Ahmet KIZILKAYA

ELAZIĞSPOR ALNININ AKIYLA

Ahmet KIZILKAYA

Önce birkaç cümleyle rakip Çaykur Rizespor’dan bahsedelim. Geçen sezon son haftada trajik bir şekilde süper ligden düşen takımın yönetim kurulu ve kulüp başkanı görevi bırakmışken teknik direktörünün bir şekilde göreve devam etmesi, Türk futbolunda nadir görülen bir durum. Bir yandan son haftada küme düşmüş olmanın verdiği ızdırap, öte yandan küme düşüren teknik direktörün hâlâ görevde kalmasının Ç.Rizespor taraftarı üzerinde olabildiğince negatif etki yarattığı rahatlıkla söylenebilir. Taraftarların önemli bir kısmının takımı değil ama teknik direktörü uzunca bir süredir protesto etmeleri Ç.Rizespor üzerinde bir baskı oluştururken şehrin enerjisini de olumsuz yönde etkiliyor.

Böyle bir psikolojik ortam içinde lige başlayan  Ç.Rizespor, kadro gücü ve kalitesiyle gerek henüz belli bir futbol ritmi yakalayamamış gerekse sayısal anlamda eksik kalan rakipler karşısında ilk dört haftanın kazananı olup liderlik koltuğuna oturdu. Ancak bu ligin savaşanların ayakta kalabildiği bir lig olduğunu, ilerleyen haftalarda kadroları ve futbol anlayışları yerine oturan takımlar karşısında zorlanabilecekleri gerçeğini çabuk unuttular ve ilk acı faturayı da içerideki Ankaragücü maçında önlerinde buldular.

Aslında süper ligden düşen takımlar bu lige kolay alışamıyor ve dengesiz sonuçlar alabiliyorlar. Bunun örneklerini yıllardır görüyoruz. Son örnek Sivas ve Eskişehir takımları. Ç. Rizespor’un kendine özel durumunun dışında bir de böyle bir handikapı var.

 

                                                                                         ***

 Maça gelince. Elazığspor’un böyle bir takım karşısında maçın belli bölümlerinde hakimiyet sağlayabileceği, kırılma anlarından yararlanabilirse rakibi geçebileceği, gol atma becerisi yüksek ancak maç içinde bazen dağınık ve savruk bir anlayışa  düşebilen ve takım gücüyle orantısız goller yiyen Ç. Rizespor’a üstünlük sağlayabileceği beklentilerim içerisindeydi. Tabi bütün bunları yapabilmek için maç içi taktikleri ve oyun stratejisini doğru kurgulamanın elzem olduğunu da biliyoruz. Elazığspor’un diğer takımlara göre önemli bir avantajının ligi bilen bir teknik direktöre sahip olması, bu ligde yıllardır mücadele eden oyuncularla yola çıkması ve daha ligin ilk haftalarında somutlaştırmaya başladığı takım olma gerçeğidir.

Haftalardır aynı oyuncu tercihleriyle maçlara başlayan Elazığspor, oynamak istediği oyun formatını belli oranda başarıyla uyguluyor. Coşku ve hırsı birleştiren Elazığspor kazanamasa dahi rakiplere de en azında boğun eğmiyor ve başa başa mücadele etmeyi biliyor. Son iki haftada Giresunspor ve Rizespor gibi zorluk derecesi yüksek ilki maçtan alnının akıyla çıkması takımın bu özelliğinin bir göstergesidir.

                                                                                           ***

Maç beklendiği gibi zorlu başladı. Kora kor bir mücadele olacağı iki takımın daha ilk dakikalarda ortaya koydukları mücadeleyle belli oldu. Elazığspor’un kanat akınlarını önlemek için Jeffrey Sarpong ve Tom Wellington’un alanını iyi kapatan Ç.Rizespor, maçın ilk dakikalarında topu daha iyi kullanan, pozisyona girebilen taraftı.  Recep Niyaz’ın organizatörlüğünde orta sahada daha etkin görünen Ç. Rizespor Süleyman Koç, Robin Yalçın ve onlara destek olan Oğulcan Çağlayan’la orta sahayı kontrol eden takımdı. Rakibin etkin olduğu dakikalarda kalemizde yaşadığımız gol tehlikelerinin önlenmesinde kaleci Soner Şahin’in konsantrasyonu ve defans oyuncularımızın özverili çabalarının rolü büyüktü doğrusu. Maçın ilk dakikalarında yiyebileceğimiz gol ya da goller maçı başka bir görüntüye sokabilirdi. Kabul etmek gerekir ki maç içerinde çok fazla kırılma anları oldu ve bu kırılma anlarını lehine çevirebilen takım Elazığspor oldu.

Maçın ilk yarısı boyunca bizim adımıza en önemli gol girişimleri Alparslan Öztürk’ün biri serbest vuruştan olmak olmak üzere attığı iki etkili şuttu. İlk yarı boyunca istediği oyunu sahaya yansıtamayan Elazığspor, topla daha çok oynayan rakibine  yine de gol imkânı tanımadı.

 

ÇİLİNGİRLER KİLİDİ AÇTI

Maçın ikinci yarısı tamamen taktiklerin ön plâna çıktığı bir devre oldu. Elazığspor adına Mertan Caner-Ahmet Aras,  Ç.Rizespor adına da Oğulcan Çağlayan-H.İbrahim Sönmez ve Goran Miloseviç-Ümit Kurt değişiklikleri oyuna damga vurdu.

Maçın ilk 30 dakikasında sarı kart gören Robin Yalçın, Oğulcan Çağlayan ve Recep Niyaz  ikinci yarıda ilk yarıdaki kadar dirençli olamadılar ve orta saha verimi rakip takım adına hayli düştü. Tabi bu arada Elmar Bjarnason ve Alparslan Öztürk’ün ikinci yarıda daha fazla inisiyatif alması Andreas Tatos’un da işini kolaylaştırdı ve ilk golü de yine Elazığspor’un alıştığımız tarzdaki kanat bindirmelerinden birinde kazandığımız penaltıyla bulduk. Tom Wellington’unun bireysel becerisiyle aldığı penaltıyı ustaca gole çevirmesi, Elazığspor’un  üzerindeki gerginliği önemli ölçüde azalttı.

Her ne kadar ağır bir penaltı kararıyla beraberlik golünü yesek de maçın son anlarında  bulduğumuz iki güzel gol maçı lehimize çevirmemize sebep oldu.

SONUÇ OLARAK

Elazığspor, kendisine önlem alan rakiplere karşı zaman zaman zorlansa da gol yemediği zamanlarda takım içerisinde çeşitli çözümler üretebiliyor. Bu bazen takım oyunu bazen de bireysel beceriler şeklinde gerçekleşiyor ki, bu, bir takım için çok önemli bir artıdır.

Ç. Rizespor maçında 84.dakikada beraberlik golü yiyen Elazığspor’un pes etmeyip maçı kazanmak adına coşku ve arzuyu ortaya koyup iki güzel gol bulması takım olmanın ve mücadele gücünün bir sonucudur.  Erman Bulucu ve Ahmet Aras’ın golleri takdir edilecek cinstendi.

Elazığspor’un duran top organizasyonlarındaki başarısı devam ediyor. İlk yarıda Alparslan’ın ikinci yarıda Andreas Tatos’un kullandığı köşe vuruşundaki becerileri dikkatten kaçmamalı.

Elazığspor geride kalan 7 haftada 14 puan çizgisine geldi. Bu şampiyonluğa oynayan takımların ortalama standardıdır. Dilerim bunun altına düşmeyiz.

Set oyunu ve dikine oynama becerisini de geliştirdiğinde Elazığspor her takımı yenebilecek kapasiteye rahatlıkla ulaşır. Bu maçta kazandığımız üç golün hazırlanışına bakılınca hücum oyununun prensiplerini önceki maçlara göre biraz daha geliştirdiğimiz anlaşılıyor. Kısacası Elazığspor doğru yolda.

Bir sonraki yazımda buluşma dileğiyle sevgiyle ve huzurla kalın..

 

 

Yazarın Diğer Yazıları