UMUDU BAŞKÖŞEYE OTURTTUK

UMUDU BAŞKÖŞEYE OTURTTUK
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Zor günlerden geçiyoruz. Önce depremi, sonrasında yığınla artçı depremleri, ardından yıkımları, soğukları, zemherileri yaşadık.

Tam sorunlarımızdan arındık, bahar gelsin de ruhumuza inşirah ve cemre düşsün dedik ama gelen virüs oldu.

Gelen hastalık oldu, ıstırap oldu ve hatta ölümün soğuk yüzü oldu.

Bunlarla da kalmadı yaşadığımız ve duçar olduğumuz zorluklar.

Ne kapımız çalan biri ne de bir maniniz yoksa çay içmeye gelelim diyebileceğimiz biri. Hayatı dört duvar arasına, hayallerimizi mutfağa sıkıştırdık.

Birbirimizden kaçar, birbirimizi kendi kaderine terk eder hale geldik. Kimin zor durumda olduğunu kimin yardıma ihtiyaç duyduğunu sorgulanmaya bile mecalimiz kalmadı.

Ne akrabalığın, ne komşuluğun, ne dostluğun pek önemi kalmadı. Herkes kendi kaderini ve kendi yaşamını evde sürdürdü.

Aynı kaderi ülkeler de yaşadı. Virüsün en güçlüleri bile aciz bıraktığı ülkeler..

Ne garip değil mi? Çıkarları konusunda kural ve merhamet tanımayan en bencil ülkeler en ağır trajediyi yaşıyorlar şimdilerde..

En acımasız ülkeler, en çok merhamete muhtaç haldeler.. Yine en zengin ülkeler en acınası çaresizliği yaşıyorlar.

Her şeye rağmen bizler umudumuzu en başköşeye oturmalıyız. Bugünlerde özellikle birçok banka reklamlarında dile getirilen cümleler çok güzel ve yarınlarımıza dair umutlar vaat ediyor bizlere.

Yeniden çıkacağız meydanlara, yeniden koşacağız kırlarda, çocukların sesleri yankılanacak parklarda. Pikniklerimiz olacak dostlarla, şehirden şehire rahatlıkla gidecek ve mutlu döneceğiz hanelerimize…

Dedik ya, umudumuzu  en baş köşeye oturttuk biz…