DİLİPAK HALT ETTİ AMA…

AK Parti İl Kadın Kolları Başkanlıkları, Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'ın kadınlara yönelik hakaret içeren köşe yazısı nedeniyle 81 ilde suç duyurusunda bulundu.

DİLİPAK HALT ETTİ AMA…
TAKİP ET Google News ile Takip Et

AK Parti Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam, basın açıklamasında sert ifadelere yer vererek Ak Partinin kadınlara verdiği değeri anlattı.

Kadınlara yönelik ayrımcılık ırkçılıktan beterdir diyen AK Parti Genel Başkanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın en büyük kadın örgütünü kurmuştur. AK Parti kadına şiddetle mücadele bugüne kadar çok önemli düzenlemeleri hayata geçirmiştir ifadesini kullanan Çam, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ak kadın hareketi asla bir feminist hareket değildir. Ak kadınlar hiç kimse tarafından, AK Partili, AKP'li gibi ayrıştırılamaz. Ak kadınlar dürüst, ahlaklı, vatanseverlerden oluşmaktadır. Hiç kimse küfürle kadınlarımızın namusuna dil uzatamaz.

Sözde bizimle birlikte siyasi hareketin içindeymiş gibi görünen gazeteci ve sosyal medya fenomenlerinin karşısında asla susmadık, susmayacağız. Kadınlarımıza yönelik ağır hakaretli içerik, artık teşkilatımızda bardağı taşıran son damla olmuştur. Genel merkezimiz, köşe yazarı Abdurrahman Dilipak’ın, AK Partili kadınlara dönük hakaret ve çirkin yakıştırmaları nedeniyle yargıya başvurmuştur."

Bu talimat gereği Elazığ ile birlikte 81 ilinin Kadın Kolları Başkanları yazar Abdurrrahman Dilipak’ın köşe yazısında kullandığı bazı ağır kelime ve ithamlar hakkında suç duyurusunda bulundular.

Abdurrahman Dilipak, milli görüş hareketinin idol isim ve yazarlarından biri olmasına rağmen tabanın içine çok da sinmeyen bir yapı ve karakteri vardı. Farklı olmak ve aykırı durmak adına geçmişte de farklı görüşlerle ortaya çıktığı hatta nasıl oluyor ve ne gibi bir ilişki oluyorsa dönemin ordu komutanlarından bir olan Erol Özkasnak’ın 28 şubat’a verdiği destekten dolayı şükran plaketi almış ve bunu da bizzat kendisi yayınlayarak derin ilişkilerini ortaya koymuştu.

Dilipak, aslında bizzat kendi isteği ve arzusuyla değil ama Ak Parti’yi zora sokmak için gündemde olan İstanbul Sözleşmesi’ne de balıklama atlamış ve yine her ne kadar kendisi özür dileyip pişmanlığını dile getirse de birlikle yol yürüdüğü kadınlarımıza karşı edep sınırlarını aşan kelimeler kullanmakta bir beis görmemişti.

Aslında Dilipak, bunu bile bile yapmıştı. Gündeme gelmenin, konuşuluyor olmanın hazzı ve kalemin şehvetine kapılmak, kadınlara ağır söylemekten daha ağır basmıştı.

İstanbul Sözleşmesi elbette kutsal metin değildir ve tartışılabilir. Artısı ve eksisi olabilir. Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan kabinedeki ilgili bakanlıklara bu konunun çalışılması ve ortak bir zeminde buluşulması talimatını vermişti.

Sorunlu bir konuda Dilipak’ın haddini ve edebini aşması ne kadar yanlışsa, Ak Parti kadın kollarının bunu hukuki bir dava haline getirmesi de o kadar yanlıştır. Her ne kadar Dilipak haddi ve çizmeyi aşmışsa da bunun yeri mahkeme olmamalıydı. Dilipak, aslında dilinin ve kalbinin kirliliği ortaya koymuştu ve kamuoyunun vicdanına terkedilerek ademe mahkum edilmeliydi.

Tam olarak Dilipak gibi düşünmese de İstanbul Sözleşmesine karşı duran ve bunu bilimsel temellerde eleştiren çok sayıda bilim adamı ve yazar da var. Ve bu kesim Ak Partinin ana omurgasını oluşturan ve hep sadakatle misyona destek veren samimi  insanlardır.

Dilipak gibi zaten gündemde olma şehvetinin esiri olan bir yazar için tabanı küstürmek de doğru olmadı gibi. Ve sanki Dilipak’ın nezdinde İstanbul Sözleşmesine karşı olan tüm parti tabanıyla da mahkemelik olunmuş gibi bir hal ve durum çıktı ortaya.

Bakalım bu tartışma nasıl ve ne şekilde sonlandırılacak. Bizler dün Hakimiyet’e Göre köşemizde Anadolu insanının duyguları ve tekliflerini ilgililere  sunduk ve bir yol haritası önerdik. İnşallah tüm tarafların ve görüşlerin etraflıca konuşulacağı bir çalıştay düzenlenir de herkesi memnun ve mutlu edecek bir aile sözleşmesi doğar. Bekliyoruz.