ÇOBAN DEYİP GEÇMEYİN!!!

BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Çobanlık kadim bir meslek, hem de peygamberler mesleği. Coğrafyacılara göre yaylacılık faaliyeti, zoologlara göre hayvan yetiştiriciliği, sosyologlara göre bir hayat tarzı, tarihçilere göre göçebelik, siyasetnamelerde ise idarecilikti.

ÇOBAN DEYİP GEÇMEYİN!!!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Son günlerde çobanlığa bir de “sürü yöneticisi” payesi yakıştırılınca değerler tartışması başladı. Tartışma devam ederken biz de daha önemli bir soruyu gündeme aldık: “Gelenekteki çobanın hayat tarzı, kültürü, tecrübeleri ve kazançları geleceğe taşınabilecek mi?”

Dünya’nın her yerinde coğrafi şartlara ve şekillere göre hayvan tercih ediliyor.

Coğrafyacılar, Türkiye arazisinin engebeli ve dağlık olduğundan, küçükbaş hayvancılığının daha uygun olduğunu söylüyorlar. Küçükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ise çobanlara bağlı. Çobanlar neden mi önemli, çünkü Anadolu’da kadim bir meslek ve tarihi bir geçmişe sahip. Elinde değneği, sırtında kepeneği ile dağları mesken tutmuş, dünyayı bir kıl çadıra sığdırmış, meraların ve ormanların yüzyıllardır gönüllü bekçiliğini yapmış çobanlar. Her ne kadar modern tarım ve hayvancılık tabirleri arasına sıkışsa da çobanların modası asla geçmeyecek. İşte Afganistanlı Çoban

BEYTULLAH MESUD ile keyifli röportajımız;

Beytullah Mesud ''çobanın gözünden dünya'' ile başlayalım söyleşimize;

Çobanlık, 6.000 yıl önce başlayan en eski mesleklerden biridir. Çobanlık bir meslek olarak günümüze kadar geldi. Lakin şimdilerde sürü yöneticisi olarak adlandırması çobanın mana genişliğini daralttı. Çobanlık yüzyıllardır bir peygamber mesleği olarak

yapıldı. Hemen hemen bütün peygamberler de çobanlık yapmıştır. Çobanlık mesleğine başka bir gözle bakılıyor.. Bizler bilinçli olmalıyız. Sürü yöneticisi adı altında kurslar veriliyor ama yetersiz.. Türkiye'nin hemen hemen her tarafında bu sorun var bence...

Ben Afganistan dan geldim. Ailem orada.. Burada çalışma imkanı buldum çok şükür... Türkçemi ilerletmeye çalışıyorum.. Aileme destek olmaya çalışıyorum.300 hayvanlık sürüye bakıyorum.

Türkiye'de eğitim düzeyi düşük olan insanlara çoban diyorlar. Avrupa'da ise bu tam tersi. Tam eğitilmiş hatta ve hatta bir veteriner kadar yetişmiş insanlar çobanlık yapıyorlar...Bu durum bizleri çok üzüyor...

Sürü yöneticiliği ile yeni çobanlar yetiştirilmeye çalışılıyor, sizce mümkün mü?

Çoban sürüsünü başkasına emanet etmez. Sürü yöneticiliği, birkaç sürüye bakan çobanlara yönelik düzenlenmiş, daha çok ticari amaçlı bir sertifika olarak görülebilir. Bu göçerlerin hayatına uymuyor. Ancak köylerde sürüler birleştiriliyor, başına bir çoban gerekiyor, bu duruma daha uygun. Sürü yöneticiliği sertifikasını, herkes alabilir. Ancak bu çoban olduğu anlamına gelmez.

İnsanlar şehirde asgari ücrete 800-900 liraya çalışıyor yine de çobanlığı tercih etmiyor. İnsanlar niye çobanlık yapmak istemiyorlar?

Mesele çobanlık yapamamaktan ziyade daha çok sorumluluk almayı istememekle alakalı. Çünkü 200-300 hayvanlı bir sürünün mesuliyetini almak kolay değil. Çobanlık 7-15 yaş arasında tecrübe ve gözlem ile öğrenilen bir meslek. Sürüyü tanımadan ona çobanlık yapmak zor ve hayvanların kaybı durumunda ‘sahibine nasıl hesap vereceğim’ sorusu insanları düşündürüyor. Çoban sadece hayvan yetiştiriciliği olarak görülmemeli, çoban sürünün her şeyine hâkim bir kumandan gibi düşünülmeli. Ben mesela hayvan otlatmanın inceliklerini, halk veterinerliğini, dağ kahvesinin tadını iyi bilirim. Hiçbir çoban, sürüsüne aynı çanı takmaz biliyor musunuz? Eğer takarsa hep aynı sesi, yalnız davulu, yalnız sazı dinler durmadan. Değişik değişik çanları takar ki, aynı anda bütün sesleri dinlesin; sazı, kemanı, davulu, kavalı.. İşte böylece çan cümbüşü, çan orkestrası oluştururuz kendimize

Biraz abartıyor muyuz, neticede koyun ve keçiden bahsediyoruz?

Hayır abartmıyoruz. Her şartta sürüme hakim olmak zorundayım.. Çekirdekten yetişen bir çobanın beş duyu hâkimiyeti çok iyi gelişmiştir. Hayvan isimleri bir yana 1000 keçilik bir sürünün takibini yapabilir. Hatta bir kurt saldırısı sırasında keçinin bağırmasından onun hangi keçi olduğunu tahmin edebiliyoruz. Düşünün, çocuk 7-8 yaşında çobanın yanında sürü otlatmaya gidiyor. Babası bir şey söylüyor aklında kalıyor, sürüdeki hayvanların hareketlerini de devamlı gözlemliyor. Geçmişte yaşanılan olaylardan, hikâyelerden duydukları da bir hafıza oluşturuyor. Öğrendiği ve gördüğü şeyi hemen her gün uygulayabiliyor. Üst üste biriken bu bilgi sayesinde çobanlık eğitimini farkında olmadan almış oluyor. 15 yaşına geldiğinde bir sürüyü tek başına idare edebilecek duruma geliyor. Yörükler veya göçerler sürüyü idare edemeyene iş mi verilir, devlet mi teslim edilir derler. Bu durumda 15 yaşında bir genç bunu yerine getirmiş olabiliyor. Bu arada ben de 22 yaşıma girdim...

Çobanlığa bu kadar erken başlayan birinin eğitim hayatı ne oluyor?

Aileler göçe çıktıkları zaman bırakacak yerleri olmadığından çocuklarını okuldan alıyorlar. Çoban sadece keçi koyun gütmüyor, hayvan yetiştirmiyor. Elinde değneği, sırtında kepeneği, kıl çadırıyla, belinde azık çıkını, önünde keçisi ve koyunu ile en önemlisi ayağı toprağa değen mütevazı bir hayat tarzını temsil ediyor.Devamlı göç etmekle dünyanın faniliğini bu halleriyle belki de en iyi bizler anlatıyoruz. En azından soğuk ve sert bir kış gecesinde, ateş kenarında yastığa baş koyduğunda sürünün halini düşünen mesuliyet hissini her an omuzlarımızda hissediyoruz. Çobanlık göçüp giden, geleceği olmayan bir meslek değil, bir hayat tarzı. Çünkü, bizler stres kelimesinden gayet uzakta yaşıyoruz.. Mütevazı bir hayat tarzımız var..

Sürü yöneticisi kimdir ? sorusunun yanıtı hiç de zor değildir. Koyun ve keçi sürüsünü  güdecek olan çobanlara Sürü yöneticisi denmektedir.

Çoban bulmak küçükbaş hayvancılık sektöründeki işletmelerin zorlandığı ve darboğaz yaşadığı bir konu. Devlet küçükbaş işletmelerin bu sorununa çözüm bulmak amacıyla ilk kez 2014 yılında başlattığı sürü yöneticisi desteği ile küçükbaş sektöründe yeni bir uygulamaya geçti. Artık işletmelerin çoban bulma ve istihdamında zorluk yaşamayacağı yeni bir döneme geçilmiştir. Peki nedir bu çoban desteği anlatayım...

Adı üzerinde sürü olarak bakılan koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanları yönetecek, otlatmaya götürecek gerekirse sağlıkları ile ilgilenecek, doğum yaptıracak kısaca küçükbaş hayvanların bakımında her türlü hizmeti verecek kişi olan çobana yani sürü yöneticisine devlet yaptığı tüm  bu işler için hayvan sahiplerine destek verecek, yetkili kişilerde çobanların maaş ödemelerinde hiçbir kısıtlamaya gitmeden ay başında gerekli ödemeyi yapabilecek ve çobanların SGK primlerinin yatırılması zorunluluğu  getirilerek sigortalı olarak çobanlık yapma imkanına sahip olacaklardır.

Çoban denilince aklımıza gelen yukarıda saydığımız bütün işleri yapacak olan kişinin elbetteki işi zor. Bunun için devlet TZOB, İşkur ve TÜDKİYE işbirliğince hazırlanan ve yürütülen eğitimler vermekte. Artık istihdamın yaygınlaştığı alan olan bu sektörde verilen eğitimlerle katılımcılara çobanlıkla ilgili bilinmesi gereken bütün konularda eğitim verilmekte ve katılımcı sayısı her geçen gün artmakta. 2014 yılından itibaren başlatılan ve yürütülen eğitimlere isteklilerin katılması küçükbaş hayvancılıkla uğraşan işletmelerin yüzünü güldürmektedir. Eğitim alan kişilerin yapacakları iş ile ilgili bütün ayrıntıları bilerek iş başı yapması koyun keçilerin emanet edebilecekleri işi bilen kişilerin istihdam edilmesi günümüz şartlarında herkesin yapabileceği bir iş olmayan çobanlık işini yükselişe geçirmekte. Yani zor olan işimiz günden güne kolaylaşmakta..

Bizim mesleğimiz güzel bir meslektir. Peygamber Efendimizin mesleğidir. Aynı zamanda bu meslek bize antrenman oluyor. Sağlık açısında da iyiyiz. Her iş gibi bu iş de sabır istiyor. Sabır her şeyden daha iyidir. Çünkü koyun yaramaz bir hayvandır. Bu mesleğinin en güzel vakti bahardır. Çünkü kuzular doğuyor, koyunların sütü var, peynir yapıp satıyoruz... Bu arada onların sesleri herşeye değer...

Sabahın erken saatlerinde koyunları alıp çıkıyorum.. “Biz sabah 07.00'de koyunlara saman veriyoruz. Saat 09.00 gibi otlatmaya bırakıyoruz.. Saat 17.00 ila 18.00 sıralarında da koyunları kuzuların yanına bırakıyoruz. Koyunlardan süt alınmasının ardından samanlarını verip ağıla bırakıyoruz. Kışın çobanlık zordur. Kışın koyunlar genelde ağıldadır. Yemi olsun, samanı olsun koyunlara fazla bakamıyoruz. Ayrıca buğday ve arpa fiyatı da yükseldi. Arpa, yem ve saman fiyatlarının yükselmesi nedeniyle kimse hayvancılığa yönelmiyor. Çünkü koyun bakması zordur ve herkes yapamıyor. Onun için devlet küçükbaş hayvancılığa desteği artırmalı..

Ben öğlene kadar koyunlara bakıyorum. Yemek ve suyumu yanıma alıyorum. Hayvanlarımızı seviyoruz. Bazılarına isim de koymuşum. Onları isimleriyle çağırdığımda hemen yanıma geliyorlar. Aynı zamanda koyunların yününden de istifade ediyoruz. Mayıs ayında koyunları kırpıyoruz. Elde ettiğimiz yünü ise eve lazımsa evde kullanıyoruz, eve lazım değil ise eş-dosta veriyor ya da satıyoruz.

Son olarak; Mesleğimiz sabır isteyen bir iş...

Çobanlık mesleği, herkesin yapamayacağı kadar zor ve herkese nasip olmayacak kadar değerli bir meslek. İnsana sabrı, kazancının kıymetini, doğayı, bitkileri ve hayvanları sevmeyi öğretir.

Çoban hep yalnız adamdır ben de yalnızım, en önce ailesinin değerini öğrenir bende öğrendim hem de çok.. Özlem dolu, çile dolu bir hayat yaşar. Ana babasını, köyünü; evli barklıysa eşini ve çocuklarını özler. Türkülerimde bile hep sıla hasreti var.

İnancımızda, kültürümüzde de müstesna bir yeri vardır. Peygamber mesleği deriz ya bu yüzden.

Gece gündüz sürünün başında olmak, kurt saldırısı başta olmak üzere sürüme zarar verebilecek tehlikelere karşı tetikte olmak durumundayım. Böyle durumlarda tek yardımcım ve dostum çoban köpeğimdir. Deneyimli bir çoban ilk iş olarak kendisine sadakatle bağlı, güçlü kuvvetli bir ‘Kangal Köpeği’ temin etmeye bakar. Bu çok önemli.. Özellikle geceleri, iyi bir Kangal’a sahip olmak bir şanstır gerçekten. Yine benim en değerli yardımcılarımdan bir diğeri de saydığım demirbaşları her gün sırtında taşıyan eşeğimdir....