Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

SEÇİMLER VE KIBRIS'IN ÖNEMİ

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

 KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı…

Ersin Tatar, yüzde 51,74 oyla yeniden Cumhurbaşkanı…

21. asrın en büyük mücadelesinde, Kıbrıs…

1974 Barış Harekâtı, ‘tarihin kutlu destanı…’

Kıbrıs Barış Harekâtının üzerinden 46 yıl geçmiş

Türkiye’nin gündeminde, KIBRIS…

Doğu Akdeniz’in nabzı, Kıbrıs’ta atıyor…

Bugün, “Barış Harekâtının önemini…” daha iyi anlıyoruz!

Kıbrıs Türk’ü, bir büyük “katliamdan”

“ENOSİS” gibi,   “Kıbrıs’ın Yunanistan’a İlhakını” önlemişsiniz!

Sadece o kadar mı?

Kıbrıs olmasaydı, Anadolu’nun bağrına hançer saplanacaktı..

 

Kıbrıs’a dönelim… Geçmişin acılarına…

Kıbrıs’ta, 1963 Kanlı Noel’i unutulmadı!

ABD Başkanı’nın 5 Haziran 1964 Tarihli,

İltifattan tamamen uzak, O kaba ve taassup kokan,

“Johnson Mektubu” da unutulmadı!

AB’nin, “Kıbrıs Dayatmaları” da unutulmadı!

Tıpkı İnebahtı Bozgununda olduğu gibi,

Gemilerimiz yakılmış, maddi kaybımız büyüktür!

Sokullu’nun tarihe geçen o muhteşem ‘derya manası’ sözleri;

“Onlar bizim gemilerimizi yakmakla, sakalımızı tıraş etmişler;

Biz onlardan Kıbrıs’ı almakla, kollarını kesmişiz…

Tıraş edilen sakal bir daha ve daha gür olarak yerine gelir,

Ama kesilen bir kol bir daha yerine gelmez!”

 

Kıbrıs Ada’sı, coğrafi yapı olarak incelendiğinde;

Anadolu’nun bir parçasıdır!

Türkiye’ye 65 km uzaklıkta… İsrail’e, 267 km, Mısır’a, 418 km,

Yunanistan’a ise 965 km uzaklıktadır!

Kıbrıs tarihinde hiçbir zaman, “Rum Adası” olmamıştır!

Bu tarihi realite değişmeyecektir de!

Kıbrıs’ta, İslam Fütuhatı vardır;

Peygamberimizin halası, “Ümmü Haram’ın makamı” oradadır!

1571 yılında fethin sembolü, “Selim Camii” oradadır!

Kıbrıs, 1571 tarihinde, Sultan Selim Döneminde fethedilir…

Kıbrıs’ın Fethini, Hz. Muaviye Dönemine kadar götürebiliriz!

 

Kıbrıs’ın önemi nerede başlıyor; Stratejik Konumundan!

Türkiye’nin güvenliği açısından Kıbrıs,

Yüzen bir gemiyi andırıyor!

Kıbrıs Adası’nın sahiplerinin değişmesiyle birlikte,

“Akdeniz’de hâkimiyetin sahipleri de…” değişmiştir!

 

Bizler Kıbrıs’a, “Yavru Vatan” dedik!

Sevgimizin sıcaklığını bu ifade de okuyabilirsiniz…

“Yavru Vatan” Kıbrıs’ımız,

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adıyla,

“15 Kasım 1983” tarihinde,

Batı dünyası içine ne kadar sindirememişse de,

“Hür, Bağımsız ve Müstakil bir Devlet” oluyor!

Bu tarihlerden itibaren, Kıbrıs, “Iraklılaştırılmak” dan kurtarılıyor!

 

 

Kıbrıs Meselesi ilk defa, 1948 tarihinde;

Hürriyet Gazetesi tarafından Türkiye’nin Gündemine taşınır!

O gündem, artık bu milletin “olmazsa olmazları” arasındadır!

Bizler, “Zürih ve Londra Antlaşmasıyla”

“11 Şubat 1959 tarihinde…”  

Kıbrıs’a, “Hak ve Müdahale Yetkisini…” aldık!

Bu vesileyle dönemin Dışişleri Bakanı,

“Fatih Rüştü Zorlu’yu da unutmayacağız!

Ve Dr. Fazıl Küçükleri Ve de, ismi Kıbrıs ile ‘özdeşleşen’

Bir büyük kahraman, Rauf Denktaş’ı da, unutmayacağız!

Kıbrıs’ı bizlere vatan yapan, “şehit ve gazilerimizi” de unutmayacağız!

Gazilerimiz, hatıralarıyla birlikte yazılacaktır!

Bir seda yükselecekti, Kıbrıs semalarından;

“Feryadını aldık ey güzel gazi

Hasretinde kaldık, ey şanlı mazi

Ezel türküsünde, Yavru Vatan’ım;

Hak katında koca Türk’ün niyazı…”

 

Fransız tarihçi Albert Sorel;

“Türkler, Avrupa’ya ayak bastığı ilk günden itibaren

‘Şark Meselesi’ fiilen doğmuştur!”

Şark Meselesinde, iki önemli safha vardır;

Birinci Safhası, 1071–1683 yılları arası ki, bu dönem Türklerin ‘fütuhat asrıdır…’

Avrupalı bu döneme, Türk Dünyasının ‘taarruz dönemi’ ismi ile değerlendirir…

1683 tarihinden itibaren başlayan dönemi ise,

Avrupa’nın, ‘taarruz dönemi’  Türklerin ise, ‘savunma Dönemi’dir!

‘Şark Meselesi’ batı dünyasının emperyal istilacı niyeti…

Onlar, utanmadan, sıkılmadan içlerinde taşıdıkları kötü niyetlerini sıkça dışa vuruyorlar!

Onlar, bu coğrafyada, utanmadan ve sıkılmadan tarih boyunca da,

 ‘emperyal niyetlerine maşa olarak…’ kâh Rumları, kâh Ermenileri, kâh Arapları

 Ve kâh diğer unsurları kullanıyorlar!

Kullandıktan sonra ne yapıyorlar, ‘işe yaramaz’ ifadesiyle tarihin çöplüğüne atıyorlar!

Kıbrıs, Batı’nın düşündüğü gibi olmadı… Ve inşallah olmayacak da!

 

KIBRIS, ANADOLU’YU ÖRNEK ALIYOR! (20 Temmuz 2020)                                           

Kıbrıs’ta ki, ‘mücadele tarihi’ Anadolu’ya ne kadar benziyor!

Anadolu’nun işgal edildiği,

Bu millete, “Mondros Mütarekesinin” ağır şartlarının,

Dayatıldığı bir dönemde;

Bu milletin özünde bir, “milli direniş örgütü” oluşuyordu!

Tarihte bu örgüte, “Kuva’yı Milliye”

Günümüz ismiyle, “Ulusal Milli Güçleri” ismi veriliyordu…

 

Tarih yapraklarını şöyle bir çevirdiğinizde,

27 Temmuz 1957 Tarihinde;

“Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı” kuruluyordu!

Anadolu’da, “emperyal güçlere” karşı örgütlenen insanımız,

Kıbrıs’ta, aynı maksatları taşıyan  “emperyal güçlere karşı” örgütleneceklerdi.

Kıbrıs Barış Hareketinin başarıyla gerçekleştirilmesinden sonra,

Bu,  “tarihi yapılanma…” 1 Ağustos 1976 tarihinde,

“Türk Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına” dönüştürülecektir.

Bilindiği üzere, “Kıbrıs Mukavemet Teşkilatı”(TMT)  üyelerine,

“Mücahit” ismi denilmekteydi!

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Yapıldığı Tarihte,

Kıbrıs’ta, “17.151”  mücahit bulunuyordu!

Kıbrıs’ta, “mukavemet teşkilatının” kurulmasında,

Dönemin Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu’nun da,

“Emekleri” ve de, “manevi destekleri” vardır!

TMT’nin tarihi kurucuları arasında kimler vardır;

“Rauf Denktaş, Dr. Burhan Nalbantoğlu ve M. Kemal Tanrısevdi”

Kıbrıs Mukavemet Teşkilatının  “marş” gibi sloganı,

“Hareketten Bereket, Bereketten Kuvvet Doğar,

İleri Arş İleri, Türk Hiç Dönmez Geri”

Kıbrıs’ta, “ENOSİS” e,

Yani, “Ada’nın, Yunanistan’a ilhakına” karşı bir mücadele vardır.

Bu mücadele yıllarca, Türkiye’de, “meydanlarda da” dile getirilir;

“Ya Taksim, Ya Ölüm”

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, bu tarihi taksimi,

“Hayatiyete” geçirecektir.

Kıbrıs’ta, “Türk Mukavemet Teşkilatının”

Kuruluşunun üzerinden, “63 yıl”

Kıbrıs Barış Harekâtının Üzerinden, “46 yıl” geçmiştir.

Kıbrıs’ta artık, “geriye dönüş” söz konusu olamaz!

Kıbrıs’ta, artık “geleceğin kurgusu” temel faktör olarak alınmalıdır.

Sözün Özüne gelecek olursak,

Kıbrıs ve Anadolu,  “fiziki coğrafyası…” kadar,

Siyasi Mücadelesi birbirine o kadar çok benziyor ki!

O benzerlik, her iki coğrafyanın da;

Stratejik öneminden kaynaklanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları