Manuel Terapi İle Ağrılardan Kurtulmak Mümkün

Nisa Yılmaz/ Günlük hayatı olumsuz etkileyen eklem ağrılarını ortadan kaldırmak ve yaşam kalitesini artırmak için uygulanan manuel terapi hakkında açıklamada bulunan Fizyoterapist Atilla Eraydın, 'Manuel terapi ile bel ve boyun ağrılarında yüzde 80'lere varan başarı sağlıyoruz.' dedi.

Manuel Terapi İle Ağrılardan Kurtulmak Mümkün
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Fizyoterapist Atilla Eraydın manuel terapinin tanımını şöyle yapıyor: “Manuel terapi, bir fiziksel tedavi yöntemi. Fizyoterapistler tarafından tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak, gereksiz ameliyatları önlemek ve yaşam kalitesini artırmak üzere tüm kas iskelet sistemi üzerine uygulanıyor. Vücutta meydana gelen mekanik bozuklukları eski haline getirmek için uyguladığımız çeşitli yöntemler içeren bir terapi biçimi. Boyun ve bel fıtığı en çok terapi yaptığımız bölgeler. Diz, kalça, dirsek, omuz, ayak ve el bileği, kırık sonrası rehabilitasyon, bel ve boyun rahatsızlıklarında oldukça etkili. Yüzde 70-80’lere varan oranda bir tedavi başarısı sağlıyoruz. En temel prensibimiz doktor tanısının konulmuş olması. Doktor teşhisi olmayan hiçbir hastaya müdahale etmiyoruz. Özellikle fıtık problemi olan hastalarda ameliyat dendiği takdirde müdahale etmemeye özen gösteriyoruz. Bu nedenle manuel terapi için ön muayene yaparak uygulayacağımız tedaviye karar veriyoruz.”

 

“Bel ve Boyun Fıtığı Yanlış Anlaşılabiliyor”

Bel ve boyunda meydana gelen ağrıların yanlış anlaşılabileceğine değinen Eraydın; “Halkın en çok muzdarip olduğu konu, bel ve boyun fıtığı. Bel ve boyun fıtığı olan hastaların çoğunda bu bölgelerde ağrı oluşmuyor. Doktorların hastaları ameliyata yönlendirmesinin sebebi ise ciddi bir hastalık olması. Bel fıtığının devamında kişi felç olabilir veya uzuv kaybı yaşayabilir. Bu yüzde 3’lük bir ihtimal olsa bile doktor bunu ortadan kaldırmaya çalışma yoluna gider. Fakat birçok hastanın problemi bel fıtığı değil, bel fıtığına bağlı oluşmuş mekanik bozukluklar. Kalça-eklem problemleri oluşmuş olabiliyor ya da kas gerginliklerinde farklılaşma olduğu için Siyatelji tanısı konmuş olabiliyor. En sık yaşanan problemler ise otururken ve kalkarken kilitlenme ya da ağrılı bir süreçle kendini gösteriyor. Bazen bel fıtığı yanlış da anlaşılabiliyor. Örneğin hasta, ‘belim ağrıyor, merdiven çıkamıyorum’ diyor. Burada ağrı belde değil, kalçada meydana geliyor.” dedi.

 

“Manuel Terapi İle Yüzde 100 Sonuç Alabilmek Mümkün”

Eraydın; “Manuel terapide tedavi süresi, 1 seans olabildiği gibi 3 seans ya da daha uzun sürebiliyor. Bu tedavilerde başarı şansı yüzde 70- 80, hatta 90'lara varabiliyor. Vücut yapısında ciddi bozulmalar yoksa tedavide yüzde 100 sonuç alabiliyoruz. Ciddi bozulmalar meydana gelmişse, cerrahi işlem gerektirdiğinden doktora yönlendiriyoruz.”

 

“Manuel Terapi Masajla Karıştırılmamalı”

Manuel terapinin bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyen Eraydın, bu nedenle masajla arasında önemli farkların olduğunu söyledi. Eraydın; ”Masaj ve manuel terapi arasındaki farklara değinen Eraydın, “Manuel terapinin içerisinde bir masaj uygulaması var ama bu masaj, kişiyi rahatlatmaya yönelik değil, tedavi etmeye yönelik yapılıyor. Manuel terapi sadece bölge odaklı olduğu için zamanlama olarak da kısa sürüyor. Masaj ise daha fazla vakit alıyor. Manipülasyonlar, mobilizasyonlar ve tetik nokta tedavileri yapılıyor. Gerekirse mesleki bir masaj uygulaması yapılıyor. Fakat bu tedavinin klasik masajla bir bağlantısı yok.”

 

 

“Başarılı Bir Tedavide Doğru Teşhis Önemli”

Eraydın; “Doğru teşhis, doğru tedai için önemli. Yanlış teşhisle uygulanacak tedavilerde olumlu sonuç alınamıyor. İlaç tedavisi ve fizik tedavisi alıyorsunuz ama bir fayda göremiyorsunuz. Bu nedenle iyileşme söz konusu olmuyor. Devamında da insanlar doğru tedaviyi bulmak için bizlere geliyor. İlk seanstan sonra hastalar olumlu sonuç gördüğü için tedaviye daha ılımlı bakmaya başlıyor. Tedaviden olumlu sonuç alıp, güvenince daha fazla talep gelmeye başlıyor.”

 

“Tedaviden Sonra Egzersizlere Devam Edilmeli”

Tedaviden etkili sonuç alabilmek için egzersizlere düzenli olarak devam edilmesi gerektiğini söyleyen Eraydın; “Doğu’da ‘kırık ve çıkıkçı’ kültürü var. İnsanların bu tarz yöntemlere güvenmemesi gerekiyor.  Geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabileceğini göz önüne almalı. İnsan omurgası hassas olduğu için doğru müdahale edilmediği takdirde felç kalma riski artıyor. Bu uygulamaların yapılması da yasal değil artık. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda bel ve boyun fıtığı doğru tedavi ile 2-8 ay aralığında kendi kendini onarabiliyor. Bunun ön şartları var tabii. Kaliteli bir tedavi ve fıtığa sebep veren oluşumların düzeltilmesi gerekiyor. Kişinin belli bir süre egzersiz yapması ve hayatına adapte etmesiyle fıtık normalize olmaya başlıyor.” dedi.