FEMİNİZM DALGASI 'LAS TESİS'

FEMİNİZM DALGASI 'LAS TESİS'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Şili'de başlayan ve ardından dünyaya yayılan; kadınların dans eşliğinde protestosu olan "Las Tesis" ülkemize de sıçramış. Las Tesisli protesto için İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplanan bir grup kadın, "her gün cinayet, erkeği koruyan adalet, sebebi fobi, nefret, tecavüzcü sensin, suçlu polisler, suçlu yargıçlar, suçlu aranızda, devlet farkında, bir kişi daha eksilmeyeceğiz” gibi sloganlarla kadına yönelik şiddeti protesto ediyorlar.

 Kadın cinayetlerinin her geçen gün artış göstermesi kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda gerekli adımların atılması gerekliliğinin önemini ortaya koyuyor koymasına da feminizm dalgasıyla dünyaya sıçrayan danslı protestoyla çözülür mü? dünyanın bu ortak sorunu farkına varmak gerekir evvela.

Las Testisli gösterilerin beden ve kültür tüketimi olduğu; atılan sloganların ise amacın çok ötesinde olup asıl meselemiz olan şiddet olgusunu ortadan kaldırmaya yönelik olmadığı da gün gibi ortada. Ülkemizin ne yazık ki kapanamayan yarası olan kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi, kadının korunması ve güçlenmesi nedeniyle İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe gireli bir hayli zaman oldu. Demek ki kadın derneklerinin ve özellikle de KADEM’in ısrarla sahip çıktığı İstanbul Sözleşmesi de cinayetlere ve şiddete engel olamadı.

Bu kapsamda kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması, kadınlarla erkekler arasında eşitliğin yaygınlaştırılması ve bu amaçlar için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlanması amaçları ile yürürlüğe geçen sözleşmenin yeterli gelmediği, sorunu tıkadığı yaşanan son cinayet haberleriyle de gün gibi ortada.

Bu konuda bir şeyler yanlış yapılıyor ya da doğru diye yapılanlar sorunun çözümüne derman olamıyor.  Sanki her şeyin temelinde bozulan ruh yapımız ve bunu destekleyen psikolojik sıkıntılarımız var. Ordu’da canavarca hislerle Ceren Özdemir'i öldüren katil Özgür Arduç’un savcılık tarafından açıklanan iddianamesindeki ifadeleri hepimiz ama özellikle eğitimciler, psikologlar, aile danışmanları ve özellikle yöneticilerimiz bir kez daha okusunlar.