YAŞLIYA KARA TAŞ!

YAŞLIYA KARA TAŞ!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 

Yaşlı nüfusun sağlığını korumak için alınan tedbirler; onların hayatlarını idame ettirirken yaşam kalitelerini güçlendirme adına verilmiş kararlardır. Ve bu kapsamda hükümetimizin gerek kullandığı dil gerekse üslup; örf, geleneklerimiz ve yetişme tarzımız gereği hepimizde olması gereken bir erdemdir. Zaten kararlar yetkili mercilerimiz tarafından hassasiyetle ve titizlikle alınıyor. Bizlerin üzerine düşen ise verilen kararları olduğu gibi uygulamak, paylaşmak daha çok insana ulaştırmak. Amaçtan sapmadan çarpıtmadan!

2020 ve sonrasında dünya nüfusunu azaltmayı amaçlayan küresel sermaye çetesinin oluşturmaya çalıştığı dijital dünya gayretlerine adeta bal kaymak ve dayanak olan koronavirüs; sanki özellikle de bu amaca hizmet ediyormuş gibi bir izlenim uyandırmaya da başlamadı değil! 

Dijital dünya kurgusu içerisinde maalesef ayak bağı ve ekonomik yük olarak görülen yaşlı nüfusa bazı had bilmezler koronavirüsün günah keçisi muamelesi etmeye başladılar.  Güya yaşlıların iyiliğini düşünüyorlar geliştirdikleri dahiyane fikir ve söylemleriyle.

Kendilerine ikazda bulunanlara karşı kurdukları savunma cümlelerinin ise aslında vicdan rahatlatma dışında başka bir şey olmadığını, keşke bir bilebilseler, keşke anlayabilseler...

Kimden mi bahsediyoruz? Statüsel kimliğiyle de bağdaşmayan ve şehrimizde bir sağlık sendikasında başkanlık yapan bir şahıstan. Sosyal medyası olan herkes zaten kendini ya toplum bilimci ya psikolog ya öğretmen ya da bilmem daha ne lazımsa kendini öyle zanneden biri kılığına bürünüyor. Önder ve öncü olması gereken sağlıkçı başkan, kendi sosyal medya hesabından, tabutlar taşıyan kamyon görüntüsünün üzerine aynen şu notu yazmış:

"65 yaş ve üstü kronik rahatsızlığı olanlara sokağa çıkma yasağı konuldu. Artık çıkmasınlar dışarı! Tabutları onlara gösterin, kamyonlar tabut taşıyor!" Son cümlesiyle de topluma rehberlik ediyor, sosyal medya üslubuyla..

Yaptığı paylaşımın sosyal medya zorbalığı olduğunu,  yaptıklarının insanlıkla bağdaşmadığını anlayamayan ve kendini güya durumun ciddiyetini anlatmak için vazifelendiren bu şahsın Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’u model almasını tavsiye ederiz.

Bakışında, söylemlerinde ve davranışlarında safî insanlık, adamlık, erdem ile toplum tarafından kabul gören tüm insani değerlere sahip, yöneticilik tarzı ve rehberliğiyle eğitim camiasına ışık olan Bakan Ziya Selçuk, 65 yaş ve üzerine sokağa çıkma caydırıcılığının insani formülünü sunarken kendi sosyal medya hesabında: “Önümüz bayram. Bayramda çocuklar, torunlar gelsin, birlikte bayram sofralarına oturalım istiyorsak, bugün yaşlılarımız sokağa çıkmayacak. Herkes kendi ailesinin yaşlılarını arayarak evde kalmaları gerektiğini nezaketle tembihlesin" dedikten sonra "lütfen" derken hepimize karşı nezaketini de sürdürür bir üslupla.

Biri caydırıcılığı öldürmekte, diğeri ise vefa duygusunu da katarak o yüce varlıklarımızı yaşatmakta bulmuş... Kısacası “üslubu beyan aynıyla insan” sözünün muhattabı iki insan. Sizce hangisi insanca ve doğruca...