EBRU SANATI İNSAN RUHUNU DİNLENDİRİYOR

BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Farsça kelime anlamını suyun yüzü olarak çevirebileceğimiz ebru sanatı belki de sırlar aleminin güzelliklerini önümüze sunan yegane sanat.

EBRU SANATI İNSAN RUHUNU DİNLENDİRİYOR
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yoğunlaştırılmış suyun üzerinde yüzdürülen doğal boyalar, bu hallerinde şekillenip kağıda aktarılıyorlar. Peki, ortaya çıkan eser ne anlam taşıyor ve bize ne anlatmaya çalışıyor? Haydi, gelin birlikte ebru sanatının ruhani derinliklerinde bir yolculuğa çıkalım.Bu yolculukta ebru sanatının merhalelerini ve nasıl yapıldığını ebru hocası Nazan FIRAT bizlere anlattı,

 

  Ebru nasıl bir sanattır sizden öğrenelim;

Ebru Sanatı Geleneksel Türk El Sanatlarımızdan suyun üzerine resim yapma sanatımızdır. Özbekistan'ın Buhara şehrinden ipek yolu üzerinden Anadolu'ya geldiği bilinir. Osmanlı döneminde Ebru Sanatını çok fazla yapan kişi varmış, fakat Osmanlı'dan sonra bir duraklama dönemine geçilmiş savaşlar, açlık, kıtlık baş gösterince insanlar aş, iş peşine düşmüş. O yüzden Ebru'ya ilgi biraz daha azalmış. Şuanda Ebru Sanatı altın dönemini yaşıyor diyebiliriz. Eskiden Osmanlı Döneminde yine çeksenetler ebru desenlerinin üzerinde yazılırmış. Şu andaki çek ve senetlerin üzerindeki karışık desenlerinde oradan geldiği bilinir. Tahribatı önlemek açısından ebru kağıtların üzerinde çek-senet işlemleri yapılırmış. Ebru tektir, tekrarlanamaz o açıdan kıymetli kağıtlarda da bu sanat işlenirmiş.

Daha sonra Türkiye'de Hat –Hattat atölyelerinin ve ustalarının çoğalmasıyla birlikte ebru sanatında gelişmeler meydana gelmiş. Hattın altındaki kağıt zemin ebrulu ve ebrulu kağıdın üzerine hat çalışmasını yaptıklarından dolayı gittikçe artmış, şuanda da ilgi büyük olduğu için altın dönemini yaşıyor.

Altın dönemini yaşaması bir sanatın sahip çıkmakla da ilişkili  diye düşünüyorum. Peki sahip çıkabiliyor muyuz?

Ebru için, nereye gidilirse gidilsin Türk Sanatı denilir. Ebru da bunu kaptırmamışız, sahip çıkmak isteyenler olmuş ama uygulayarak kendilerine namzettirmeye çalışanlar olmuş ama ödün vermemiş sahip çıkmışız. Dolayısıyla Türk ebrusu olarak da  bilinir.

 Dediniz ki kurumlardan da bu sanata karşı talep var. Ebrunun nasıl bir etkisi var ki  cezaevi, ruh sağlığı gibi kurumlarda kalan insanlarımıza olumlu etkisi oluyor. Kısaca ebru bize sabrı öğretiyor, el becerilerimizi geliştirdiğini biliyoruz ama bunların dışında hangi duyguları yüklüyor?

Ebrunun terapi özelliği çok fazla olduğu için özellikle huzurevi, cezaevi, toplum ruh sağlığı merkezlerinde kurslarımızı açıyoruz. HEM bünyesinde zaten kurslarımız var. Kurumlar tarafından da istekler geliyor.

İşe başladığımızda herkesçe sabretmenin önemini bilerek başlarız. Biz kursiyerlerimizde tahammülsüzlüğü gideriyor, sabrı aşılıyoruz. Olumsuzlukları o teknenin başına geçtiğinde o düşünceleri yok ederek uyguluyor. Bilimsel olarak ta açıklanmış bir şey, suya iyi şeyler söyleyince suyun kimyası birden pozitif değişiyor. Kötü şeyler söylendiğinde de kimyasında negatiflik artıyor. Dolayısıyla suyun başında siz ne kadar olumlu geçerseniz tekne de o şekilde size eserinize olumlu cevap verir. Oluşturulan güzel eser karşısında da kafada bulunan olumsuzlukları atmak mümkün oluyor, bir terapi özelliği katıyor. Bu sanatın başlı başına taşıdığı bir özelliktir. Mikro alemde göremeyeceğimiz değişimler suyun üzerinde dikkatli bakıldığında bir sürü değişiklikler sunuyor size. O yüzden Yaradan'ımızın lütfuyla da ilgisi büyük. Manevi açıdan bambaşka yere götüren bir sanat. Başladığınız andan itibaren herşeyden uzaklaşmış, tamamen kendinizi iyi hissettirmeye götürüyor. Düşünsel açıdan bu özellikleri olmasından dolayı tercih ediliyor.

Ebrunun size hissettirdikleri nelerdir?

Ebru bir yaşam biçimi, tarifi imkansız bir mutluluk. Ebru; dili, dini, rengi, görüşü ne olursa olsun, insanlar arası kurulan bir sevgi köprüsü. Ebru, büyülü bir atmosfer yaratan, dünyada tuvali su olan tek resim sanatı .Her şeyden öte ebru, suya yazılan bir aşk hikayesidir.

 

Ebru öğrenme yolculuğunun aynı zamanda tasavvufi bir yolculuk olduğunu söylenir. Usta – çırak ilişkisi neden bu kadar önemlidir? Ebru öğrenmek isteyen kişileri ruhsal anlamda nasıl bir yolculuk beklemektedir?

 Usta-çırak ilişkisi, hayatın her alanında geçerlidir. Çocuklukta başlar. Çocuk annesini örnek alır, ilk ustası annesi olur. Nasıl oturulur, nasıl konuşulur, nasıl kaşık tutar… Sonra öğretmeni ustası olur, sonra arkadaşları…

Yunus Emre’nin;

“Her dem yeniden doğarız

Kim bundan usanır.”

diye bir beyti var. Onun da ifade ettiği gibi, tasavvuf anlayışında sürekli yaratılış söz konusudur. Ebru sanatını da, bunun en belirgin örneği olarak gösterebiliriz. Diğer sanatlarda, yeniden yaradılış, çok gözle görülür değildir. Ebru sanatında bir yaptığınızın aynısını birebir yapmak mümkün değildir. Bu dünyadaki her şey için geçerlidir. Yaradanımız her şeyi tek yaratmıştır. Ebru, tevekkül ve sabrı öğretir. Teknenin başına geçtiğinizde çok beğendiğiniz bir esere bakıp, “Bu çok güzel oldu, bunu ben yaptım. Bir tane daha yapayım.” dediniz, onu tekrar yapma şansınız yok. Çünkü artık, işin içine benlik girmiştir.

Ebru sanatının psikolojik anlamda iyileştirici bir etkisi olduğu bilinmektedir. Öğrencileriniz üzerinde bu iyileştirici etkiyi gözlemlediğiniz oldu mu?

Ebrunun terapi etkisini her sene yeniden gözlemliyorum. Selçuklu döneminde zihinsel ve ruhsal bozukluğu olan insanlar için şifahaneler kurulmuş. Aynı dönemde biz, şifahanelerde bu insanları iyileştirmişiz. Gevher Nesibe’nin yanında 18 gözlü bir şifahane var, bu şifahaneye bir dehliz yapmışlar. Merkezde çaldıkları müzikleri ve su sesini, doğal bir hoparlör görevi gören kanallarla odalara iletmişler. Bir rivayete göre de, ebru sanatımızın da şifa amaçlı kullanıldığı söylenmektedir.

Ebru yaparken, renklerle ve suyla uğraşarak ruhunuzun dinginliği sağlıyorsunuz, kendinizi keşfediyorsunuz. Dertleri dışarıda bırakıp, daha huzurlu ve kendiyle daha barışık ortam bulabiliyorsunuz. O yüzden tam bir terapi sanatı bence ebru.

Teknenin başına geçtiğinizde özellikle hangi renklerle, hangi motifleri çalışmayı seviyorsunuz? Çalışırken dinlemekten keyif aldığınız, renklerle iletişime geçmeniz için size ilham veren sanatçılar var mı?

Ney başta olmak üzere, apayrı bir huzur verir bu müzikler bize. Cam göbeği, mavi, turkuazın tonlarını çok severim ve çok kullanırım.

Motiflerden de, İstanbul Lalesini henüz çok çalışılmamışken keşfetmiştim. İncecik, zarif bir lale. Osmanlı’da tek bir lalenin fiyatının, boğazdaki bir yalının fiyatına eşit olduğu zamanlar olmuş. Hatta bir lale borsası kurulmuş. Ben işte o laleyi çok zarif bulurum. Aslında lalenin doğalı, bizim İstanbul lalesi dediğimiz, çok zarif küçük bir laledir. Padişahların Avrupa’ya hediye etmesi ile yayılmıştır. Viyana Kuşatmasından sonra Viyanalılar, çadırlarımızla birlikte geride kalan lale soğanını, yediğimiz soğan zannedip arka bahçelerine atmışlar. Sonra bu soğanlar, baharda enfes çiçekler açmış. 

Ebru sanatının Türkiye’deki popülaritesi nedir ve bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Ebru Türkiye’deki en popüler sanatlardan biri. Herkes sevgi ile bu sanatı öğrenmek istediklerinden bahsediyor. Birçok özel atölye var. Bir bakıyorsunuz okullarda yapılıyor,bir bakıyorsunuz psikolojik rehabilitasyon için kullanılıyor. Kimi insan için ebru bir sanat dalı, kimisi için ebru bir yaşam tarzı.Ebru Türkiye’de çok sevilen,aranılan,adı çok sık duyulan bir sanat. Her geçen gün kendine değer ve yenilik katan bir sanat...

BOYALARIN SU ÜSTÜNDEKİ SONSUZ DANSI;

Ebru renklerden oluşan boyaların su üstündeki sonsuz dansıdır.Zıtların uyumunda ,ahenginde dönen bu devranda hayatın akışı ve insanın bakışı trafiğinde uyumsuzluk görüntüsü veren durumlarda yorulan insan,bu aldatıcı görüntünün özündeki uyumu açığa çıkaran durum ve ortamlarda rahatlar.Böylece bizler yani ebruyla uğraan kişiler ruhunu görselleştirmiş,çeşitli renklerin sesleriyle ruhunu seslendirmiş olur. 

Ruhani ve dini rahatlama bahşettiği tartışılmaz bu sanatın bu bakış açısı tamamen kişisel olmakla birlikte, dinlendirici ve rehabilite edici etkisi psikologlarca da kanıtlanmıştır.Dünyanın pek çok yerinde insanların zihinlerini dinlendirmek için yaptıkları pek çok terapi söz konusudur. ebru ise eskiden beri Türk uygarlıklarında en etkili terapi yöntemlerinden biri olarak kabul görmektedir. Gönül, zihin ve ruh dinginliğini hedef alan bu terapiler çok yönlü yararlar sağlamaktadır. Ebru sanatının ruha hitap ettiğini, bu sanatı uygulayanlar ile çıkan ebrulara bakanların, insanın özünü keşfetmesi ve maneviyatını güçlendirmesi yolunda ilerleme kaydettiğini daha eski zamanlarda bile anlamış insanoğlu. Bir yandan depresyonda olan veya sinir hastası olan insanlar için yardım aracı olurken bir yandan da ruhsal aydınlanma arayışında olan insanlar için değerli bir hizmet aracı olabiliyor.

 

GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR SANAT

 

Bu ruhani yanı güçlü kağıt süsleme sanatı Osmanlı’dan beri usta çırak usulü ile öğretilmeye devam ediliyor. Sanatçının iradesi olduğu kadar kullanılan malzeme, yöntem, ortam gibi birçok değişkenden de etkilenen bir sanat ebru sanatı. Yapımı emek ve dikkat isteyen bir sanat çünkü tekrarı ya da yapım esnasında bir şey yapıldığı an geri dönüşü olmayan bir sanat.

Geleneksel el sanatlarımızdan olan ebru sanatı yakın zamana kadar kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya idi. Ancak son dönemde süsleme olarak kullanımının artması, farklı devletler tarafından sahiplenilip malzemelerinin üretilmeye başlaması ile tekrar hayata geri dönen bir sanat. Acı bir ironidir ki bizim geleneklerimizden bir sanat olmasına rağmen, korumayı ve sürdürmeyi bilemeyişimizden dolayı başka devletlerce sahiplenilmiş ve malzeme üretiminin bile başka devletlerce yapılıyor oluşudur. 

 

SON OLARAK;

 

Ebru sanatına ulaştığında aslında bu sanatın öyle çok ulaşılmaz olmadığının farkına varılıyor. İçine bir girdikten sonra çıkmak istemiyorsun. Ebru, insan ruhunu dinlendiren ve sabrı öğreten bir sanattır. Yaptıkça, her yaptığınız çalışmanın aslında tam amacına uymadığını fark ediyorsunuz. Ama bıkmıyorsunuz. Sürekli yapmaya çalışıyorsunuz, en güzelini bulana kadar... Tabi ebru sanatı tektir, bir daha aynısını asla çıkaramazsınız. Bir kara kalemde veya bir yağlı boyada aynı eseri çıkarabilirsiniz ama ebru sanatında aynısını çıkarmanız mümkün değil.....