Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ARIYORUM!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Tek kelime ile ifade etmek isterim;

Tarihin kadim şehri,

O şehrin “adil yüzlü”

“Harput Beyefendisi” olarak da ifade edilen,

“Efsane Şehrini…”

Efsane Şehrin, “sevgide harmanlasan” insanını arıyorum!

Bu ifadeler biraz garip değil mi?

Bu ifadeleri ilk anda, ‘yadırgıyorsunuz’ değil mi?

İmam Efendileri, Beyzadeleri, Hacı Hulusi Efendileri yetiştiren bu şehir…

İshak Sunguroğlu, Fikret Memişoğlu, Nurettin Ardıçoğlu,

Fethi Gemuhluoğlu, N.Y. Gençosmanoğlu, Ahmet Kabaklı

Ve daha nice “abide şahsiyetleri” yetiştiren bu şehir…

İlim, hikmet ve marifet sahibi insanların “harman olduğu” şehir…

Gönül coğrafyamıza, “tebessüm eden” şehir…

Tarihin soluklandığı şehir…

İnsanlarının, “birbirlerine kol kanat gerdiği”

İnsanlarının,  “birbirleriyle yardımlaştığı”

İnsanların,  “benlik duvarlarını yıktığı”

Ve de, “biz dediği…” şehir!

Ne oldu da,  ‘giderek çoraklaştı’

Derinden “ah!” çekerek sorgulamak istiyorum!

Geliniz, şehir olarak birlikte sorgulayalım…

Bu şehir, “idealizmini” terk etti!

Bu şehir,  “ilkelerini ve hedeflerini” terk etti!

Bu şehir,  “değerlerini…” birer birer terk ediyor!

 

Yıllar yılı, “göçlerden” söz ederiz…

Yaman göçler,  “özümü kavuran” göçler!

1970’lerden bugünlere,

Binlerin, on binlerin, yüz binlerin göçü!

Meğerse “tarihin, kültürün, değerlerin” göçüymüş…

Bir şehrin,  göç dalgalarıyla, “vurgun yemesiymiş!”

Günümüzde, bunu daha iyi anlayabiliyoruz!

Bu şehrin,  “muhabbeti” azaldı!

Bu şehrin, “tebessümü” azaldı!

Bu şehirde,  “kıskançlıklar” giderek artmaya başladı…

İnsanların birbirlerine olan, “Sevgisi ve güveni” azalmaya başladı.

Bakışlar soluklaştı…

 

Yunus dili, ne kadar duru, berrak ve de temiz değil mi?

Mevlana yüreği, insanları ne kadar içten kucaklayıcı değil mi?

Ahi Evran duruşunda,  “doğruluğu ve dürüstlüğü” okurduk değil mi?

İnsanlar gibi, şehirlerde canlı birer varlıktır!

Şehirlerinde, “sinirleri” ve “kan dolaşımı”

 Şehirlerinde,  “aklı ve hafızası” mevcuttur!

Şehirlerde, içerisinde yaşadıkları insanların “boyasını” alır!

Zarafetini, estetiğini, inceliğini, sadeliğini alırlar…

Bu şehre, bu şehrin tarihine aşinalığımız var…

Son 30 yılın, 40 yılın “değişimini” birlikte yaşadık;

Birlikte de, “yaşamaya” devam ediyoruz…

 

Bütün maksadım nedir?

Şehri geleceğe taşımak…

Tarihi kimliği ve değerleriyle birlikte!

Bizleri birleştirecek yegâne güç,

“Sevgi iklimidir”

O iklimde,  “değerlere” tekrar sahip olabilirsiniz!

O iklimde,  580 bin insanın bir ideal etrafında birleşmesine,

Ortak bir akıl ve kanaatin oluşmasına vesile olabilirsiniz…

“Seyreyle aşk nehrini bozkırlara can verir”

Şehri besleyen en büyük damar;

“Aşk, muhabbet ve sevgi damarıdır!”

Dostlukların kaynağında da,

“Aşk ve muhabbet…” vardır.

İnsan varlığının en büyük sebebi de,

“Aşk ve sevgidir…”

Bu şehirde, “geçmişin duru ve temiz kimliğini”

İnsana tebessüm eden bakışlarını arıyorum.

          

TARİHTE 14 KASIM

1914 - Fuat Uzkınay, ilk Türk filmi sayılan "Ayastefanos'daki Rus Abidesi'nin Yıkılışını çekti

1944 - Ahıska Türklerinin Ahıska'dan sürülmesi.

1993 - Naim Süleymanoğlu, Dünya Halter Şampiyonası'nda üç altın madalya kazandı.

 

Yazarın Diğer Yazıları