Ahmet KIZILKAYA

TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK

Ahmet KIZILKAYA

1967 yılında bir grup idealist insan tarafından bin bir emekle ve heyecanla kurulan ve bugün 50.yılına ulaşan Elazığspor’un içine düşürüldüğü durum, akademik tezlere konu olacak kadar geniş ve incelemeye değer bir özellik arz ediyor. Aynı yıllarda kurulan diğer Anadolu kentlerini temsil eden takımların bazıları da Elazığspor’la aynı akıbete uğramış ve kimi kulüpler feshedilmiş, kapatılmış, faaliyetlerini durdurmuş; bazıları ise geçen zamanla birlikte kurum kültürünü oluşturarak sosyal ve ekonomik anlamda önemli değerler yaratmışlardır. Futbolda kulüp gelirlerinin hayli yetersiz olduğu yıllarda zor durumlara düşen / düşürülen kulüpler için bir şey demem ama günümüzün güçlü futbol ekonomisi içerisinde ciddi gelirlere sahip olan futbol kulüplerinin tükenme noktasına gelmesinde beceriksizlik, spor kültüründen uzaklık ve işletme mantığını bilmemek kadar, kötü niyet ve kulübü kendi ticari, siyasi ve ekonomik çıkarları için kullanma zihniyeti de önemli yer tutuyor. Lise çağlarımdan beri neredeyse son 30 yılına ait tüm gelişmelerini anbean yaşadığım, deplasmanlardan içsaha maçlarına kadar karda, kışta, kıyamette takipçisi olduğum şampiyonluklarına, küme düşmelerine tanıklık ettiğim Elazığspor’un özellikle son 3-4 yılda adeta tükenme noktasına getirilmesi ‘perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.‘ türünden bir süreçti ama ‘görmedim-duymadım-bilmiyorum’ yaklaşımı, krizin daha da derinleşmesine yol açmaktan başka bir işe yaramadı. Mayıs ayındaki seçimli kongrede Sedat Karataş başkanlığındaki yönetim kurulu görevi devralmasa , borçlanmanın boyutunu ve FIFA dosyalarının ne durumda olduğunu öğrenemeyecektik. Mevcut yönetimin ortaya çıkardığı tablo, aslında takımın içinde bulunduğu durumun beklentilerin çok ötesinde vahim bir süreçte olduğumuzu gösteriyor. Yarım asırlık bir çağı geride bırakan takımın bu hali, şehirdeki tüm kesimlerin öfkeyle karışık hüzünlerine yol açtığı muhakkak. Çarşıda, pazarda futbol muhabbetine muhatap olduğumuz herkesin sorduğu soru ortak : Elazığspor bu karanlık tünelden çıkar mı ve ya çıkarsa ne zaman çıkar ? Aslında sorunun cevabını bir çırpıda vermek hayli zor. İki dönem transfer yasağı almış, transfer ettiği ancak doğru düzgün verim alamadığı yabancı futbolcularının neredeyse tümüyle FIFA nezdinde davalık olmuş, Türkiye’de bir takımın aldığı en yüksek puan silme cezasına muhatap olmuş bir kulübün bir çırpıda toparlanmasını beklemek kolay değil. Yine de son günlerdeki bazı olumlu gelişmeler, geleceğe dair umut ve beklentilerimizi bir hayli güçlendiriyor. Geçtiğimiz hafta içerisinde FIFA’nın verdiği 12 puanlık puan silme cezasının, Fabio Bilica dosyasındaki düzeltmelerin yapılmasından sonra yeniden değerlendirilip 6 puanın iade edilmesi, şehirde ve camiada güçlü bir pozitif dalga yarattı. Aynı şekilde Pape Habib Sow dosyasında taraflarca sağlanan anlaşma gereğince takımın küme düşürülme riskinin ortadan kaldırılması da aylardır içi kararmış camianın yeniden canlanıp toparlanmasına yol açtığını söylemek lazım. Geçtiğimiz Cuma günü Kanal 23’teki Söz Futbol programına bağlanan FIFA avukatı Cenk Gündoğdu’nun Sedat Karataş yönetimiyle çok uyumlu bir şekilde çalışarak FIFA nezdinde açılmış davaları  takip ettiklerini ve tek tek çözüm yolları geliştirdiklerini ,önümüzdeki günlerde Vitor Vitolo dosyası başta olmak üzere diğer dosyaları da Elazığspor’a en az zarar getirecek şekilde çözmeye azimli ve kararlı olduklarını söylemesi ve ileriki günlerde Elazığspor camiasını sevindirecek işlere imza atacaklarını belirtmesi,  bu umut ve beklentileri güçlendirecek nitelikte ifadelerdi. Bu açıdan bakıldığında şehrin ruh halinin bir ay öncesine göre daha olumlu bir çizgide olduğu kesin. Özellikle 6 puan iadesinin -ki FIFA tarihinde ender görülen bir uygulamadır- psikolojik olarak büyük ve önemli bir etki yarattığı  görülüyor. Tabiki tüm bunlar tehlikenin tümüyle ortadan kalkığını göstermiyor. Belli riskler hala devam ediyor ve yönetimi bundan sonra da zorlu bir süreç bekliyor. Bayram Bektaş’la yapılan imza töreninde Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz’ ın sonuna kadar gideceklerini ve takımı bu girdaptan kurtarmak için azimli olduklarını söylemesi de bu anlamda çok önemli. Bütün bu gelişmeleri yan yana koyduğumuzda Elazığspor buradan çıkar mı sorusunun cevabı bir parça ortaya çıkmış oluyor. Takım daha bir süre adeta sırat köprüsünde yürümeye devam edecek ve bu süreçte tüm kesimlerin elden gelen yardımı, iyi niyeti ve duayı eksik etmemesi beklenecek. Daha önceleri de söylediğim gibi yolun sonunda bir başarı hikâyesi ortaya çıktığında bu da bir tez konusu olacak ve kıvancı tüm şehre ait olacak.   OGÜN TEMİZKANOĞLU – BAYRAM BEKTAŞ TERCİHLERİ Önce Ogün hocadan başlayalım. Göreve geldiği süreçte zor şartlarda elinden geldiğince iyi işler yaptığını söylemek lazım. Özellikle geçen sezon bir çıkış yakalayarak play-off sürecinde takımı süper ligin eşiğine getirdiğini herkes gördü. Ancak takımın içinde bulunduğu zor şartlar ve deneyim eksikliği hedef ve ideallerine ulaşmasını engelledi. Yolu açık olsun. Gelecekte teknik direktörlüğünün iyi noktalara geleceğine inanıyorum. Bayram hoca da daha önce çalıştığı dönemde şehirle ve taraftarla uyumlu bir hava yakalamıştı. Takımdan ayrılış sebeplerini ve bizden sonra çalıştığı yerlerdeki performansına hepimiz şahidiz. Özellikle sezon başında Yeni Malatyaspor’daki süreç onun adına bir talihsizlik oldu. Ancak kendisi şimdi güçlü bir yönetimle çalışacağını ve yarım bıraktığı işi tamamlamaya geldiğini söylüyor. Bu yaklaşımıyla daha şimdiden taraftarlar arasında bir heyecan yarattı. Kendisinin başarılı olmasını temenni ediyor ve ona inanıyoruz. Zira önceki döneminden daha iyi şartlarda çalışacak.    

Yazarın Diğer Yazıları