Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

11. ÜNİVERSİTE DERKEN…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bu şehirde, 11. Üniversiteyi en fazla kaleme alan bizler olduk…

Bir şeyleri iyi formüle edelim…

“Teknik Üniversite Gerçeği…”

Biz 11. Üniversiteyi gündeme getirdiğimizde;

2010 yılından itibaren Türkiye’de; “Teknik Üniversiteler Kuruluyordu!”

Adana, Bursa, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, İskenderun, Konya…

Elazığ Şehri böyle bir talebi, ‘yarım asır öncesinde…’ gündeme getirecektir.

Açınız, Av. Fikret Memişoğlu’nun çıkardığı, “Yeni Fırat Dergisini…”

Rahmetli Süleyman Demirel bizlere Güniz Sokaktaki evinde şunları söyleyecekti;

“İdealimde iki Teknik Üniversite vardı; İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi…

Ve Ankara’nın doğusunda Elazığ Şehrimizde bir Teknik Üniversite…”

Bir dönem bu şehirde “Yerleşik Fuar Alanı…” için neler söylenecektir;

“Bu elbise Elazığ’a bol gelir…”

2004 Yılı Türk Dünyası Hizmet Ödülünün İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga’ya Verilmesinde…

Öyle tepkiler olmuştu ki,

“Efendim Biz, Avrupa Birliğine Girecek Bir Ülkeyiz…

Böyle bir Ödülü Yanlış Görüyoruz…”

Son sözü,  “Siyasi İrade…”  söylüyor!

Adana’da, Bursa’da, Erzurum’da, Konya’da, Eskişehir’de;

Gaziantep’te, İskenderun’da (2010 yılından sonra) Teknik Üniversite Açıldı…

O şehirlerdeki, ‘mevcut Üniversiteler…’ bölünerek değil;

Her biri, “İhtisas Üniversitesi…” niteliğinde açıldılar.

Türkiye’de, İllerin potansiyeline uygun olarak; “İhtisas Üniversiteleri…” açılıyor!

Anlaşılan biz, ‘el sallayacağız’

Ne demişler, “arz ve talep”

Şehrin talebi var mı efendim!

 

11. Üniversite Talebimiz arasında;

“SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ…” yer alıyordu.

Bizler sıklıkla neden bahsederiz; “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresinden…”

Günümüzde parça parça edilmiş, “Ortadoğu Coğrafyası…”

O Coğrafya, bizim bin yıllık “Medeniyet Coğrafyamız…”

Her karışında, Selçuklu ve Osmanlı Devletinin Tarihi İzleri…

O izler üzerinde hiç yürüdünüz mü?

Tarihi hatıralarla yüzleştiniz mi?

Ne gerek var değil mi?

Acaba, “Irak ve Suriye’de yaşananlar gözlerimizi açtı mı?”

Atatürk 1936 yılında, Sovyetler hakkında şu ifadelere yer verirler;

"Bu gün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir.

Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez.

Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir, ufalanabilir.

Bu gün Rusya'nın elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler.

Dünya yeni dengeye ulaşabilir, işte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir.

Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır.

Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız.

Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır.

Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak...

Dil bir köprüdür. İnanç bir köprüdür. Tarih bir köprüdür.

Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihîmiz içinde bütünleşmeliyiz.

Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz, bizim onlara yaklaşmamız gereklidir."

ABD geldi, “Ortadoğu üzerinde çalışmalar yaptılar…”

Dünyaya hükmetmek isteyen devletler, “geleceğe yönelik çalışmalar yaptılar…”

Bu çalışmaların her biri, “Enstitü…” niteliğindeydi

Şimdiye kadar, “şu kadar Üniversitemizle…” bizler neler yaptık?

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra kullanılan bir ifade;

“Hazırlıksız yakalandık…”

 

Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da Osmanlı’nın 300 yıl hâkimiyeti altında kalan devletler;

“Bulgaristan (545 yıl), Yunanistan (363 yıl), Sırbistan (539 yıl), Karadağ (539 yıl),

Bosna-Hersek (539 yıl), Hırvatistan (539 yıl), Makedonya (539 yıl), Romanya (490 yıl),

Kosova(539 yıl),  Moldova (490 yıl), Arnavutluk (400 yıl), Gürcistan (400 yıl), Ukrayna (308 yıl),

Irak (402 yıl), Suriye (402 yıl), İsrail (402 yıl), Filistin (402 yıl), Yemen (401 yıl),

Suudi Arabistan (399 yıl), Umman (400 yıl),BAE (400 yıl), Katar (400 yıl), Bahreyn(400 yıl),  

Lübnan (402 yıl), Kuveyt (381 yıl),

Mısır (459 yıl), Libya  (394 yıl)Tunus (308 yıl), Cezayir (313 yıl), Sudan (397 yıl),

Eritre (350 yıl), Cibuti(350 yıl),  Somali(350 yıl),  Kenya Sahilleri (350 yıl),

Çad’ın Kuzey Bölgeleri (313 yıl), Nijer’in bir kısmı (300 yıl)

Sadece 300 Yıl Boyunca Hâkimiyetimiz Altında Olan Devletleri Buraya Aldık…

 

Bizim en büyük eksiğimiz nedir?

İlmi Sahada, Akademik Alanda; “Gönül Coğrafyamıza Yönelemedik…”

Oralara, son bir asırdır; “bilgiyle, ilimle, hikmetle, marifetle gidemedik…”

Ata Yurdumuza, Yavru Vatanımıza, Evlad-ı Fatihan Yurdumuza;

Sadece, “Gönül Coğrafyamız…” ismiyle çağrışımda bulunuyoruz…

Geç kalınsa da, “Ahmet Yesevi Sosyal Bilimler Üniversitesi…”

Bu Üniversitenin en layık olduğu; “Harput’tur…”

Anadolu’ya bizler; “Horasan Erenleriyle…” geldik!

Bu coğrafyaları fetihte, “hem Alp ve hem de Eren olduk!”

Yunus’un diliyle, “Ete Kemiğe Büründük…”

21 Asır bizlerden, “Asrın Yunuslarını…” istiyor!

Uzay Çağının, ‘bilgelerini…’ istiyor!

Harput’ta, tarihine layık; “SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ…”

Ve onun bünyesinde; GELECEĞİN İLİM HEYETİNİ YETİŞTİRECEK;

ENSTİTÜLERİ HAREKETE GEÇİRELİM…

“Sosyal Bilimler Enstitüsü…

Ahmet Yesevi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü…

İbn Sina İslami Araştırmalar Enstitüsü…

Hızır Reis Afrika Araştırma Enstitüsü…

Batı Dünyası Araştırma Enstitüsü…”

BÜYÜK TÜRKİYE İDEALİ NASIL OLUR?

“BİLGİYE YÜRÜYECEĞİZ…”

“ASRI VE GELECEK ASIRLARI BİLGİYLE KUŞATACAĞIZ…”

TARİHİ ŞUUR BUDUR EFENDİM…

BU ŞUURU, BU TEFEKKÜRÜ KENDİ İNSANIMIZA VEREBİLİYOR MUYUZ?

HAYAL EDİNİZ… O HAYALLER GÜNEŞİN DOĞUŞUNU BEKLER…

VALLAHİ SORUMLUYUZ… BÜYÜK BİR VEBAL ALTINDAYIZ…

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları