açlığa, susuzluğa tahammüllüydü. 

Kesin konuşur, kimseden çekinmezdi.

 Zevk ve sefadan uzaktı. Türkçe, Yunanca ve Sırpçayı çok iyi konuşurdu.

Her gün bir müddet okurdu.  Roma tarihi, başka devletler tarihi…

 Avrupa’daki bütün devletleri tanırdı.

Özellikle İtalya’nın coğrafyasını en ince noktasına kadar bilirdi

 Ve bir Avrupa haritasını yanından ayırmazdı.

Askeri ve coğrafi ilimlerle isteyerek meşgul olur.

Araştırmalar, incelemeler yapardı.

Tabiiyeti altında bulunan ülkelerin âdet ve şartlarını devletin,

Ve bölgenin menfaatlerine kullanmakta maharetliydi.”

 

Fransızların ünlü devlet adamı Napolyon’a,

 “Siz mi daha büyüksünüz yoksa Fatih Sultan Mehmet mi?

Fransız Hükümdarının cevabı hayatın da, tarihinde gerçeğidir bir bakıma;

“Büyüklükte ben onun çırağı bile olamam,;

 Çünkü ben, kılıçla zapt ettiğim yerleri henüz hayattayken geri vermiş bir bedbahtım.

Fatih ise fethettiği yerleri,

 Nesilden nesle intikal ettirmenin sırrına ermiş bir bahtiyardır.”

 

Fatih’in bir dilenciye verdiği cevap müthiştir;

Sultan Mehmed, dışarıda gezerken, yanına gelen dilenciye bir altın verir.

 Dilenci aldığı parayı beğenmez.

“Aman Sultanım, koskoca padişah kardeşine bu kadar mı para verir?“

Padişah, nereden kardeş olduklarını sorunca da şöyle cevap verir:

“İkimiz de Hazreti Âdem’in çocukları değil miyiz? O yüzden elbette kardeşiz.”

Sultan’ın cevabı gecikmez:

 “Bu keşfini sakın ola ki başkasına söylemeye kalkma.

Diğer kardeşlerimiz de pay isterlerse sana zırnık bile düşmez.”

 

Oğlu Mehmet’in yaklaşan doğumu üzerine, II. Murad sabaha kadar uyuyamaz,

 Gece boyunca Kur’an-ı Kerim okuyarak müjdeli haberi bekler.

Tam Fetih Suresi’ni okuduğu sırada oğlunun doğum haberi padişaha iletilir.

Sultan bu müjdeli haber üzerine:

“Ravza-i Murad’da bir gül-i Muhammedî açtı” der.

(Murat’ın bahçesinde Muhammed’in bir gülü açtı.) Asırların beklediği, fetih müjdesi…

O müjdenin en sıcak ifadesi 11. Murat’ın sözlerinde tecelli edecekti…

 

Fatih’in asrımıza kadar yansıyan vasıfları;

Fatih Sultan Mehmed, soğukkanlı ve cesurdu.

Ne istediğini, ne yapacağını, ne yapabileceğini bilen bir karaktere sahiptir.

Çok merhametli ve müsamahalıydı.

Askeri ve siyasi sahada eşsiz bir deha idi.

Çok başarılı bir diplomattı.

Osmanlı donanmasının kurucusu Fatih’tir

Fatih Sultan Mehmed, ilme, sanata ve ilim adamlarına çok kıymet verirdi.

Fatih Sultan Mehmed, kelam ve matematik ilminde devrinin en büyük otoritelerinden biriydi.

Fatih Sultan Mehmed, teşkilatçı ve imarcı idi.

Fatih, asrın nöbetinde… Tarihin, odak noktasında…

Yeni bir çağa kapı açacak kadar donanımlı adil yüzlü devlet adamıdır, O!

Fatih’i, günümüzün devlet adamlarının daha iyi anlamaları,

 Ve okumaları gerektiğine inanıyorum…

Ondaki irade, mahcubiyeti ile birlikte büyümüştür…

 

Yazarın Diğer Yazıları