'Alzheimer Ciddiye Alınmalı'

Nisa Yılmaz/ Alzheimer hastalığının ortaya çıkışı, süreci ve günlük hayatı nasıl etkilediğine dair soruları yanıtlayan Gerontolog (Yaşlılık ve Yaşlanma Bilimi Uzmanı) Ercan Tunç, Alzheimer hakkında dikkat edilmesi gereken tüm noktaları ayrıntılarıyla anlattı.

'Alzheimer Ciddiye Alınmalı'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Öncelikle sizi tanıyalım…

Elazığ lisesinden 2009 yılında mezun oldum. Aynı yıl içerisinde Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji (Yaşlılık ve Yaşlanma Bilimi) Bölümü’nü kazanarak, 2014 yılında mezun oldum. Türkiye’nin Gerontoloji alanından mezun olan ilk öğrencilerinden biriyim. Elazığ’da bu alandan mezun olan başka bir meslektaşım bulunmuyor henüz. Engelli bakım merkezlerinde uzun bir dönem çalışmalarım da oldu. Hayat Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi alanında yüksek lisans yapmak üzere Bartın Üniversitesi’nde yüksek lisans yapamaya devam ediyorum. Bartın’da Halk Eğitim Merkezi bünyesinde kurs açtım. Birçok etkinlik ve dergi yazısı sunarak, Alzheimer için farkındalık artıracak faaliyetler düzenledim. Son olarak 9. Ulusal Yaşlılık Kongresi’nde Elazığ, Malatya ve Tunceli ilindeki huzurevleri ve bakım evlerinin profil değerlendirmesi konulu bir sunum yaptım.

 

Alzheimer nedir, nasıl fark edilir?

Alzheimer hastalığı bir demans türü. Alzheimer diğer demans türleri arasında en sık görülen türü olması sebebi ile halk arasında da sıkça bilinendir. Bu nedenle öncelikle demans hastalığının tanımlanmasını faydalı buluyorum. Farklı tanımlamalar söz konusudur ancak tanımlarda birbirleri ile paralel özellik gösteriyor. Örneğin Melesie ve Dinsa, Bellek, dil, görsel işleme, problem çözme becerileri ve bağımsız olarak yaşla ilgili ilerleyici bir şekilde gelişen bir bozulma şekli. Dünya Sağlık Örgütü ise demansı tanımlarken; demans sonradan oluşan, hafıza dahil, yüksek beyin fonksiyonlarının arzulanması ve duyusal-motorik yeteneklerinin kaybolması olarak tanımlamaktadır. Alzheimer hastalığında ise belirtilen değişimler görülür ve bireyin günlük yaşam aktivitelerini, yaşam kalitesini, sevk alarak yaptığı işlerden geri çekilmesi gibi daha birçok farklı durumlarla ilk bulgularını bire üzerinde gösterir.

 

Görülme sıklığı nedir?

Alzheimer hastalığının görülmesi sıklığını ortaya koymak için boylamsal araştırmalara ihtiyaç vardır. Türkiye’de maalesef boylamsal araştırma türleri oldukça azdır. Ancak Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail TUFAN’ın öncülüğünde yürütülmekte olan GeroAtlas araştırması kapsamında Alzheimer hastalığına dair Türkiye’de 65 yaş ve üzeri yaşlılarda görülme sıklığını illere göre farklı oranlarda olduğunu tespit etmiştir. Türkiye’de 65 yaş ve üzerinde Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yüzde 5.2 oranındadır. Türkiye’nin Alzheimer görülme sıklığı en fazla yüzde 7.8 oranı ile Şanlıurfa ilimizde olduğu görülmüştür. 65-70 yaş aralığında görülme sıklığı yüzde 3-4 oranında iken bu oran her 5 yılda iki kat artarak 85 yaş ve üzerinde görülme sıklığı her iki kişiden birinde görülebiliyor.

 

Alzheimer, hastaya günlük hayatında ne gibi zorluklar meydana getirir?

Alzheimer hastalığı ilerleyen ve sinsi bir hastalık olması sebebi ile fark edilmesi oldukça güç bir hastalık. Bu nedenle Alzheimer hastalığını genel olarak 3 ayrı dönemden oluşturuyor. Bu araştırmacılar bu dönemleri farklı bir şekilde analiz ediyor. Alzheimer hastalığının başlangıç evresi, orta evresi ve ileri evresi şeklinde kendini gösteriyor. Kısaca bu evrelerin yaşlı bireyin günlük yaşamını nasıl etkilediği üzerinden bahsetmek istiyorum.

Başlangıç evresinde; günlük yaşamında karmaşık olan işlerini artık yerine getirememekte, yeni bir bilgiyi algılaması zorlaşmakta, konuşma esnasında kelimeleri unutma ve konu bütünlüğünü sağlayamama, yön kaybı özellikle ilk kez gittiği bir yerde, matematiksel işlemlerden kaçınma, hareketsiz bir yaşam benimsemeye başlama, zevk alarak yaptığı tüm faaliyetlerden uzaklaşma, depresyon gibi durumlar bu dönemde fark edilir. Ancak bazen bu dönem anlaşılması zor olması ve hastanın da unutkanlığını saklaması bu dönemde erken tanının konulması yönünde en büyük engel. Bu nedenle ailelerin yaşlılarındaki değişimleri göz ardı etmemelerini önerir, değişimler görüldüğü taktirde Çek-up yaptırmalarını öneririm.

Orta evresinde ise önemli problemler karşısında artık mücadele edemez, çok unutkan olabilir, kendi başına sorunsuz yaşaması oldukça zorlaşır, temel günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmekte problem yaşar, özbakımı gerçekleştirmekte bağımlı durumu veya kısıtlı olabilir, konuşmada zorluk, halüsinasyonlar görebilir, evde kaybolma, huzursuzluk ve zamanı algılaması kayboluyor.

Son olarak ileri evrede; tam bağımlı veya kısmen bağımlı bir düzeye gelmektedir. Beslenme sorunları, akraba-arkadaş ve nesneleri tanıyamama, toplum içinde uygun olmayan davranışları sergileme, idrar ve/veya gaita kaçırma, düşme riskleri, postüral değişim sebebi ile yürüme şekli ördek tarzı bir şekil alır. Bu nedenle düşmeler oldukça sık görülür. Düşme sayısı artıkça ölüm riski oldukça artmaktadır. 3 düşme sonrasında ölüm gerçekleşebilir. Ev içi ergonomik olarak düzenlenmesi orta ve ileri dönem Alzheimer da çok önemli.

 

Alzheimer riski kimlerde daha fazla görülür?

Risk olarak belirtebileceğimiz faktör yaş. Ancak diğer bireylerin sahip olduğu veya olmadıkları bazı kişisel farklılıklar söz konusu. Ailede Alzheimer öyküsü, kafa traması, depresyon görülme sıklığı, düşük eğitim seviyesi, toksik maddeler ve kadın olmak alzhimer hastalığının görülme sıklığını arttıran faktörlerdendir. Ancak tekrar belirtmem gerekir ki ileri yaş kanıtlanmış tek risk faktörüdür.

 

Kalıtsal mıdır?

Kalıtsal bir etki söz konusudur ancak bunu şöyle belirmek isterim ki örneğin ailede diyabetli olan bir anne ve babanın çocuklarının diyabetli olma riski vardır. Ancak doğru ve dengeli bir besleme ile hayatından diyabeti tamamen uzak tutabilir veya korunma tedbiri geliştirerek kendisinden uzaklaştırabilir. Bu genetik etki ne kadar olsa da bu etkiyi baskılamak bireyin kendisinin mücadelesi ile ortadan kaldırabilir. Yaşlılık döneminde sahip olduğu rezervlerinin korunması, kaybettiği rezervlerinin yerine ise yenilerini koymalıdır. Yaşlılık döneminin bilgelik dönemi olduğu, kristalize zekasının yaş arttıkça devamlı artış gösterdiğini ancak akıcı zekanın ise yaş arttıkça düştüğü belirtilmektedir. Alzheimer hastalığına karşı savaş açmamız gerektiği gibi sahip olduğumuz yeteneklerimizi ve rezervlerimizi unutmamalıyız.

 

Tedavi edilebilir mi?

Tedavisi maalesef mümkün değil. Ancak erken tanı oldukça önemli. Evre geçişleri arasındaki zamanı uzatarak orta ve ileri evrelere geçişini geciktirebiliriz. Alzheimer hastalığında süreci geciktiren bazı tıbbi destekler, besleme şekli, sosyal, emosyonel, zihinsel ve fiziksel etkinlikler gerçekleştirerek tedavi sürecini geciktirme sürecinde başarı elde edebiliriz.

 

Erken teşhis mümkün mü?

Erken teşhis mümkün değildir. Teşhis ancak yaşlı bireyin vefatı sonrasında yapılan otopsi sonucu olmaktadır. Bizler tanı konulma sürecini iyi bir gözlem, değişimlerin fark edilmesi, davranışsal değişimleri yönünden değerlendirerek erken tanının konulması mümkün olabileceğini söyleyebiliriz. Bunu sağlamak üzere toplumsal düzeyde farkındalık çalışmaları arttırılmalı, doğru bilinen yanlışlardan kaçınılmalı, alanda uzman kişi/kişilerden destek alınmalıdır. Her unutkanlık durumunun Demans ve/veya Alzheimer ile ilişkilendirilmesi son derece hatalıdır. Örneğin; bazen B12 eksikliği sebebi gelişen unutkanlıklar, Alzheimer hastası olma paniği yaşayan bireyler olabilmektedir. Erken tanının konulması sürecini güçleştiren bireyin unutkan olduğunu red etmesi ve çevresindeki yakınlarına hissettirmeme çabası içerisinde olması tanı sürecini geciktiren önemli bir faktördür. Ayrıca erken tanı gelecek yıllarda yaşlı bireyin zihinsel ve duygusal olarak hazırlanması için bir zaman tanır. Alzheimer hastalığının ilerleme hızını yavaşlatmaya yönelik destek hizmetlere ihtiyacın olduğunu ve bunun profesyonel bir ekip ile oluşturulması gerekiyor.

 

Alzheimer hastasına bakım veren ailelerin yaşadığı sorunlar nelerdir?

Bakım veren aile bireyleri üzerinde tükenmişlik, depresyon, sosyolizasyon, uykusuzluk, anksiyete gibi birçok sağlık sorunu ve beraberinde sosyal yaşamlarını etkileyen durumlarla karşılaşıyor. Çalışan iş kadınlarının iş yaşamından uzaklaştığı, zorunlu emeklilik kararlarının alınması, depresyon ilaçlarını kullanmaya başladıkları ve bazı kronik hastalıkların geliştiği bilinmektedir. Bakım veren bireylerin en büyük sorunlarından birinin dinlenemediklerini, sosyal arkadaşlıklarının ve akraba ziyaretlerinin sınırlı olmaya başladığını, kendilerine özel olarak zaman ayıramadıkları, temel özbakımlarını karşılamakta sorunlar yaşadıklarını, kişisel gelişimlerinin son bulduğunu ve geleceğe dair endişelerinin ve korkularının geliştiği, ekonomik sorunlar gibi birçok sorun ile karşılaşabilmek mümkün.

 

Alzheimer hastası yalnız yaşayabilir mi?

Kesinlikle yalnız yaşayamaz.Alzheimer hastaları özellikle kaçma davranışlarını sıkça gösterebilmektedir. Yaşlı bireyin yer, yön kaybının olması sebebi ile evden dışarı çıkmaları esnasında kaybolmaları mümkündür. Kaçma riskine karşı bilinçsizce alınan bazı tedbirleri doğru bulmadığımı da belirtmek isterim. Örneğin yaşlının üzerine kapının kilitlenerek dışarı çıkılması birçok farklı tehlikenin gelişmesine sebep olabilmekte. Aile bireyleri arasında görev paylaşımında bulunulması oldukça önemli. Bakım veren kadınlar üzerine tüm yükün bırakılması istenilmeyen şiddet, suiistimal ve ihmal durumlarının gelişmesine sebep olabiliyor. Bakım yükünün diğer aile üyelerinin de destek vermesini ümit ediyorum.

 

Bir Alzheimer hastasına nasıl yaklaşılmalı?

Alzheimer hastaları ile iletişim kurulurken onların bir birey olduğunu, unutan bireye karşı bizlerinde onlara saygı ve sevgimizi göstermemiz gerektiğini unutmamalıyız. Tıbbi destek alması yönünde gerekli desteği sağlamalıyız. Ergonomik bir alan yaratmalıyız. Hatırlatıcı faaliyetlerde bulunulmalı, mutlu olduğu hatıralarını anlatın, kesinlikle Alzheimer hastasından beklentiniz olması, verdiğiniz sözleri tutmalısınız. Bu konuda bilinçsiz olan bazı Facebook gruplarında doğru olmayan öneriler karşısında üzülerek okuyorum. Onlarla iletişim kurabileceğiniz uygun aktiviteler geliştirmeniz, yapabileceği sorumlulukları verin ancak bu verdiğiniz sorumluluk aynı zamanda sizlerin kontrolünde olmalıdır. Sizinle konuşurken, yanlış olan ifadeleri çok sıkça düzeltmeyin. Mümkün olduğunca bağımsız hareket etmesini sağlayın. Mutlaka manevi destek şekilleri geliştirin. Zaman zaman hastanızın dikkatini başka yönlere çekmeye çalışın. Yaptığınız faaliyetler sonrasında mutlaka onlara duygularını sorun. Kendinizi tanıtın, adını kullanarak iletişime geçin, kısa, basit ve cümleler kullanın, cevaplarını sabırla bekleyin. Cevap gelmediği taktirde sorunuzu tekrarlayın. Sorulardan kaçının. Güvende olduğunu hissettirin.

 

Konuyla ilgili eklemek veya önermek istediğiniz başka bir şey var mı?

Alzheimer hastalığı ile baş etmek yalnızca bakım veren ailelerin bir sorunu ve yükümlülüğü olmamalı. Tüm toplumun, politikacılarımızın, siyasetçilerimizin, STK’larımızın, en alt kademedeki ile en üst kademedeki tüm bireylerin sorunu olmalı. Bu röportaj umarım ulaşmak istediği hedefe ulaşacak. Alzheimer hastasına bakım veren ailelerin ziyaret edilmesini, onların sorunlarına ortak olacak gönüllülük çalışmalarına ve sosyal destek projelerinin geliştirilmesine, kuşaklararası etkileşimdeki bağların kuvvetlendirilmesine ve birçok konuda hayata dokunan projelere ihtiyacımız var. Yaşlanma ve yaşlılık alanlarında yapılacak her türlü etkinlik ve faaliyet içerisinde siz değerli gazeteci ve basın mensuplarının da sonsuz desteklerine ihtiyacımızın olduğunu belirtir, verdiğiniz destekten ötürü çok teşekkür ederim.