Ahmet KIZILKAYA

ARTIK  ''BİREVİM''İZ  ELAZIĞSPOR

Ahmet KIZILKAYA

2018 yılının tamamını derin üzüntüler içinde geçiren Elazığspor sevdalıları, 2019 yılının ilk günlerini de takımın geleceğinden duydukları kaygıyla tamamladılar. Sonuç alınamayan kongreler, karşılıklı suçlamalar, beklentiler, hepsi bu sıkıntılı dönemin öne çıkan görüntüsüydü.

Ne olduysa transferin son gününün son akşamında oldu ve transfer döneminin kapanmasına saatler kala çok sayıda oyuncu takımın kadrosuna dahil edildi. Elbette bir süredir ortaya çıkan irade, ne pahasına olursa olsun kulübün yaşamasını sağlamak, kapısına kilit vurulmasını önlemek yönündeydi ve çalışmalar bu doğrultuda ilerledi. Zira söz konusu olan herkesin şehrimizin markası dediği 52 yıllık bir spor kulübü ve şehrin sosyal motivasyonuna büyük katkı sağlayan bir kurumdu.

Bütün bu çalışmalar zamanla yarışmak suretiyle gerçekleştirildi ve sağlanan başarı sadece ülke basınında değil tüm Avrupa spor basınında gündem oluşturdu. Belki dağılan kadro öncesi bu tarz çalışma yapılsa daha düşük maliyetli bir başarı sağlanabilir ve belli ölçüde uyum yakalamış kadro elde tutulabilir ve o kadro bu ligde çok rahat tutunacak puanı kazanabilirdi. Neden yapılamadı, neden bu noktaya gelindi, kuşkusuz bunun açıklaması vardır.

Ancak tüm bunlar elbette ki gelinen noktayı ve kısa sürede alınan yolu, onun arka planındaki başarılı hamleleri görmezden gelmeye neden olmamalı. Bu anlamda sevincimiz büyük.

Bu ortamın sağlanmasında Sayın Valimiz Çetin Oktay Kaldırım’ın, ETSO Başkanı Sayın Asilhan Arslan’ın Kayyım Başkanı Doç.Dr. Sabahattin Devecioğlu’nun katkı ve fedakârlıkları övgü ve takdire değer.

Ayrıca isim hakkından feragat ederek takımın önünü açan Tetiş Yapı ve takıma sponsurluk bağlamında önemli bir destek veren Birevim şirketleri de bugünler hatırlandığında minnettarlıkla anılacaklardır.

Takımın transfer yasağının kaldırılmasında destek sunan siyaset cephesinden herkese ve eski kulüp yöneticilerine de elbet teşekkür eder şehrin insanı.

 Ama büyük bir teşekkür de bu takımı çıkarsızca seven ve yaşaması için gece gündüz dua eden bu şehrin dedelerine, babalarına ve analarınadır.  Çoğumuz gibi ben de her konu açıldığında Elazığspor’un kurtulması için dua eden insanlar gördüm. Onların duası da bir şeylerin yolunda gitmesi için kuşkusuz katkı sağlamıştır. Onlara da teşekkür borcumuz var.

Ancak… Henüz her problem giderilmedi, borçların önemli bir kısmı ödenmedi ve takımın önünde Sedat Karataş yönetimi zamanında yapılandırılmış borçlar ve ödeme takvimi var. Hâlâ önemli sorunlar duruyor önümüzde. Bütün bunların üstesinden gelebilmek için, yeni bir yönetim oluşumunun sağlanması gerekli ve bunun için de hız kesmeden çalışmalar devam etmeli.

Zira ligde sadece 14 maçımız kaldı ve biz bu maçlardan asgari 18 puan daha toplamalıyız. Bunun için güçlü bir yönetime ve takıma sportif motivasyon sağlayacak deneyimli ve ligi bilen bir hocaya ihtiyaç var. Zaman daraldı ve her hamlenin hatasız ve çabucak yapılması gerekli.

Aklıma yıllar önce Tarsus deplasmanında galip gelerek lige tutunduğumuz sezon ve ardından yaşadığımız şampiyonluklar geldi. Tarih tekerrürden ibarettir derler, kader belki de Elazığspor’u böyle bir yörüngeye oturttu. Burdan sağlam bir şekilde ilerleyebilmek için aynı iradeyi ortaya koymak şart.

Aslında kulübün finansal ve sportif anlamda çağdaş ve modern bir yapılanmaya gitmesi kaçınılmaz. Bunun için yapacak o kadar çok şey var ki. Bütün bunları çok detaylıca tartışmak ve konuşmak gerekli. Ne garip bir tesadüftür ki kader bizi yine bir kurtuluş savaşı ile karşı karşıya bıraktığı için elbette ilk etapta bu takımın saha içi başarısına odaklanılacaktır.

14 haftalık lig maratonu bittiğinde ve takım ligde tutulduğunda, ki inşallah ona inancımız tam, devrim niteliğinde kararlar alınıp uygulamaya konulmalı. Konulmalı ki bunca emek boşa gitmesin. Aynı hatalar yapılırsa,  Elazığspor diye bir spor kulübünün ortada kalmayacağın hepimiz biliyoruz.

Kulübün yapılanması ve geleceğine dair görüş ve önerilerimi sonraki yazılarıma bırakıp hafta sonu oynanan Giresunspor maçına değinmek istiyorum.

Rakip Giresunspor lige iyi başlayan ancak sonunu getiremeyen bir takım olarak çıktı karşımıza. Her şeye rağmen başında bir teknik direktörü ve iyi kötü oturmuş bir kadrosu vardı. Biz ise uçaktan indirip tesislere getirdiğimiz futbolcuları antrenmansız ve hiç çalışma yapmadan çıkarabildik sahaya. İlhan Aydın ve Muammer Sürmeli hocalar ellerinden geldiğince takımı kenardan yönettiler. Ancak birbiriyle uyumsuz ve birçoğu hiç antrenman dahi yapmamış futbolcu kadrosuyla onların da işi kolay değildi. Bir de Şanlıurfa her ne kadar kendi evimiz gibi görülse de taraftar desteğinin yeterince sağlanamaması  anlamında aslında deplasman sayılırdı.

Lamine Diarra, İdrissa Diarra ve Kadir Taşoğlu dışında sekiz yeni oyuncuyla 4-1-4-1 düzeninde maça başlayan Elazığspor’un maç boyunca uyum sıkıntısı ve kondisyon eksikliği bariz bir şekilde göze çarptı. Koca 90 dakika boyunca genelde topun rakipte olduğu olgun ataklar geliştiremediğimiz bir maçı tamamladık. Oyuncuların transfer edilme biçimleri ve zamanlaması göz önüne alındığında bu normal karşılanmalı diye düşünüyorum.

Zaman kaybetmeden transfer edilen diğer oyuncularla birlikte ideale yakın bir kadroyu bulmak zorunda Elazığspor. İşimiz çok zor, ancak son dakikalarda da olsa transfer yasağını kaldıran Elazığspor ligin sonuna kadar yine aynı güçlü iradeyi göstermeli ve pes etmemeli. Unutmayalım ki henüz ligden Karabükspor dışında kopan takım yok. Tehlike çemberinde 7-8 takım var. Bu çemberin dışına çıkmak için çok çalışmaya ve elbette duaya ihtiyacımız var yeniden.

Sezon bittiğinde güzel günler göreceğimize olan inançla hiç vakit kaybetmeden çalışmaya devam.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar sağlıkla ve huzurla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları