YARIN 17 KASIM

Yarın 17 Kasım

YARIN 17 KASIM
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yarın 17 Kasım. Tamam da ne olmuş 17 Kasımda sorunuzu duyar gibiyim. Efendim 17 Kasım tarihi Atatürk’ün Elâzığ’a gelişlerinin yıldönümü. Hayda… Yahu daha bir hafta önce 10 Kasım da Atatürk’ün ölüm yıldönümü değil miydi?

Bir hafta önce artık yas değil ama onu daha iyi anlama ve anlatma etkinliklerine dönen törenle anmamış mıydık Atamızı? Bir hafta önce ebedi istinatgâhına uğurlayışımızın yıldönümü törenlerinin üzerinden tam bir hafta geçtikten sonra ne oldu da atamızı şehrimize yeniden getirip Atamıza karşılama töreni yapacağız.

Düşünün; günler öncesinden okullarda ve diğer kamu kurumlarında hummalı bir hazırlık. O gün geliyor ve süslenmiş bir tren garına yaklaşıyor. Trenden Atatürk iniyormuş gibi çiçekler takdim ediliyor. Sonrasında tren garından yürünerek öğretmenevi önüne geliniyor. Burada gümün mana ve ehemmiyetine dair konuşmalar yapılıyor. Sonrasında Öğretmenevine geçilerek Atatürk’ün kaldığı oda ziyafet ediliyor, kullandığı eşyalar ziyaretçilerine gösteriliyor.

Atatürk yaşasaydı böylesine garip bir tören için ne derdi bilinmez ama şunu iyi biliyoruz ki küçük öğrenciler bu törene hiçbir anlam veremiyor. Hayali karşılamalar, Atatürk’ün yattığı yatağı ziyaretler, bir hafta önce vefat ettiği halde bir hafta sonra karşılama törenleri yapmalar çok mantıklı gelmiyor minik öğrencilere.

Bu törenin hikâyesi ise oldukça ilginç. Sanırsınız ki bir sıkıyönetim, 27 Mayıs, 12 Eylül ya ada 28 Şubat teamülü ya da genelgesi olarak yerleşmiş şehrimizin önemli gün ve haftalar takvimine.  Şehir tarihini çok iyi bilen bir büyüğümden dinlemiştim. Olay 1984 yılına dayanıyor. ANAP’tan Belediye Başkanı seçilen merhum Prof. Dr. Mustafa Temizer’in odasına giren bir zat; “Efendim her ilin düşman işgalinden kurtuluş günleri var ama bizim yok. Bunun yerine biz de Atatürk’ün Elazığ’a geliş tarihi olan 17 Kasım tarihini mahdigeri kurutuluş günü yerine kutlayalım” der.

Hangi mantığın ürünüdür bilinmez işte o gün başlayan bu uygulamayı, olayın merkezinde Atatürk olduğu için hiç kimse kaldırmayı aklından bile geçirmiyor ve üçüncü dünya ülkelerine benzer bir mantıkla o gün bugün kutlanıyor.

Atatürk yaşasaydı eminiz ki bu anlamsız töreni ilkelliği kendi elleriyle kaldırır ve asla buna müsaade etmezdi.  Çünkü Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olarak bu ülkede gitmediği il kalmamıştı. Hatta Elazığ’da da olduğu gibi her şehre birden fazla tarihlerde gitmiş ve o şehirlerde kalmıştı. Türkiye’de başka hiçbir ilde olmayan benzer bir kutlamanın şehrimizde yapılması Atatürk’e fayda getirmeyeceği gibi onun değerini düşürmektedir. 10 Kasım törenlerinden bir hafta sonra, öğrencilerin bir türlü anlam veremediği bu törenin esastan görüşülmesinde ya da hayali karşılama ve kaldığı odayı ziyaret kısımlarının çıkartılarak her yıl bir okulda salon toplantısı yapılmak formatıyla yeniden gündeme gelmesinde fayda görüyoruz.

Muasır medeniyet hedefine ulaşmayı bize hedef olarak tayin eden bir liderin, hayali karşılama törenini, yattığı yatağı ve kullandığı su bardağını körpe dimağlara anlatmak inanın çok mantıklı gelmiyor. Çocuklarımıza onun hedeflerini ve azmini aşılamamız daha doğru olur diye düşünüyoruz.

Bu konuda son sözü Atatürk’e verelim: "Beni görmek demek ille yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu yeter."