Ahmet KIZILKAYA

GERÇEĞİMİZİN FARKINDA OLALIM

Ahmet KIZILKAYA

Samsunspor maçı kazanılmış olsa bir galibiyetle tam 12 puanı hanemize yazdırdığımız bir haftayı geride bırakmış olacaktık. Zirveye oynayan beş takımın aynı haftada galibiyet alamadığı bir ortamı bir daha görür müyüz bilmem ama TFF1.Lig tarihi, bu tür haftalarda fırsatı iyi değerlendiren takımların başarılı olduğu, süper lige çıktıkları örneklerle dolu. Bu anlamda hafta sonu Samsunspor maçında kaçan balığın büyük olduğunu söylemekte yarar var.

Elazığspor’un galibiyet aldığı haftalarda eksik yönlerini, puan kaybettiği haftalarda da pozitif taraflarını yazılarımda ve yorumlarımda sürekli dile getirdim. Bu anlamda son birkaç haftadır, oyunsal anlamda ve oyuncu performanslarındaki düşüşü hiç de sürpriz karşılamıyorum. Zira Samsunspor maçına kadar geride kalan sekiz haftada belli bir futbol ritmi yakalayan, takım olmayı becerebilen Elazığspor, Tom Wellington, Andreas Tatos, Alparslan Öztürk gibi oyuncularının bazı maçlardaki ekstra katkıları ve yüksek form düzeyleri ile rakiplerine karşı avantajlar elde etmiş, galibiyetler almış, puanlar kazanmıştı. Kanat bindirmelerine dayalı oyun düzeni ve duran topları kullanmadaki başarı bireysel becerilerle tamamlandığında Elazığspor istenen saha sonuçlarını bir bir almaya başlamıştı.  Geldiğimiz süreçte, bugüne kadar uygulanan oyun formatının her zaman sonuç vermeyeceği gerçeği ile karşı karşıyayız. Çünkü her geçen hafta takımların güç dengeleri değişecek, erken form tutan takımlarda düşüş, bazı takımlarda da yükselme görüleceği bir gerçek. Bu, aslında futbolun değişmez kuralı. Zirveye oynayan takımların hemen hepsinin puanlar kaybetmeye başlaması biraz da bu gerçeğin göstergesi.

                                                                                        ***

Samsunspor maçında Tom Wellington’un maç kadrosunda olmayışı, Andreas Tatos’un da ikinci yarıda zorunlu olarak oyundan alınışı kuşkusuz oyun planımızı bozmuştur ama onların olduğu maçlarda da zaman zaman ciddi sıkıntılar yaşadığımızı görmek lâzım. Bazı oyuncularımızın fiziksel bazılarının da mental sıkıntı yaşayabilecekleri gerçeğini de anlayışla karşılamak gerekir. Çünkü futbol, insanla oynan bir oyun ve futbolcuların da bir duygu dünyası bir psikolojik derinliği var. Rotasyon bunun için var ve kadro mühendisliği de böyle durumlarda devreye giriyor.

                                                                                          ***

Alpay Özalan’la lige başlayan ancak takım olmayı beceremeyen rakip Samsunspor, Engin İpekoğlu ile birlikte son birkaç haftadır lige tutunmaya ve yukarıya oynamaya çalışan bir takım görüntüsü içinde geldi Elazığ’a. Bireysel anlamda iyi oyunculara sahip olmasına rağmen henüz güçlü bir oyun karakteri oluşturamamış olması, ligin Gaziantepspor’la birlikte en az gol atan iki takımından biri olması bizi rahatlatacak bir gerekçe olurdu normalde. Ancak Elazığspor’un Balıkesirspor maçıyla başlayan düşüş trendi, son haftalardaki son dakika sendromu ve takımın hücum gücünün neredeyse üçte birini oluşturan Tom Wellington’un kadroda olmaması beni en çok endişelendiren faktördü. Nitekim oyunun başlamasıyla birlikte klasik olarak kendi oyun sistemimizi oynamaya çalışma niyetimiz belli oldu. Ortada Andreas Tatos’un organizesinde sol kanatta Jeffrey Sarpong, sağ kanatta da Berk Yıldız ile rakibin üzerine gitmeye çalıştık. Rakip Samsunspor da bu oyun anlayışımızı uygulayabileceğimiz zamanı ve fırsatı verdi bize ama ilk golü bir duran top organizasyonunda rakip oyuncuların arka arkaya yaptıkları savunma hatası nedeniyle bir karambol anında Alparslan Öztürk’le bulduk. Arkasından yediğimiz gol, evlere şenlik bir goldü. Kenan Karışık, Jonathan Ayite ve Halil İbrahim Pekşen üçlüsünün üç pasta kalemize gelmesi ve golü bulmaları Elazığpor’un defans ve bek oyuncularının hatta gol anında kaleci Soner’in ne kadar basit hatalar yaptıklarının ve kosantrasyon kaybı yaşadıklarını bir göstergesiydi.

İkinci golü de ilk yarının sonlarında yine bir duran topun Andreas Tatos tarafından kaleye gönderilmesiyle bulduk. Bu dakikada karışan Samsunspor ceza alanı içinde Alpaslan Öztürk’ün takipçiliği ve mükemmel bir rövaşata vuruşu bizi galibiyete taşısa da, son dakika sendromu yine bizim adımıza devreye girdi ve bir dakika sonra ilk yarının uzatma dakikasında kalemizde golü gördük.  Rakip oyuncu, orta sahada kaptığı topu güçlü bir dirençle karşılaşmadan ceza sahamıza kadar getirip ortasını yaptı ve boş durumdaki Halil İbrahim Pekşen’e bıraktı. O da kale içine ip gibi dizilen defans oyuncularımızın üstünden topu ağlarımızla buluşturdu. Bu pozisyonda da bek oyuncularımızın stoperlerimizin yer tutuşları, markaj anlayışları çok ama çok kötüydü. Esas olarak iki takımın da attığı dört golde çok bariz savunma hataları göze çarptı.

İKİNCİ YARI VE OYUNCU DEĞİŞİKLİKLERİ

İki kez mağlup duruma düşmesine rağmen beraberliği sağlayan Samsunspor ikinci yarıya daha bir özgüvenle çıktı ve takım kabiliyeti oranında galibiyet için kalemize gelmeye başladı. Jonathan Ayite ve H.İbrahim Pekşen’i oyundan alan Engin İpekoğlu iki hücum oyuncusu Georgios Samaras ve Göksu Türkdoğan’ı oyuna alarak bir anlamda oyunu kazanma arzusunu ortaya koydu. Elazığspor’da ise zaten iyi gitmeyen işler Andreas Tatos’un 52. dakikada oyundan çıkmasıyla iyice zora girdi ve yerine Kadir Bekmezci’nin alınması hücum gücümüzü iyice altlara düşürdü. Oysa oyunu öne taşıma ve Berk Yıldız’ın 58. dakikada oyundan alınmasıyla sağ kanada geçen Mertan Öztürk’ün daha verimli olabilmesi için oyunu dikine oynayabilecek bir Murat Kayalı tercih edilebilirdi. Bunlar olmayınca gol atma şansımız Mertan Caner’in sürpriz şutlarına ve Jeffrey Sarpong’un kanat bindirmelerine kaldı. Oyun içi dengesi bozulan Elazığspor, Jeffrey Sarpong’la son dakikada ceza alanı içinde bir pozisyon bulsa da sonuç alamayarak bir fırsat haftasını değerlendiremedi ne yazık ki !

 

SONUÇ

Haftalardır yazıyorum yine yazacağım. Elazığspor, hücum ve savunma planlarında değişikliklere gitmeli ve alternatif oyun planları geliştirmeli. Mehmet Altıparmak hoca, eldeki oyuncu varlığıyla bunu belli ölçüde yapabilir.

Oyun formatımız ezberlendi ve rakipler bu oyun planımıza önlem alıp etkinliğimizi düşürebiliyorlar. Bunun için set oyunu oynama, dikine oynama anlayışı geliştirilmeli.

Bazı oyuncular haftalardır aksıyor, artık rotasyon hamlesi gelmeli. Kenarda oturan oyuncularımızın hem maç kondisyonu kazanması hem yıpranan oyuncuların dinlendirilmesi hem de takıma yeni bir güç kazandırma anlamında bu hamlelerin zamanı geldi diye düşünüyorum.

Elazığspor’un ne yazık ki lider oyuncu eksikliği var. Takım içinde yediğimiz gollerin zamanlamasına bakıldığında üç - dört haftadır saha içini yönetemediğimiz net bir biçimde görülüyor.  Yine bir iki oyuncunun olmadığı haftada takımın gücünün ne oranda düştüğünü görebiliyoruz. Bunun için farklı saha içi dizilişler ya da oyun formatları denemelidir.

Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sevgiyle ve huzurla kalın.

 

Yazarın Diğer Yazıları