Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

BİR GÜN BİR ASRA BEDEL

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Öyle günler olur ki, sizlerde derin tesirler bırakır…

Tarihi bir edep içerisinde kalem elinizde…

Yüreğinizdeki fırtınalar dile gelir.

27 Ekim 2020 Salı Günü,  Elazığ Öğretmenevi önündeyiz…

Öğretmenevini içerisinde alan meydan;

Bayramların, şenliklerin, kültür sanat faaliyetlerinin yapıldığı meydandır…

Bu mekânlar, bu meydanlar, ‘Gazi Atatürk’ü ağırlamış…’

Yeri gelmiş, “Türk Dünyasını ağırlamış…”

Yeri gelmiş, “Tarihe konaklık yapmıştır…”

27 Ekim 2020 Salı Günü, Elazığ Öğretmenevi Önündeyiz…

Öğretmenevi önü, “Azerbaycan ve Türk Bayraklarıyla Donatılmış…”

Bayrakların arasında yer alan günün anlamını anlatan resimli duyuru;

O duyuruyu, dikkatle okuyoruz;

“ELAZIĞ’DAN KARABAĞ’DA TARİH YAZAN KAHRAMANLARIMIZA MEKTUP

Karabağ, Azerbaycan'dır! Karabağ Azerbaycan'ın bölünmez parçasıdır.

İşte bu öz vatanımızın toprakları, 1991-1993 yılları arasında

Ermenistan tarafından işgal edildi.

Ermeniler, işgal ettikleri bu topraklarda kardeşlerimize zulmettiler.

26 Şubat 1992 tarihinde, tarihe “Hocalı Katliamı” olarak geçen

sivillere karşı giriştikleri insanlık dışı uygulama ile bir gecede 613

Azerbaycan Türk’ünü katlettiler.

Azerbaycan, 30 yıl dünyanın bu haksız işgali ve zulmü kaldırmasını ve

Karabağ’ın gerçek sahiplerine teslimini bekledi.

Ermeniler, hiç boş durmadılar, yaptıkları yetmezmiş gibi Azerbaycan

topraklarına, sivil halka saldırdılar.

Gözü dönmüş Ermenilere bir ders verilmesi ve Karabağ topraklarının

kurtarılması vakti geldi.

Şanlı Azerbaycan Ordusu Karabağ’da pek çok yerleşim yerini işgalden

kurtardı ve kurtarmaya devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti de her zaman olduğu gibi Azerbaycan’ın yanında yer aldı.

Şanlı Azerbaycan bayrağını Karabağ’da yeniden dalgalandıran kahraman

askerlerimize minnet ve şükranlarımızı ifade etmek için 27 Ekim 2020

Salı günü, 10.00-17.30 saatleri arasında Elazığ Öğretmenevi önünde,

“Elazığ’dan Karabağ’da Tarih Yazan Kahramanlarımıza Mektup” adlı bir

faaliyet düzenleyeceğiz.

 Allah askerimizin yar ve yardımcısı olsun diyor ve yüreği Azerbaycan

için çarpan Elazığ’ın vatansever insanlarını, kardeşlerimizi bu

faaliyetimize davet ediyoruz.”

Duyurunun altında,  Elazığ Belediyesi, Azerbaycan Cumhuriyeti Elazığ

Temsilciliği,

MANAS Yayıncılığın imzası…

Meydana doğru ilerliyoruz…

Şehrin aydınları orada… Yazarlar, Şairler, Edipler, Sivil Toplum

Örgüleri, Siyasi Parti Temsilcileri…

7’sinden 70’ine, gencinden ihtiyarına,  esnafından bürokratına,

kültür, sanat, eğitim camiası…

Yan yana kurulan üç masa…

Masaların üzerinde, başlıklı kâğıtlar ve mektuplar için hazırlanan sandıklar…

Bu tarihi programın koordinatörü Şener Bulut ile konuşuyoruz;

Valilik, Belediye, Rektörlük,  Siyasi Parti Temsilcileri, Odalar,

Vakıflar, Dernekler,

Sendikalar, Sivil Toplum Örgüleri... Bir arada, ‘şehrin topyekûn katılımı…’

Ankara Elazığlılar Kültür ve Tanıtma Vakfı, Avrasya Yazarlar Birliği…

Bu muhteşem birlikteliğe katkı sağlıyorlar…

Öğretmenevi önünde, ‘müthiş bir atölye çalışması…’

100’lerce insanın katılımıyla, ‘eller kalem, yürekler hokka…’

“Elazığ’dan Karabağ’da Tarih Yazan Kahramanlarımıza Mektup!”

Milli Mücadele ruhuyla deryalara yelkenler açan, ‘atölye dersimiz…’

Mektup, Türkçe ’de; “betik, bitig” olarak bilinir.

Bizlerde mektup kültürü, “Uygurlara kadar uzanır!”

Günümüze taşıyacağımız serüven de, ‘edebi mektuplar…’

O mektuplarla tekrar, ‘haşır neşir olacağız’

Elazığ’dan Karabağ’a, ‘destan yazan kahramanlara’ gönül alkışları…

Stalin’in zulmünden kaçarak Elazığ’a gelen Elmas Yıldırım;

Gazi Atatürk’e, Gölcük adının Hazar olması için;

Tarihi hasbihalini/ mektubunu gönderecektir…

O hasbihalde Hazar için, “Türklüğün ufkunu saran kutlu denizdir”

O deniz, yol verecektir; ‘tarihi şölenlere. Kurultaylara…”

Gün gelecek bizleri, ‘dertli toprakla buluşturacaktır’

“Dertli Topraklar…” günümüzde, ‘işgal altında ki topraklar’

Tarihinden, kültüründen, özünden koparılmak istenen topraklar…

Karabağ’da, şanlı bir direniş; Milli Mücadele Destanı yazılıyor…

Karabağ ismi nedir, derseniz?

Kara, Türkçemizde; “büyük, kaim, yiğit” demektir.

Bağ, “ekilip, diklen yer”

Karabağ, ‘yiğitleri bağrında taşıyan mümbit topraklar…”

Yahya Kemal bir şiirinde ne diyecekler;

“Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene

Biz sen de olmasak bile, sen bizdesin gene…”

Abdürrahim Karakoç derin bir acıyla seslenir;

“Sanma ki dertlerin azı bizdedir

Sizdeki yaranın özü bizdedir”

Türkiye- Azerbaycan; özü, sözü bir yürektir…

Kaderi kederi, acıları paylaşan bir yürektir…

Kafkas İslam Orduları; tarihim, kimliğim, mukadderatım…

Nuri Paşa’nın Bakü’yü, Ermeni çetelerinin işgalinden kurtarışı…

Azerbaycan Türk’ü ile birlikte omuz omuza vatan müdafaası…

Burada, şahadet şerbetini içen 938 kahraman Türk askerinin 2’si Elazığlı…

Bu kahramanlar, Piyade alayında İhtiyat Zabiti Şevki Efendi, Ağından…

Ve er Timur Hasan ise Harput’tan…

Elazığ’da,  Cumhuriyet Mahallesinde, “Şehitlik Abidesi…”

Azerbaycan- Türkiye; Cumhuriyete inanmış, iki devletiz…

Tebrizli Şair, “Harput, Asya’nın gül bahçesidir” diyorlar…

Ne kadar doğru, hakikati bizlere seslendiren ifade…

O ifade, Orhan Şaik Gökyay’da, şehitlerimiz için;

“Bir gül bahçesine girercesine…”

Coğrafyayı, ‘Gül Bahçesi…’ yapan Şehitlerimiz…

Tarihe en güzel mirası bırakan, ‘kahraman Gazilerimiz…’

Şairin dediği gibi, “Kafkaslardan esen yeller/ Şimdi sana selam söyler”

O selamı birlikte, Elazığ Öğretmenevi önünde yâd ediyoruz

Hüseyin Nihal Atsız, “Kahramanlığı” bizlere tarif ediyorlar;

“Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,

Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.

Bunun için ölüme bir atılış gerekir

Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir.”

Fikir meydanlarının akıncı ruhuna sahip Mehmet Emin Resulzade,

“Bir defa yükselen bayrak, bir daha yere inmez!”

O Türk’ün Azerbaycan’da, Anadolu’da yaktığı, ‘hürriyet bayrağıydı’

O bayrak, Elazığ Öğretmenevi önünde dalgalanacaktı…

Samet Vurgun, ‘asrımıza, asrımızın yiğitlerine seslenir’

O yiğitler, kalem ehli, kelam ehli, şahadeti özleyen yiğitlerdir…

“Her zafer destanı yadigâr olsun.

Ölüm teslim olsun, hayat var olsun!

Resul Rıza, “Ben isteyirem yangınlar sönsün,

Ümitler sönmesin!” diyecekler!

Hayat ve Ümit, ikiz kardeş gibidirler…

Ümitsiz, gayesiz, idealsiz bir hayat düşünemezsiniz…

Bahtiyar Vahapzade’nin “İki Kör” Şiirinden;

“Bir kör tanıyıram, gözü körse de özü kör değil

Bazen gam odunda kavrulsa da,

Aklına, hissine o, nankör değil.”

İnancımız, “bu dünyada gözü kör olanın ahirette de kör olacaktır!”

Kör olanın; “gözü kör, kulakları sağır, kalpleri taş gibi…”

Körlük, bütünüyle hissizlik/ duyarsızlıktır…

Dünyayı zehir edenler, insanlığı karanlığa boğanlar; ‘körlerdir’

Kör ve de lanetli bir dünya istemiyoruz!

Kinine, nefretine, hırsına boğulan bir dünya istemiyoruz!

Bütün mücadelemiz, ‘inkâradır’

Ermeni mezalimine gözlerini kapatanlaradır!

Zulme, zalime alkış tutanlaradır…

Biz insanımıza,  “göz aydınlığı” dileriz!

O kutlu dileği, Elazığ Öğretmenevi önünde yaşadık…

Bir kahraman insan, ziyalı, Ahmet Cevat;

“Soranlara ben bu yurdun,/Anlatayım Nesiyem;

Ben çeynenen bir ülkenin/ “Hak!” kışkıran sesiyem”

Bu ses, nesiller boyu yankılanacaktır!

Bu seste, bütün ziyalıların yürekleri parlayacak…

O parıltılarla, Elazığ Öğretmenevi önünde kutlu birliktelik…

Asra, asırlara; “83 milyon insanımızın mektubu…”

Bir hakikat, “Biz bir millet, iki devletiz” ruhi derinliğini yaşamaktayız…

Bir hakikat,  “Bir millet, iki Cumhuriyetiz…”

Elâzığ, tarihi buluşturan şehir!  Elâzığ, huzuru çimlendiren şehir!

Elâzığ, Hazar’ın müşfik kanatlarıyla sevdaları kucaklayan şehir!

Elâzığ, Türk Dünyasının ve Türk Halklarının ‘manevi azığı’

Elâzığ, gönül ve ülkü coğrafyamın mahşer alanı!

Ey Karabağ’ım; sen gayret et…

Yarab! Şahadete rahmet et…

Ey güzel yurdum, ‘hürriyete selam et’

Yazarın Diğer Yazıları