ŞİMDİ DEĞİL DE NE ZAMAN?

ŞİMDİ DEĞİL DE NE ZAMAN?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

24 Ocakta yaşanan depremin ardından şehrin imar planları yeniden gündeme geldi. Geçmiş yıllarda şehrin gelecek projeksiyonuna ışık tutacak olan en ideal imar planı yapılmış ve kabul edilmişti. Neydi bu plan?

 Özellikle şehrin merkez mahalleleri olan ve cadde-sokakları daracık olan, otopark ve yeşil alan açısından oldukça fakir hatta hiç bulunmayan, Nailbey, Kültür, Sarayatik, Çarşı, Mustafapaşa, Yeni Mahalle, Rızaiye, İcadiye ve Rüstempaşa mahallerinde ada bazlı bir kentsel dönüşüm tasarlanmıştı.

Yapılacak şey şuydu. Dört bir etrafından yol geçen bir adadaki binalar tümüyle yıkılarak kat sayıları artırılmak ve blok nizam olmak üzere bina yapılacaktı. Somutlaştıralım. Bir adada da beşer katlı 35 bina, 170 bağımsız bölüm var diyelim. Bu adaya 8 kat imar verilince müteahhitler de kat malikleriyle görüşüp bu binaları yıkarak cadde ve sokakları genişletip, inşaat alanının tümünün altını kapalı otopark, üst alana da yeşil alan, çocuk parkı ve diğer sosyal donatılarla birlikte birbirinde çok yakın olmayan bloklar halinde konut yapacaktı.

Bu plan belki çok ideal ve mükemmeldi ama kabul etmek gerekir ki uygulanma şansı bir ay öncesine kadar neredeyse sıfırdı. Zira çok sayıda kat malikini bir araya getirip anlaşmaya varmak ve herkesi menün edecek bir paylaşım yapmak gerçekten zordu.

Ancak 24 Ocak depremiyle birlikte her şey değişti. Dünün kentsel dönüşün karşıtları şimdi herkesten önce istiyor evlerinin yıkılıp yenisinin yapılmasını.

Ada bazlı imar, şehrin bir “lojman kent” görünüm ve soğukluğundan kurtaracak bir planlamaydı. Depremle birlikte bu planın hayata geçirilme imkân ve ihtimali en üst seviyeye çıkmışken, yeniden bitişik nizam gibi klasik imara dönülmesi erken ve acele verilmiş bir karar olarak görülüyor. Keşke bir kurumuzun ada bazlı kentsel dönüşüme örnek teşkil edecek bir örnek uygulamayı yapsa da şehir nasıl farklı bir nefes alıyor herkes görse.

Nailbey Mahallesi bu açıdan çok müsait bir durum arzediyor. En çok eski ve ağır hasarlı olan bir adanın ada bazlı ve blok sistemiyle dönüştürülmesi örneği şehrimiz yöneticilerinin ajandasında olsun ve yapılması niçin gayret gösterilsin.

Uygulaması kolay diye bu şehri yine eski imara mahkûm etmeyelim. İmar planı yapan şehir plancıları halkın ve şehrin beklentilerinin ardasından değil, gelecek on yılların vizyonuyla düşünmeleri gerekiyor. Aceleye gerek yok. Paniğe hiç gerek yok. Kırk kez ölçüp bir kez biçmek gerek. Kaldı ki biçilen ve yanlış da olsa mahalli deyimle “heçe çıkan” bir elbise değil, koca bir şehir olur.

Hani sıklıkla konuşuluyor ya bu günlerde eskilerin hataları. İşte yarınlarda da sizin hatalarınız ve yanlışlarınızın konuşulmasını istemiyorsanız, dahası hayırla yâd edilmek isteniyorsanız, idareciler sizlerden acilen planlar istese de sizler em güzeli için kafa yorun. Ama bunu yaparken günümüz ihtiyacı ve beklentilerine göre değil 2050-2060’lı yılların ihtiyaçlarına göre hareket edin.

Örneğin şehrin en büyük sorunu olan otopark sorunu çözmek için bir fırsat bilin bu imar planını. Parklarda oynamak isteyen çocukları düşünün. Emeklilerimizi düşünün. Gençlerimizin spor yapma ihtiyaçlarını düşünün. Yürüyüş alanlarını, bisiklet yollarını düşünün.

Düşünün işte, bu sizin göreviniz. Ama lütfen büyük düşünün. Bilin ki sizin kararınız ya bu şehri daha da köreltecek ya da geleceğini aydınlık kılacak. Haydi, kolay gelsin…