Alparslan Kılınç

Siyah Beyaz Bir Film

Alparslan Kılınç

Hayatımıza girdiğinde önceleri siyah beyaz bir kutudan ibaretti. 

Bu kutu ilk zamanlar herkesin evinde yoktu. Maddi durumu iyi olanların evinde sadece vardı. Sonraları insanlar borçla da olsa; ev halkının baskısıyla almak zorunda kaldılar.

Siyah beyaz kutu evimize ilk geldiğinde annelerimiz evin en güzel köşesini ona ayırdılar. Üzerine bir de tığla işlenmiş ele emeği göz nuru güzel bir dantel örtü serdiler. Böylece evimizin en değerlisi oldular. Ona öyle herkes elini süremezdi.

Televizyon,  önceleri günün belli saatlerinde yayın yapıyordu. Evlerimizde akşam yemeği saati bile artık televizyonun yayın saatine göre belirlenmişti. Çünkü yayın saatinden önce yemek faslı bitmiş olacak, sofra toplanacak ve çaylar yayın başladığında içilecekti. Televizyon başka toplumların hayatına girdiğinde televizyona bu kadar anlam yüklenmiş miydi ? Zannetmiyorum. Ama bizde istisnasız bütün ailelerde televizyona yüklenen anlam büyüktü.

Avrupa ile kıyasladığımızda şüphesiz televizyon bizim hayatımıza geç girdi. Ama etkisi çok oldu. Mesela ilk zamanlar yayınlanan “Dallas” dizisi yediden yetmişe herkesin takip ettiği, hatta yayın saati yaklaştığında sokakta olanlar varsa bir an önce evlerine gitmek için koşuşturmaya başlardı. Kendimizi o kadar diziye kaptırmıştık ki Dallas’ın kötü adamı J.R. Ewingi’den hepimiz nefret ediyorduk. Kardeşi iyi adam Bobby’i ise çok seviyorduk. Artık bu isimler ailemizin bir parçası oluvermişlerdir. Ne de olsa Türk toplumu olarak bizler duygusal bir yapıya sahibiz.

Zaman zaman televizyonumuzda görüntü gidiyordu. Ama keskin zekamızı kullanarak yayını nasıl geri getireceğimizi kısa sürede bulmuştuk. Nasıl mı ? Televizyona aile bireylerinden kim yakınsa hemen gider televizyonun üstüne bir kez vururdu ve sonuç muhteşemdi. Çünkü görüntü gelirdi.

Bir süre sonra siyah beyaz televizyonların yerini renkli televizyonlar almaya başladı. Bu sefer renkli televizyonu olanlar mahallede parmakla gösterilmeye başlandı. Yenisini almamak için babalarımız ilk zamanlar direndi ise de nafile ev halkının baskısı her geçen gün artıyordu. Sonunda babalarımız pes etmek zorunda kaldı ve evler siyah beyazdan taksitle alınan renkli televizyona geçiş yaptı. Babalarımız ‘oh be renkli televizyonu da aldık tamam daha bir süre kimse bana dokunmaz rahat ederiz’ diye düşünmeye başlamışlardı ki bu sefer de kanalların sayısı artmaya başladı. Evlerde kanal değiştirme kavgaları başladı. Peki şimdi ne olacaktı ? Allah’tan üretici firmalar uzaktan kumandayı üretti de bu sorun da kısa sürede çözüldü.

1990’lara geldiğimizde de bu sefer hayatımıza özel televizyon kanalları girmeye başladı. Yalnız bu kanalları izlemenin belli bir bedeli olacaktı. Böylece uydu antenleri ve çanak antenler hayatımıza girmişti. Aslında bu televizyon babalarımızın cebinin düşmanı olmuştu.

Kısaca Türk toplumunu televizyon ile hikâyesini anlatmaya çalıştım. Gördüğünüz gibi televizyon hayatımıza girdiği ilk günden itibaren yaşamımızda birçok değişiklikler olmuş ve olmaya da devam ediyor. Millet olarak her şeyi abartmayı, gereksiz anlamlar yüklemeyi ve faydalı olan yönünü kullanmaktansa zararlı yönünü kullanmayı daha çok seviyoruz. Televizyon karşısında saatlerce zaman geçiriyoruz. Saçma sapan programları ve yayınları hiç bıkmadan usanmadan izliyoruz. Gerçi günümüzde televizyonun yerini internet ve akıllı telefonlar aldı. Fakat bizim hayatımızda yine değişen bir şey yok. Zamanımızı bu sefer televizyon karşısında değil de internet ve akılı telefonlarla boşa harcıyoruz. Unutmayalım ki ömür kotamız sınırsız değil, zamanımızın değerini bilelim.
 

Yorumlar 10
Ayhan GEÇMEZ, kalemine sağlık. Evin büyük babasını çok güzel anlatmışsın. 26 Temmuz 2022 18:59

Güzel

Mustafa Gezer 26 Temmuz 2022 09:54

Bizleri 80'li 90'li yıllara götürdünüz. Bize geçmişte tatlı bir yolculuk yaptırdığınız için teşekkür ederim. Kaleminize sağlık.

Göktuğ Çelik 25 Temmuz 2022 23:42

Hocam yazınızda dediğiniz gibi zamanımızın kıymetini bilip bu ekranlar hayatımıza nasıl kısa sürede girip zamanımızı aldıysa bizim de kısa sürede bu alınan zamanımızı ekranlardan alıp ailemize ve kültürümüze harcamamız gerekiyor

Ayşe Çakmak 25 Temmuz 2022 16:56

Bizim eve de televizyon geldiğinde aynen yazınızda bahsettiğiniz gibi oldu. Beni güzel günlere, anılara götürdünüz kaleminize sağlık. Ne kadar doğru söylemişsiniz ömür kotamız sınırsız değil. Hayatın ve zamanın kıymetini bilelim.

Yadem 25 Temmuz 2022 13:24

Evet her şeyde olduğu gibi bunda da kararı, vasatı ve dengeyi kuramadık olan hep bize ve geleceğimize oluyor. Kalemine sağlık üstad anıları tazelemiş olduk

Bekir 25 Temmuz 2022 13:14

Geçmişimizi ve geleceğimizi anlatan anlamlı bir bakış açısı

Ahmet Can 25 Temmuz 2022 13:10

Bizi maziye götürdünüz var olasınız. Güzel bir yazı olmuş. Zevkle bir solukta okudum. Kaleminize sağlık. Dediğiniz gibi ömür kotamız sınırsız değil.

Kemal 25 Temmuz 2022 12:47

Geçmişe güzel bir yolculuk yaptırdınız anılar canlandı teşekkürler kaleminize sağlık

Bayram Sevim 25 Temmuz 2022 12:42

Yazıyı çok beğendim. Gazetenizi ve köşe yazarı Sayın Alparslan KILINÇ’ı tebrik ederim

Vedat Bostancı 25 Temmuz 2022 12:33

Emeğine,yüreğine sağlık değerli kardeşim

Yazarın Diğer Yazıları